Hürriyet yazarı Cengiz Semercioğlu geçtiğimiz hafta yayınlanan bir yazısına “Hani ‘küçük’ filmler salon bulamıyordu?” diye manşet atmış, kendisinin okuru değilim ama bu yazı film dağıtımı-gösterimi üzerine olduğu için ilgimi çekti, okumaya başladım.

Cengiz Bey, BKM ve TAFF’ın güçlü yapımcılar olarak filmleriyle vizyondan aslan payını kaptıklarını yazmış, doğru. Cem Yılmaz, Şahan Gökbakar gibi bu şirketlerle iş yapmayan güçlü isimlerin kendi hesabına çektikleri filmler dışında pek kimsenin para kazanamadığını yazmış, bu da doğru ve Dağ 2 mucizesinden bahsetmiş. Dağ 2’nin yılın gişe sürprizini yaptığını ve bunu BKM ve TAFF olmadan başardığını, bu yüzden de küçük filmlerin salon bulamadığı iddiasının çöktüğünü yazmış ki işte bu yanlış!

Dağıtımcı filmin kaderini nasıl belirler?

Eğer gişe sinemasının dinamiklerini hesaplarken ve bir sonuç çıkarırken sadece yapımcı üzerinden düşünürseniz hata edersiniz. Dağıtımcı da bir filmin kaderini belirlemede önemlidir, hem de çok. Filminizin nerede kaç kopya ile gösterime gireceğine yapımcı değil dağıtımcı karar verir, filminizle salon arasındaki asıl elemandır dağıtım firmaları. Dünyanın en iyi filmini de çekseniz, dağıtımcı izleyip filminize güvenmezse ve dağıtımını üstlenmezse sinek avlarsınız.

Dağ 2, BKM, TAFF ya da Avşar Film’den çıkmış değil ancak filmin ilk haftasında 232 salonda gösterilmesini sağlayan Mars Dağıtım bu işin ülkemizdeki en önemli şirketidir, diğeri de UIP. Bu yılın (şimdilik) gişe şampiyonu olan Kardeşim Benim filminin dağıtımcısı da Mars. Ülkemizde film dağıtımcılığı yapan 7-8 firma var ancak bu yıl sinemaya giden 48 milyon kişinin 13 milyonu UIP, 12 milyonu da Mars Dağıtım’ın çalıştığı filmlere gitti. Yani toplam seyircinin yarısı bu iki firmada.

Dağ 2 küçük bir film mi?

Cengiz Semercioğlu’nun aklına “küçük film” deyince TSK imkanlarıyla ve 1.700.000 TL harcanarak yapılmış, ilk haftasında 232 (iyi lokasyonda ve büyük) salonda gösterilen Dağ 2 filmi mi geliyor?

Evet, Alper Çağlar, Dağ 2’de müthiş bir iş çıkarmış. Ben de bayılarak izledim ve hemen kritikledim (sağolsun bir teşekkür mesajı da aldım kendisinden) ama Dağ 2 küçük bir film değil. Küçük olan ilk Dağ filmiydi. Bu film onun 10 katı bütçe ile çekilmiş bir film ki işin içinde TSK olmasa 10 milyon dolardan aşağısına çıkmazdı.

Dağ 2’nin yılın gişe başarısı olacağını da hem Alper Çağlar’ın filmografisine güvenerek hem de içinde bulunduğumuz iklimi değerlendirerek film daha vizyona girmeden önce yazmıştım, başka sinema yazarları da bu beklenti içindeydi. Film 1 milyon seyirciye ulaşmışken kehanette bulunmak biraz abes ama…

Gelelim gerçek “küçük filmlerin” kaderine… Büyük dağıtımcılar bu filmlerle çalışmıyor çünkü bu filmlerin gişesine güvenmiyorlar. Eğer güçlü bir dağıtımcınız yoksa ağzınızla kuş tutsanız yaranamazsınız, filminiz 10 salonda ki onlar da şehrin ucundaki küçük AVM sinemalarının en küçük salonları olur, vizyona girer ve seyircisiz çıkar.

Bakınız.com sitesinde Can Rende’nin bu konuyla ilgili yazılmış güzel bir yazısını hem Cengiz Semercioğlu’na hem de konuyu merak edenlere tavsiye ederim: Türk Sinemasında Dağıtım Sorunları ve Tekelleşme

Ayrıca “Sivas” ile Venedik Film Festivali’nde ödül kazanan Kaan Müjdeci’nin dağıtım sırasında yaşadığı sinema salonu sorunlarından etkilenerek çektiği “Kapalı Gişe – Türkiye Sinemasında Dağıtım Krizi” adlı belgeseli izlemek faydalı olacaktır.

Herkes sinema yazıyor ama…

Hıncal Uluç, Cengiz Semercioğlu, Ahmet Hakan gibi kalemler arada sinema yazıyor ama sinemaya olan ilgileri meraklı bir seyirciden daha fazla değil, okuru böyle iddialı bir manşet ve dağıtımcı faktöründen tamamen sıyrılmış bir iddia ile yönlendirmek yanlış olacaktır.

Dağ 2 iyi film, çok iyi hem de ama ne yapım ne de dağıtım imkanlarıyla “küçük film” değil sevgili Cengiz Semercioğlu. Bilelim, öyle yazalım. Umarım bir gün gerçekten küçük filmlerin kaderini yazarsınız zira bağımsız sinemacıların buna ihtiyacı var. İyi Pazarlar…

MURAT TOLGA ŞEN – murattolga@gmail.com

blank

Murat Tolga Şen

Murat Tolga Şen, sinema eleştirmeni, senarist ve oyuncudur. Öteki Sinema'nın kurucusudur ve OFCS (Online Film Critics Society) üyesidir. 2012-2023 yılları arasında Medyaradar sitesinde TV sektörüne dair eleştiriler kaleme almış, 2014-2016 sezonunda Okan Bayülgen’in Dada Dandinista adlı programının yazı grubunu yönetmiştir. Ayrıca 2017-2019 yılları arasında Antalya Sinema Derneği’nin danışmanlığını yapmış ve 2014-2023 yılları arasında Eğlenceli Cinayetler Kumpanyası’nda oyunculuk yapmıştır. Şen, "Bir Notanın Hikayesi" adlı belgeselin senaryo yazarı ve "Bir İz - Madımak" belgeselinin danışmanıdır. Yazılarına Beyazperde ve Öteki Sinema'da devam etmektedir.

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.

blank

Öteki'den Haber Al

Buna da Bir Bak!

blank

Geleceğin Sineması Nasıl Olacak?

Sinemanın kuralları, hayatımıza girdiği ilk gün atılmıştı aslında… Lumière Kardeşler,
blank

TikTok Türkiye’sinin “Dogma 95”i: Çıplak

Çıplak, sadece seyirciye bir sonraki bölümü izletmek gayesiyle yapılmış bir