Macumba Sexual yönetmen Franco’nun 15 yıl farklı ülkelerde çalıştıktan sonra geldiği İspanya’da Golden Production şirketiyle beraber yaptığı ilk filmlerden bir tanesidir. Golden Production Franco’ya filmlerini özgürce yapmasına olanak tanımıştır.

Filmi kısaca özetleyecek olursak, Alice (Lina Romay) erkek arkadaşıyla Kanarya Adalarına tatile gider. Bütün günlerini güneşlenerek ve aşklarını tazeleyerek geçirirler. Aynı zamanda erkek arkadaşı bir roman üzerinde çalışmaktadır. Her şey çok güzeldir. Fakat Alice korkunç kabuslar görmeye başlar. Uzun boylu, koyu tenli bir kadın ve yanında iki evcil “hayvan”. Kabuslar devam eder ve bir gün Alice patronundan bir telefon alır. Emlakçı olan Alice’e patronu Prenses Obongo’yu (filmde Obongo’yu transseksüel Ajita Wilson canlandırıyor) görmesini; çünkü kadının evlerinden birisini almak istediğini söyler. Alice Prensesle karşılaşınca kadının kabuslarındaki kişi olduğunu görür.

http://www.shockingimages.com/graphics/reviews/m/macumba_sexual1.jpgFilmde gerçeklik ve fantezi artık bulanıklaşmaya başlar. Franco bizi öyle bir yere sürükler ki artık neyin gerçek neyin hayal ürünü olduğunu anlamak zorlaşır ve işte bu yüzden film ilginç bir güzellik kazanır.

Filmde diyaloglar oldukça az tutulmuş. Şu aşikâr ki Franco’nun niyeti hikayeyi görsel olarak izleyiciye sunmak ve bunda da oldukça başarılı.

Film aslında bir pornoyu anımsatsa da, Franco kullandığı büyü sahneleri, Afrikaya özgü heykeller ve kabilelere ait objeler ve filmin geçtiği mekanla oldukça farklı bir deneyim yaşamış ve yaşatmış.

http://www.shockingimages.com/graphics/reviews/m/macumba_sexual2.jpgMacumba Sexual Franco’nun çektiği son sanatsal erotik filmlerden birisidir. Bu filmden sonra Jess Franco filmlerindeki kalite bütçeyle doğru orantılı olarak gittikçe düşecektir. (Kimileri zaten kalite var mı da diyebilir.) Bundan sonra sert seks epikleri ve düşük bütçeli eğlencelik filmler çekecektir.

Belkide şu kelimeler Jess Franco ve sinemasını en iyi biçimde tasvir ediyor; “Yaklaşık kırk yıl boyunca birbirinden tuhaf şeyleri filme aktarmış ve olağandışı dürtülerini çok çeşitli biçimlerde korumayı başarmıştı. O, gerçek bir mücadele adamı sayılabilir. Aslında kendi kuşağının en iyi Avrupalı sinemacısı olma potansiyeline sahipti, ama gölgelerin arasına saklanarak çalışmayı ve küçük marjinal filmler çekmeyi tercih etti. Belirsizlikle fazla inatçı bir şekilde flört etmişti. Tıpkı Milton’ın Lucifer’ı gibi o da toplum dışına itilmiş biriydi, başkalarının söylediklerini izlemektense kendi kurduğu dünyada yaşayan biriydi.”

Öteki Sinema için yazan: Tolga Demirtaş

blank

Misafir Koltuğu

Öteki Sinema ekibine henüz katılmamış ya da başka sitelerde yazan dostlarımız her fırsatta harika yazılarla sitemize destek veriyor. Size de okuması ve paylaşması kalıyor...

5 Comments Bir yanıt yazın

  1. belitrmeyi unutmuşum son paragraf cathall tohill – pete tombs ‘un avrupa seks ve korku sineması kitabından.

  2. kesinlikle.. baştan sonra sunmak bile gerekebilir aslında :)

  3. Tolga eğer Jesus Franco yapacaksanız ben katkıda bulunmak isterim.

    bu filmdeki Lina Romayin sac modelini pek begenmedim ama Romay Erotikill / female vampireda oylemiydi :)

    Franco aynen joe d’amatoda oldugu gibi bazi cektigi seks filmleri ile sonradan cekecegi filmleri sponsor etmiş.

    Filmlerinde marjinal kalmasına katılıyorum ancak bence filmlerindeki kalite lina romayaın güzelliğine paralle gitmişte diyebiliriz :)

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.

blank

Öteki'den Haber Al

Buna da Bir Bak!

blank

Danger: Diabolik (1968)

Danger: Diabolik‘i (1968) izlerken, nasıl olmuş da bu film bunca
blank

Moontrap (1989)

Moontrap, seksenlere ait, eğlence garantili, düşük bütçeli bir bilim kurguya