Huysuz ve Tatsız Adam: La Linea / Bay Meraklı

17 Mayıs 2020

Seksenli yıllarda Güneş Tecelli ve Cenk Koray’ın birlikte sunduğu Tele Pazar adlı bir eğlence programı vardı. Ciddiyet Güneş Tecelli’den, şakalar, espriler, komiklikler, Tele Kutu yarışması Cenk Koray’dan, şarkılar ve danslar konuklardan olmak üzere her Pazar akşamının vazgeçilmeziydi. Vazgeçsen ne olacak, başka kanal yoktu. İşte o Tele Pazar’ın içinde herkesin, özellikle çocukların merakla beklediği birkaç dakikalık bir çizgi film dizisi vardı. Bizimkilerin “Bay Meraklı” adını verdiği bu çizgi dizi İtalyan animatör ve karikatürist Osvaldo Cavandoli’nin hayat verdiği La Linea (Çizgi) idi.

blankCavandoli, La Linea’yı (Bundan sonra bu yazıda  Çizgi Adam olarak anılacaktır-Y.N.) 1969 yılında  yaratmıştı. Çizgi dizi, ilk olarak 1971 yılında bir mutfak gereçleri firmasının reklam yüzü olarak 8 bölümlük bir sezon halinde izleyici ile buluştu. (Ne tesadüftür ki Çizgi Adam 90’lı yılların sonunda Vestel firmasının reklam yüzü olarak olarak bizim televizyonlarımızda da arz-ı endam etti.) 8 bölümün sonunda bu firma ile ilişkisini kesen çizgi adamımız bağımsız bir çizgi dizi olarak yaşamına devam etti. 1986 yılına kadar toplam uzunluğu 7 dakikayı geçmeyen 90 bölüm yayınlandı. Daha sonra DVD olarak yayınlanan bu 90 bölüm ayıca YouTube’da ve malum ortamlarda erişilebilir durumda. Ayrıca çizgi adamın 1974 yılında Il Giornalino gazetesinde yayınlanan karikatür bandı (comic strip) da mevcutmuş.

70’li ve 80’li yıllarda yaklaşık 40 ülkede yayınlanan Çizgi Adam, yayınlandığı diğer ülkelerde de bizde olduğu gibi daha uzun süreli programlara renk katmak amacıyla bir tür “ara sıcak” olarak kullanılmış ve tabi ki çok beğenilmiş. Peki beğenilmesinin nedeni ne? 

blank

Bir kere Cavandoli harika bir tip çizmiş. Çünkü kocaman burnu, ağzı ve elleriyle akılda kalıcı bir siluete sahip. Zaten çizgi dizimizdeki her şeyin rengi çizgi adamımızın ruh haline göre değişen bir zemin üzerinde çok net görünen kesintisiz bir çizginin parçası olduğunu düşünürsek siluet olmaktan başkaca bir şansının da olmadığı aşikar. İkinci neden Cavandoli’nin bu tipe çok başarılı bir karakter yüklemiş olması. Agresif, çabuk gaza gelen ama sıkıyı görünce kaçan,  maymun iştahlı, kendine aşırı güvenen, yaygaracı, tahammülsüz, diğer canlılara karşı saygısız, açgözlü, alaycı  ve kontrolden çıkmaya teşne bir karakter yazmış ki herhalde bu özellikler İtalyan ve Akdenizli egemen maço erkek tiplemesinin karikatürize edilmiş hali. Bu yüzden hem bir çeşit “bizdenlik” duygusu ile izleyici ile bağ kurmayı başarırken diğer yandan “biz iyi ki bu kadar maço, saygısız, alaycı, açgözlü, çabuk gaza gelen, vs. tipler değiliz” şeklinde bir arınma (katharsis) duygusunu da yaşatmayı başarabiliyor. Çizgi adamın belli başlı karakteristik hareketleri var ki bunlar da çok iyi seçilmiş. Önüne uçurum geldiğinde -ki bu çizgi dizimizde çizgide oluşan bir boşluk demek oluyor- çizere diklenmesi, komiğine giden şeylere püskürerek gülmesi, başına bir şey geldiğinde somurtarak söylenmesi ve tabi ki uçurumdan düşerken attığı uzun çığlık tiplemeye cuk oturan harika davranış kalıpları. Bir de şunu eklemek gerekiyor: Çizgi Adam tam anlamıyla bir üst kurmaca. Yani tiplememiz bir kurmaca olduğunun farkında ve kurmaca olarak çoğu zaman kendine ayrılmış sınırları aşarak çizer ile diyaloga giriyor. Ondan taleplerde bulunuyor, ona kızıyor ve nadir de olsa (ilk bölümlerde) kendini çizene bir küçük “grazie”yi çok görmüyor. Yani postmodern mizah anlayışına çok iyi uyum sağlıyor.

