Türk korku sinemasının ana damarı cin filmleri bir yol ayrımında. Az çok neyle karşılaşacağımızı biliyoruz artık. Bir tarafta hala korku filminin gişesi var sanan ¨hap yap para kap¨ tayfası ve onların kamerası-ışığı-kurgusu ve başka her şeyi hatalı işleri diğer tarafta ise yıllardır bu türde eserler veren ve artık tekniğini oturtmuş isimlerin filmleri…
Özgür Bakar, ikinci kısma giriyor. Üretken, eli çabuk ama fırsat bulduğu anda yeni şeyler denemekten de çekinmeyen, türe gerçekten ilgili bir sinemacı ama anlıyorum ki yapımıcı-gişe baskısı onu da sıkıştırıyor. Alem-i Cin 2, beklediğim bir devam filmi değildi ama peşisıra gelen berbat korku filmlerinden sonra gişeye hareket getirecek bir iş olabilir.
İlk filmde, Çocukluğunda korkunç bir şeye şahit olmuş ve bu sırla büyümüş muhafazakâr bir kadın olan Yeliz’in hikayesini izlemiştik. Yeliz 25 yaşına geldiğinde, yıllarca bilinçaltında gizlediği her şey açığa çıkıyor ve kâbuslar görmeye başlıyor. İşin içine ilmi kuvvetli bir hoca da girince, olaylar tamamen çığırından çıkıyordu.
Alem-i Cin 2, ilk filmin bıraktığı yerden, onun en güçlü sekanslarını da alarak devam ediyor. Yani bu kez gerçekten de bir devam filmi izliyoruz. Buna şaşırdım, çünkü korku sinemamızdaki seriler genellikle ¨tam macera¨ filmlerden oluşur. Karakterler ve olaylar her filmde farklıdır. Filmin enterasan bir öykülemesi var, gelişme bölümünde güzel bir numara yapıyor. Şöyle ki; ilk filmde Cinler Alemi’ne hapsolan Yeliz’e kimse ulaşamamıştır. Polis, genç kızın bu gizemli kayboluşunu araştırmaya başlar. Yeliz’in kayboluşu ile ilgili tüm oklar Salih Hoca’yı gösterince, polisler onu gözaltına alır. Genç kızın kayboluşunun sorumlusu olarak görülen Salih’in sorgu odasında anlattıkları, polise benzer bir vakayı anımsatır. Salih’in anlattıkları ile Yakup’up oğlu Yusuf’un yaşadığı paranormal olaylar arasında birçok benzerlik vardır. Yakup da tıpkı Yeliz’in başına geldiği gibi cinlerin saldırısı altındadır.
Özgür Bakar, şık bir hareketle hem eski hikayeyi devam ettiriyor hem de ona paralel yeni bir macera yaşatıyor. Filmin ilk sekanstan finale kadar devam eden tekinsiz atmosferi ve ilk filmden gelen ritüel sahneleri etkiyi güçlendiriyor. Bunu bazıları kolaycılık olarak görebilir ama Özgür Bakar’ın amacının bu olmadığını düşünüyorum. İlk filmin, Türk sinemasının yumuşak karnı olan özel efektler zafiyeti yüzünden fikren şahane tasarımların uygulamada çökmesine şahit olmuştuk. Özgür Bakar bu kez dersini almış ve daha çok atmosfer korkusu yaratmaya gayret ediyor.
Son tahlilde, Alem-i Cin 2, temiz çekilmiş, kurgulanmış, fena da olmayan oyunculuklara sahip bir film. Cin filmleri hakkında söylenecek her şeyi daha önce yazdım. O yüzden kısa ve öz olacak ama yerli korku filmi meraklılarına bu kuraklıkta iyi gelecektir. İyi seyirler…
murattolga@gmail.com