Kutsal Damacana serisinin 3. ayağı olan Kutsal Damacana 3: Dracoola filmini anlatmak için kelimeler kifayetsiz kalıyor. Karşımızda duran şey; Senaryo, oyunculuk ve yönetmenlik beceriksizliğiyle vücuda gelmiş, sadece bilet satmak için yapılmış bir ticari sinema çöpü, iyice özensizleşmiş bir “hap yapıp para kapma” şaheseri!
“Kutsal Damacana” filmlerini oldum olası sevmem, çünkü “korku filmi” gibi, Türk sinemasında olmayan bir türün parodileştirilmesinin, yabancılaştırmayla gelen ucuz komedi dışında nasıl bir eğlence yaratabildiğini bir türlü anlayamam! Yine de ilk iki film, sırtını Şafak Sezer’in doğaçlama performansına dayayarak belli bir komedi ve gişe başarısı yakalayabilmişti. Öyle ki, 2. Filmin teknik olarak dökülüyor olması bile kendi seyircisi tarafından hoş görülmüştü.
Ama bu defa neresinden tutsak elimizde kalan, ham film israfı olarak değerlendirilebilecek kadar kötü bir filmle karşı karşıyayız O kadar ki, film, başrol oyuncuları olan Ersin Korkut ve Şahin Irmak için bir kariyer intiharı olarak bile düşünülebilinir. Hâlbuki ticari sinema örnekleri, sinemasal ekosistem için önemli ve gereklidir. Bu filmlerden elde edilen fonlarla, bağımsız yapımlar desteklenir ve sinemanın sanatsal formunu/derdini koruması sağlanır. Ama ticaretin suyunu çıkarıp, seyirciye biletinin karşılığı olarak böylesine pespaye bir gösteri sunmak sadece beceriksizle açıklanamaz!
Kutsal Damacana: İtmen için, “Yapımcılar sadece ismine güvenerek Şafak Sezer’i ısrarla özensiz projelerde harcıyor. Oyuncunun kendi markasına önem veren bir yapımcı/yönetmenle anlaşıp yazıldığı kadar iyi çekilmiş filmlerde oynaması kariyeri açısından gerekli…” diye yazmıştım. Gerçekten de, Şafak Sezer’in yoğunluğunu bahane ederek oynamak istemediği ve bu yüzden onun üzerine kurulan senaryonun çöpe atılıp, aceleyle, hatta çekim esnasında, yazılmış bir senaryo ile kotarılan filmde, BKM’nin özenli işlerinde, keyifle izlediğimiz Ersin Korkut ve Şahin Irmak’ın hangi motivasyon ile oynadığını anlamak pek mümkün değil. Güzel ama bir lise müsameresinde bile rol verilmeyecek kadar yeteneksiz, Özge Ulusoy’un oyunu da pek katlanılacak gibi değil.
Evet, önceki filmlerle hiçbir alaka içermemesine rağmen “Kutsal Damacana” ismi seyirciyi salona çekecektir ve Ersin Korkut’un gariban sevimliliğinden kaynaklanan bir gişe potansiyeli de var ama bu film, serinin ipini çekecek, çekilse bile 4. Filmin hepten seyircisiz kalmasına yol açacak cinsten bir yapım felaketi. Yapımcı ve başrol oyuncularının basına verdiği neşeli ama seyirciyi yanıltacak türden röportajlara da kanmamak gerek. Özellikle Ersin Korkut, Şahin Irmak ve Özge Ulusoy’un karakterlerinden bahsettiği kısımlar film izlendikten sonra iyice anlamsızlaşıyor. Affedersiniz ama hangi karakterler?
Kutsal Damacana, aynı hafta gösterime giren bir başka yerli komedi filmi olan Şahin K.lı “Günah Keçisi”ne dahi bir başyapıt gözüyle bakmanızı sağlayacak kadar kötü bir film. Karikatüristlere film senaryosu yazdırmak her zaman başarılı sonuçlara yol açmıyor çünkü bir karikatür karesinde insanı çatlatacak kadar eğlenceli olabilecek absürt yaratımlar, ete-kemiğe bürününce o kadar da komik durmuyor. Seyircisini kaba, bel altı esprilerle sömüren, hiçbir anında en ufak bir sinema başarısı sağlayamayan, seyirciyi iyice aptal yerine koyan bir film. Film bile demek gelmiyor insanın içinden…
Not: Serinin önceki filmi olan Kutsal Damacana 2: İtmen yazımız burada… Ayrıca ilk filme bir garezimizin olmadığının anlaşılması açısından sevenlerini Masis arkadaşımızın yazdığı Kutsal Damacana yazısına bekleriz.
Yazının ilk yayınladığı medya: http://www.beyazperde.com/sinekritikdetay.asp?id=2351
şafak sezer’ e “sinema için bir pişmanlığınız var mı?” diye sormuşlardı da “kutsal damacana 2” demişti. ilk film kült sinema tarihimize geçti “nefis lan hem de” ile üstelik. sonra “ahmet yılmaz da yok o halde para kazanma filmi yapalım” dediler de “bir sürü” tv kahramanını doldurdular filme. bitiremedim izlemeyi. oysa nerdeeeee ilk film tekrar tekrar izlenen…
bu son filmin afişine dahi bakamıyorum. o derece…
yapanlara da tek kelam.
Aferin!
sizin hatrınız için şu eleştiriyi okudum aslında eleştirisinin yazılıp okunması bile gereksiz olan APTALCA film (pardon elim sürtçtü) APTALCA yapım.
Bu insanlar yüzünden TÜRKİYE sineması hiçbir zaman oluşamadı.