Daha çok Charles Bronson (Chato’s Land, The Stone Killer, The Mechanic, Death Wish) ve Oliver Reed (The System, The Jokers, I’ll Never Forget What’s’isname, Hannibal Brooks) filmlerinden tanıdığımız yönetmen Michael Winner’ın Lawman’ını (Kanun Adamı, 1971) yıllar önce ilk kez izlediğimde kasabanın derebeyi Vincent Bronson rolünde Shakespearyen bir performans ortaya koyan Lee J. Cobb dışında dikkatimi çeken bir şey olmamıştı, ikinci kez izlediğimde Burt Lancaster ile Robert Ryan’a haksızlık ettiğimi anlamıştım. Geçen gün üçüncü defa izledim ve daha önce gözümden kaçan çok önemli bir detay keşfettim, bu filmi Robert Altman’ın McCabe & Mrs. Miller’ı (1971) ile birlikte 1971 yılının en iyi revizyonist westerni hâline getiren şeyi. Nasıl da ıskalamışım…
Kanun Adamı’nda bir kasabaya yanında bir cesetle birlikte başka bir kasabanın şerifi gelir, Bannock Şerifi Jared Maddox (Burt Lancaster). Bannock’ta taşkınlık yapıp, yaşlı bir adamı (yanlışlıkla) vuran kişileri götürüp yargılanmalarını istemektedir. Bu şüpheliler, Vincent Bronson, Choctaw Lee, Jack Dekker, Vern Adams, Hurd Price, Harvey Stenbaugh ve Marc Corman’dır. Maddox işine sadık, kararlı ve tehlikeli biridir. Silahını iyi kullandığı söylenen Marc Corman’ı öldürmüştür, yanındaki ceset ona aittir. Ya almaya geldiği kişileri yargılanmaları için götürecek ya da ilk gördüğü yerde gebertecektir. Öte yandan, şüphelilerin gitmeye niyetleri yoktur, üstelik başlarındaki kişi bölgenin en zengin, en nüfuzlu adamıdır.
Kanun Adamı’nda filmin ikinci yarısını görebilen 11 tane önemli adam var: Bannock Şerifi Jared Maddox (Burt Lancaster), kasabayı hatta bölgeyi yöneten Vincent Bronson (Lee J. Cobb), Vincent’ın oğlu Jason Bronson (John Beck), çok hızlı çeken çaylak Crowe Wheelwright (Richard Jordan), Choctaw Lee (William C. Watson), Choctaw’ın yakın arkadaşı Jack Dekker (Ralph Waite), Vernon Adams (Robert Duvall), Hurd Price (J.D. Cannon), Luther Harris (Walter Brooke), Lucas (Joseph Wiseman) ve Şerif Cotton Ryan (Robert Ryan). Jack Dekker derdest edilip hücreye tıkılmıştır, ha keza yaralı hâldeki Vernon Adams da… Geriye kaldı 9 kişi. Şimdi filmin son birkaç dakikasını analiz edeceğim.
Vincent Bronson, oğlu Jason, Choctaw Lee ve Hurd Price’la kasabaya Maddox’u öldürmeye gelmiştir. Crowe Wheelwright zaten kasabadadır ve konuşup onları durdurmayı dener. Cotton Ryan düelloya herhangi bir şekilde müdahil olmak istemez ve çekilir. Kaldı 7 kişi. Maddox gitmeye karar vermiştir, toplanır, atına biner ve kasabanın dışına doğru hareket eder. Sırtı düşmanlarına dönüktür.
Luther Harris atıyla uzaklaşmakta olan Maddox’a ateş etmeye yeltendiğinde, Lucas onu tüfeğiyle bacaklarından vurur ve çekilir. Kaldı 5 kişi. Maddox atından yere atlamıştır. Bunu fark eden Choctaw avantajlı olduğunu düşünerek yaklaşır ve Maddox’a 4 el ateş eder ama ıskalar. Maddox ilk sıktığı kurşunla Choctaw’ı vurur, adam yaralı hâlde yere düşer. Maddox Choctaw’a doğru yaklaşır, tekrar silahına davranan yaralı adamı tek kurşunla gebertir ve silahını kılıfına sokar. Başka birini öldürmek istemiyordur. Kan dursun ister. Acaba bu 4 kişinin (Maddox ve 3 düşmanı) akıbeti ne olacaktır?
Şimdi Maddox’un karşısında 3 düşmanı vardır: Vincent Bronson, Jason Bronson ve Hurd Price. Ve işte tam bu noktada film Yunan trajedilerini anımsatan karanlık bir parabol çizer. Klasik bir western olsa silahlar çekilir, iyi adam kötü adamların üçünü de tahtalı köye gönderip, belki bir ihtimal düelloyu bir sıyrıkla atlatır. Aşağı yukarı bütün 1950’li yıllar westernlerinde yaşanan budur. Halbuki Kanun Adamı bambaşka bir dehlize dümen kırar, sinema tarihinde pek rastlamadığımız türden bir yoldur bu.
