Their crime was against nature, nature found them guilty.
(Doğaya karşı suç işlediler, doğa onları suçlu buldu.)
Long Weekend 1978 yılı mahsulü Colin Eggleston tarafından yönetilmiş olan Avustralya yapımı bir film. Senaryo ise Everett De Roche’a ait.
Banliyöde yaşayan Peter ve Marcia isimli bir çift, hafta sonu tatili için Avustralya’nın ıssız koylarından birine kamp atmak üzere yola çıkar. Arabadaki tatsız konuşmalardan aralarının limoni olduğu anlaşılan çiftimiz, daha yoldayken doğaya zarar vermeye başlar. Peter, güzel güzel üflediği sigarasını tükettikten sonra umarsızca yol kenarına fırlatır. Kuru otların arasına düşen izmaritin alev alması uzun sürmez. Peter’ın dikkatsiz davranışı, daha sonra radyodan dinledikleri büyük yangının başlangıcı olacaktır. Yolu tam olarak bilmedikleri için yolculuk, gecenin karanlığına kalır. Bir anlık dikkatsizlik sonucu karşıdan karşıya geçmeye çalışan bir kanguruya çarpıp öldürürler. Kangurunun cansız bedenini kenara çekmeye bile tenezzül etmeden yollarına devam ederler. Arkadan gelen başka bir araba ölü kangurunun üzerinden geçer. Hayvancağızın ölüsüne bile rahat yoktur.
Anayoldan çıkıp tali yola girdiklerinde iyice kaybolurlar ve arabayı durdurup uyumaya karar verirler. Marcia, sabah uyandığında Peter’ın bulundukları yere kamp kurduğunu görür. Deniz yürüyüş mesafesindedir. Kamp süresi boyunca doğaya zarar vermedikleri nerdeyse bir dakika bile yok gibidir. Etrafa atılan çöpler, karıncalara sıkılan böcek ilaçları, sırf zevkine ağaç gövdelerine vurulan balta darbeleri, sağa sola sıkılan keyif kurşunları, doğa anayı ve civarda yaşayan hayvanları fazlasıyla rahatsız eder. Üstüne üstlük denizde gördükleri bir karaltıya, sırf köpekbalığı olabilir endişesiyle defalarca ateş ederler. Karaya vuran ceset bir dugongaya (denizineği takımından otobur bir memeliye) aittir.
Bu sorumsuz ve saygısız davranışlar sonucu doğa tepki göstermeye başlar. İlk önce kamp alanına düşen yumurtasının peşindeki bir kartal, daha sonra ise yiyecek peşinde bir posum Peter’a saldırır. Doğanın tepkilerini ciddiye almayan çift, kendi aralarında kavga etmeyi de ihmal etmez. Hafta sonu tatili(!) nihayete ermeden kanlı bıçaklı olurlar. Öte yandan doğa ana, kendine saygısızca acı çektiren çiftimize aynı şekilde acımasız cezalar vermeye hazırlanmaktadır.
Long Weekend, Avustralya korku sinemasının sıkça başvurduğu şehirlilerin kırsalda yaşayanlarla mücadelesini anlatan ‘slasher’lardan biri gibi başlıyor. Hatta bunu imleyen birkaç sahne bile var. Ancak Peter’ın bir kartalın saldırısına uğradığı sahneden sonra bambaşka bir hikâyenin anlatılacağı anlaşılıyor. Biraz da sembolik olarak fazlaca kişiselleştirilen tabiat ana ile çevreye zarar veren insanların mücadelesine odaklanan hikâye, ‘slasher’ın dinamiklerinden verimli bir şekilde faydalanıyor. Yönetmen Eggleston, başka birinin elinde sıkıcı olmaya çok müsait bir konuyu zeki çözümlerle sonuna kadar heyecanla izlenen bir filme dönüştürmekte sıkıntı yaşamıyor. Tabi bunda başroldeki iki oyuncunun çok büyük katkısı var. Peter rolündeki John Hargreaves ve Marcia rolündeki Briony Behets sekmeyen performanslarıyla alkışı hak ediyor.
Long Weekend, 1978 Paris Film Festivali’nde jüri özel ödülü, 1978 Sitges Film Festivali’nde en iyi film, en iyi erkek oyuncu ve uluslararası sinema yazarları ödülü ve 1979 Avoriaz Fantastik Film Festivali’nde Antennae II ödülü gibi prestijli ödüllerin sahibi oldu.
Long Weekend’in Jamie Blanks tarafından yönetilmiş olan, 2008 tarihli bir yeniden çevrimi de var. Gene Avustralya yapımı olan filmin başrollerinde Jim Caviezel ve Claudia Karvan yer alıyor. İlk filmin yanında bir hayli sönük kalsa da Caviezel fena bir iş çıkarmıyor.
Bu aralar benzer konular işleyen, birbirinin klonu gibi duran korku filmlerinden boğulanlar için Long Weekend, temiz hava işlevi gören bir seçim olacaktır.
Öteki Sinema için yazan: Murat Kızılca