Eduardo Sánchez deyince akan sular korkudan durur, hatta kurur. Video kameraların fiyatlarının düşüp her evde bulunmaya başladığı günlerde Daniel Myrick ile patlattığı The Blair Witch Project (1999) bombası ile özelde korku sinemasını, genelde ise tüm sinema tarihini derinden sarsan bir tarz yaratmıştır. Buluntu film (found footage) denilen bu tarz ile korku türü seyirciyi olaya dışarıdan bakmak yerine direkt kurbanın gözlerinden görmesini sağladı. Tabi zamanla bu türün de suyu çıkarıldı hatta birçok kere nefretimizi de kazandı ancak REC, Cloverfield, Paranormal Activity gibi bir çok yapım ile de yoluna devam etti.
Öteki Sinema için yazan: Masis Üşenmez
Eduardo Sánchez’in 4. uzun metraj filmi Lovely Molly, yönetmenin iyi bildiği bu tarzı klasik korku filmi anlayışı ile harmanlıyor. Yani hem bir video kameradan hem de dışarıdan olayların gidişatını izliyoruz.
Başrollerde Gretchen Lodge, Johnny Lewis, Alexandra Holden’ın üstlendiği filmin konusuna gelirsek, Tim (Johnny Lewis) ve Molly (Gretchen Lodge) yeni evlenmiş ve Molly’nin ailesinin eski evine yerleşmiştir. Bu evde daha önce anne ve babası ölen Molly’nin ailesinden tek kalan kişi ablası Hannah’dır (Alexandra Holden).
Kocası Tim’in kamyon şöförü olmasından dolayı evde yalnız kalmaya başlayan Molly yavaş yavaş hatıraları ile yüzleşmeye başlar. Çocuk yaşta babasının tecavüzüne uğramış olan Molly daha sonraları da eroinman olmuştur. Hayatını düzene koyup kendisini seven bir eş bulan Molly’nin benzer problemler ile karşılaşmaya başlaması onda intikam ateşini canlandıracak ve kurbandan maktule doğru kaymasına neden olacaktır.
Oldukça sert bir senaryoya sahip olan Tatlı Molly bir çok korku stilini yan yana getirmeye çalışıyor. Şeytan girmesinden cinayet işlemeye, çocuk istismarından aile katliamına kadar barındırdığı unsurları bir potada eritirken biraz sallandığı da aşikar. Belki de kısa zamanına bu kadar çok olay ve gizem sığdırmaya çalışması filmin ana problemi. Öyle ki gizemlerin büyük çoğunluğu film bittikten sonra da ortada kalıyor. Zaten bu ortada kalma durumu Sánchez sinemasının olmazsa olmazlarından sayılabilir artık. Ancak buluntu filmde anlayışla karşılayacağımız bu durum normal bir sinema senaryosunda göze batıyor.
Sánchez, Tatlı Molly’de korkutmadan çok gerilimi ön planda tutmuş. Gretchen Lodge’a fazlası ile sırtını dayayan film, kadının yaşadığı değişimi vermekte başarılı. Lodge’un bu ilk başrolünde Molly’nin hakkını verdiğini söylemeliyim. Çıplaklığın filmde neredeyse bir korku unsuru olarak kullanılması ve Molly’i çıplak gördüğümüz sahnelerde gerilimin tavana çıkması başarılı bulduğum bölümlerden. Hatta Lodge’un vücudunun tecavüze uğradığı sahnelerde duruşunun bile değişip adeta çocuksu bir hal aldığını görebiliyoruz.
Oyunculuk ve yönetim anlamında film ortalamanın üstünde giderken daha önce de değindiğim gibi senaryoda tökezlemelere uğruyor. Bazı fazlalıkları atıp ana konuya yoğunlaşsa ve sonundaki sürprizlerin bu kadar çiğ olmaması sağlansa belki de kült bir filmle karşı karşıya olurduk. Ama bu hali ile ancak ortalama bir seyirlik olmaktan öteye geçemiyor.
Çok rahatsız edici ve korku dolu bölümler olmamasına rağmen, eğer değişik bir cin/hayalet korkusu seyretmek istiyorsanız Tatlı Molly’i tavsiye edebilirim. Ancak beklentilerinizi arttırmamakta da fayda var.