Silahını kılıfına koyan Burt Lancaster, “Bu kadarı yeter”, der ve sırtını dönüp atına doğru yürümeye başlar. Vincent Bronson vazgeçmek üzeredir, ancak oğlu babasına “Öylece gitmesine izin veremezsin, bu adam Harvey’yi öldürdü” der. Babası, “Bitti artık Jase” der. Jason hiddetlenip “Ben kimseye yaltaklanmam!” der. Ardından kendisini durdurmaya çalışan babasına, “Çek ellerini üstümden! Ben ondan korkmuyorum”, der. Silahlar çekilmek üzeredir. Jason babasına “Harvey seninle ölüme giderdi”, diye sitem eder. Az sonra neler yaşanabileceğini sezen Vincent, düşmanına sakin bir ses tonuyla, “O benim oğlum, Maddox”, der. Oğlunun ölmesini istemeyen bir babanın sözleridir bunlar. Sonra Jason kalbinden vurulmadan hemen önce -Maddox’u kastederek- filmde işittiğimiz son sözleri sarf eder: “Yalvarmayın şuna!”
İşte tam bu noktada, filmin bitmesine iki dakika bile yokken hiç beklenmedik bir şey yaşanır. Kanun Adamı’nı The Gunfighter, The Bravados, Man of the West, Barquero gibi benzersiz klasiklerle aynı panteona sokan bir gelişme…
Maddox’un karşısında sadece Hurd Price ve Vincent Bronson kalmıştır. Aslında korkaklığıyla tanınan Hurd silahını çekmiştir ama Jason’ın bir çuval gibi yere yıkılışı donmasına yol açmıştır. Maddox tabancasını ona doğrultur doğrultmaz elinden silahını bırakıp, ürkek bir kedi yavrusu gibi kaçmaya başlar. Silahsızdır. Tir tir titrediğini anlarız. Ne tarafa gideceğini bile bilemez hâlde sarsak sarsak koşuyordur. İyice uzaklaşır. Ama Maddox olanca acımasızlığıyla silahını kaçmakta olan Hurd Price’a doğrultur ve zavallı adamı karısı Laura’nın önünde gözünü bile kırpmadan sırtından vurur! Dehşet içinde kalırız. O ana dek tanıdığımız Maddox’tan başka biridir bu kasaba meydanındaki gaddar silahşor.
Maddox meydandaki son düşmanına döner. Vincent Bronson’a doğru biraz ilerler. Yaşlı adam oğlunun başında oturmuş, acı ve çaresizlik içindedir. Resmen çökmüş durumdadır. Şuursuzca bir Maddox’a, bir etraftakilere bakar. Acınası bir hâldedir. Hızlıca geçmişin muhasebesini yaptığını hissedersiniz. Fikirlerine önem verdiği, sevdiği ve güvendiği herkesi son birkaç gün içinde yitirmiştir. Oğlunun kanlar içindeki cansız bedeni önünde boylu boyunca yatmaktadır. Silahına uzanır. Bunu fark eden Maddox tabancasını daha düne kadar bölgenin en güçlü adamı olan Vincent Bronson’a doğrultur. Bunu gören Vincent, kovboy filmleri tarihinde eşine ender rastlanan bir şey yapar ve tabancasını çenesinin tam altına dayayıp tetiği çeker!
Bu yazıyı yazma sebebim, filmin “Adam dediğin duruş sahibi olmalı” diyen baş-kötüsünün (main villain) intihar etmiş olması ya da iyi adamın silahsız birini sokak ortasında öylece uyarmadan sırtından vurması değil, çok daha farklı bir şey. Bu kovboy filmini sinema tarihindeki aşağı yukarı tüm kovboy filmlerinden ayıran bir özellik olduğunu fark ettim. Filmde çok hızlı silah çektiğini bildiğimiz üç tane büyük silahşor (Maddox, Ryan, Crowe) var, hatta belki dört (Vincent Bronson). Biri (Ryan) tabancasını hiç kullanmıyor, sadece hakkındaki efsaneleri dinliyoruz. İkincisi (Crowe) hiç kimseye ateş etmeden, kimseyi yaralamadan, öldürmeden filmi tamamlıyor. Vincent da intihar ediyor. Hiçbir sahnede bu dördünden herhangi ikisi birbirine ateş etmiyor. Çok ilginç. İlginç olan bir başka şey de insanlara tuzak kurabilecek, onları sırtından vurabilecek tıynette iki kişi var, Jack Dekker ve Vernon Adams, onlar bu kanlı maceradan sağ kurtuluyorlar. Kocası kollarında ölen Laura ile Maddox’un olmayan geleceği de yerle bir olduğuna göre, hikâyenin kazananı da yok. Son ana dek klasik bir western gibi ilerleyen Kanun Adamı (Lawman, 1971), 4 dakika içinde bambaşka bir rüzgâra savrulur, filmi büyük yapan da bu olur. İyi seyirler…