The Little Shop of Horrors (1960)
Her şey B sinemanın babalarından Roger Corman‘ın 2 günde bir film çeksek nasıl olur demesi ile başladı. 1960 tarihli The Little Shop of Horrors 30.000 dolarlık bütçesi ile kara komedi/korku filmi olarak sinema tarihine kült kategorisinden giriş yaptı.
Jonathan Haze, Jackie Joseph, Mel Welles ve Dick Miller gibi Corman oyuncularının yanında küçük ama etkili bir rolde sahneye çıkan Jack Nicholson gibi bir starın da doğuşunu müjdeledi.
Aslında konusu itibari ile bir uzaylı istilasını anlatan film bütçe kısıtları nedeni ile minimalist bir set ortamında çekilmiş, hatta başka filmler için kurulan setlerde izin almadan çekim yapılmış, genel olarak bütçenin büyük kısmı bitkinin yaratılışında kullanılmıştı. Bol bol kahkahaya neden olacak senaryosu ile de film o zamanın bilim kurgu sinemasına da eğlenceli bir bakış açısı sunmaktaydı.
Filmimizin hikayesi Gravis Mushnick’in sahibi olduğu ufak bir çiçekçi dükkanında geçer. Dükkanda güzeller güzeli Audrey ve hep bir kaybeden olmuş Seymour çalışmaktadır. Bir gün Seymour farklı türlerden kırma bir bitki yaratır. Sinekyiyen’e benziyen bu bitki su, güneş gibi normal gıdalara cevap vermez. Audrey’e olan aşkından bitkiye Audrey Jr. adını verir.
Ancak bir gün Seymour yanlışlıkla parmağını keser ve bitkinin kanla beslendiğini anlar. Bitki kan içtikçe büyür ve gelişir. Konuşmaya başlayan bitki Seymour’dan daha fazla kan ister. Artık ikili arasında böylece bir bağ oluşur. Seymour insanlar ile bitkiyi beslemeye başlar. Ancak bitki tomurcuk açınca ölen insanların suratları belirir.
Filmin bu versiyonunun ilginç bir yanı da ana rollerindeki Gravis Mushnick ve Siddie Shiva karakterleri Türkiyeli Yahudi aksanı ile konuşur ve bu kültürden gibi davranırlar. Böylece filme de değişik bir espri anlayışı damga vurur. Hatta film bu yüzden Anti-semitist olarak da yaftalanmıştır.
Film Corman’ın sahip olduğu şirketinin de son işidir. Film tamamlandıktan sonra 1960 Cannes Film Festivalinde Mario Bava’nın Black Sunday’i ile beraber gösterilir ve olumlu eleştiriler alır. Ancak Corman filme inanmadığı için copyright haklarını almaz ve böylece Public Domain’e düşen film yönetmene pek bir kar getirmez. Ancak tüm tv kanallarında gösterildiği için ünü her geçen gün artar.
Filmin 2 günde çekilmesinin nedeni de ilginç bir kanun değişikliğidir. Sanatçı haklarının arttırılması için 1960 yılında yürürlüğe girecek kanun Corman’ın eski bütçelerle b-film yapmasını imkansız kılar ve bu yüzden 1959’da Corman kanunun yürürlüğe girmesine günler kala filmini bitirir.
Little Shop of Horrors (1986)
1980’lere gelindiğinde The Little Shop of Horrors sevilen bir film olmuştur artık… Bu ünü fırsat bilen Alan Menken ve Howard Ashman filmi Broadway’e uyarlar ve ortaya eğlencelik bir müzikal çıkar. Müzikalin film haklarını önceleri Spielberg almak ister ve Martin Scorsese’yi yönetmen koltuğuna oturtup filmi 3-D çekmeyi düşünür. Ancak neyse ki sinema tanrıları bu saçmalığa izin vermez de film 1986 yılında Frank Oz yönetiminde müzikal olarak tekrar sinemaya uyarlanır.
İlk filmin 30.000 usd’lik bütçesine gönderme olsun diye film 30 milyon usd’ye çekilir. Rick Moranis, Ellen Greene, Vincent Gardenia, Steve Martin, James Belushi (Audrey II’nin sesi), John Candy, Steve Martin, Bill Murray gibi dönemin bir çok ünlü komedyeni filmde irili ufaklı rollerde oynar.
Özellikle Steve Martin ve Bill Murray’nin oynadıkları sadist doktor/mazoşist hasta sahnesi aşılması güç kült bir komedi sahnesi olarak hafızlara kazınmıştır.
Film konu olarak aynı olsa da müzikalin getirdiği eğlence ile birleşerek ilginç bir yapım olarak sinema tarihine geçmiştir. En büyük fark bu versiyonda bitki bir uzaylı istilacı olarak dünyaya gelmiştir.
Özellikle müzikaldeki haliyle çekilen orijinal son 23 dakikasının gelen tepkiler nedeni ile filmden çıkarılarak iyi sonla bitirilmesi büyük merak uyandırmıştır. Öyle ki kısıtlı süre yayımlanan orijinal sonu içeren DVD’ler koleksiyonerler tarafından 150 dolar gibi fiyatlara alınmaktadır hala.
Frank Oz ve filmin ekibi de aslında filmin orijinal hali ile gösterilmesini isterler ancak tam renkli ve kurgulanmış olarak bu hali uzun süre bulunamaz. Merak edenler bu sona YouTube’dan artık ulaşabilirler. Tabi YouTube’a ulaşabilirler mi o meçhul.
The Little Shop of Horrors aslında sinema öğrencilerine ders olarak okutulması gereken bir film. Bir B-film olarak başlayıp günümüzde bile hala fanlarını peşinden sürükleyen minik bir hazine. Başarının minimalist bir senaryo ile de yakalanabileceğini gösteren bir cevher.
Ellerine sağlık Masis.
Bu filmden etkilenerek 1973 senesinde “Please Don’t Eat My Mother (1973)” filmi çekildi.Ucuz bir Sexploitation denemesi ve Little Shop of Horrors taklidi olan filmi de boş zamanınız varsa ve türe ilgi duyuyorsanız izleyiniz derim.
Esen Kalın