blankÇizgi Adam’ı çizgi adam yapan bir diğer önemli faktör seslendirme. Cavandoli harika bir görsel tasarım yapmışsa, oyuncu ve seslendirme sanatçısı Carlo Bonomi de bu tasarıma sesiyle aynı başarıyla ruh vermiş. Çizgi Adam gibi olumsuz bir karaktere o kadar iyi bir seslendirme yapmış ki başka bir efsane olumsuz çizgi film kahramanı olan Donald Duck’ı seslendiren unutulmaz seslendirmeci ve şarkıcı Clarence Nash’i hatırlamamak mümkün değil. Bonomi’nin Nash’in izinde olumsuz ve yaygaracı çizgi adamımızı harika seslendirdiğini ve ne söylediği çoğunlukla anlaşılmasa da seslendirmenin tiplememizin ruh halini mükemmel bir biçimde tamamladığını söylemek gerek. Bütün bunların üstüne Franco Godi’nin akılda kalıcı jenerik ve fon müziğini de ekleyince çizgi adamın neden bu kadar ünlü olduğunu anlayabiliyoruz.

Aslında bu bir çocukluk özlemi yazısı değil. Bayıcı bir 80’li yıllar nostaljisi hiç değil. Olsa olsa bir hatırlatma yazısı. “Bir zamanlar kaliteli mizah nasıl yapılırdı, bugünlerde yazılı mizahın yok olmasının ardından görsel mizahın (karikatür, çizgi film) da tavsamaya yüz tutmasının nedenleri nedir” anafikri etrafında düşünmeye davet eden kısa bir çiziktirmece sadece.

[box type=”shadow” align=”” class=”” width=””]

Kaynaklar

[/box]

blank

S. Özgür Ilgın

1977 Yılında Aydın'da doğdu. Üniversitede bir elin parmakları kadar üyesi olan Felsefe Topluluğunun çıkardığı, iki elin parmakları kadar “tirajı” olan Yitik adlı fotokopi fanzinde öykü ve albüm tanıtımları yazdı.

Blues, Heavy/Rock, Doom, Thrash, Death, Jazz ve Proggressive müziğe bayılıyor. Sergio Leone'yi David Lynch'i, Stanley Kubrick'i, Metin Erksan'ı, Ertem Eğilmez'i, Nuri Bilge Ceylan'ı, Zeki Demirkubuz'u ve Yılmaz Atadeniz'i çok seviyor, sinema ve müzik gibi eğitiminin olmadığı konularda ukalalık etmekten çok hoşlanıyor.

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.

blank

Öteki'den Haber Al

Buna da Bir Bak!

blank

Gotham 1×05 “Viper” Bölüm İncelemesi

Geçen hafta için Gotham’a ‘gerçek potansiyelini buldu’ demiştim, fakat bu
blank

Under the Dome: İlk İzlenim

Bilim kurgu seviyorsanız, King seviyorsanız, Luna Kardeşler’in Girls’ünü seviyorsanız, Twilight