Dikkatle bakan her gerçek B filmi sever bilecektir ki 90lara kadarki B sınıfı uzakdoğu filmlerini sadece Wuxia’lardan ibaret görmek büyük bir yanlıştır.1970lerin sonundan itibaren James Bond gibi uzun soluklu casus seriallerin ve aynı şekilde de 80lerin başından itibaren de Mission Impossible gibi TV dizilerin de etkisiyle birkaç yönetmen “şehirde yaşayan” ve paso aksiyondan başka derdi olmayan bir tür “yeni nesil” bir Uzakdoğu aksiyon sineması oluşturma fikrinin peşinde buldu kendisini… Eric Tsang , Tsui Hark , Ringo Lam hatta bir bakıma John Woo bu akımın önde gelenleri sayılabilir.Bu alanda verilen ilk örneklere baktığımızda düşük bütçe , tuhaf aksiyon sahneleri ve tabii ki en gerçek Grindhouse eğlencesi vardı bu ilk örneklerde.Ama nedense bu kısa zaman dilimi 90’lar öncesi tek kanallı döneme en çok MAD MISSION film serileriyle yansımıştır diyebiliriz.Tek kanal dönemi TRT’sine minnettar olmalıyız zira bu film serisi her gerçek Grindhouse ve uzakdoğu aksiyon sineması arşivcisi için bir hazine değerindedir.Bunu inanın kendimi zorlayarak yazmadım zira bu okuyacağınız yataktan zıplanarak yazılmış bir yazıdır.
Bu tür filme konu anlatırken insan tuhaf duygular içine giriyor : “İzleyip de görün!” diyebilirim ama yapamam biliyorum. Film, sürekli olarak mafya ödemelerinde ortaya çıkıp iki tarafın paralarını alıp kaybolan çılgın yetenekli ve uslanmaz bir hırsız ile onu yakalamaya and içmiş ama ondan daha deli bir polisin kesişen yollarının hikayesidir diye özetlenebilir. 4 film ve aradan geçen yıllarca zaman içinde bakıyoruz ki 2 kişilik takım olmuşlar , çoluk çocuğa karışmışlar ama tüm o alabildiğine klişe kokan benzersiz diyaloglar ve enfes yaratıcı / özgün aksiyon içeren maceralardan kopamamışlar.Filmin bir diğer özelliği (belki de en önemlisi) 1970’lerin sonundaki Türk sinemasının aslında ne kadar uzakdoğu sinemasına benzer basit nitelikler taşıdığını göstermesi… Amele işi diye tabir edilen ve benzerini çağdaki hiçbir batı aksiyonunda göremeyeceğiniz bisikletle adam tokatlama , geri geri araba takipleri ve akla daha gelmeyecek tümden kaçık binlerce numarayı özel efektlerin son derece ucuz , kaliteli dublörlerin de o kadar az (aksiyon kareograflarının sayısı onlardan da az!) iken yapılanları görmek günümüzün milyon dolarlık Blockbuster’lerine cidden gülme etkisi doğuruyor.Tabii bir yerlerden sözettiğim filmleri izlediyseniz…
MAD MISSION (1982)
“Bir efsanenin doğuşudur” diyebiliriz herhalde.Islıkla çalınan o temayı 20 yıl sonra duyuşumda bile milletin ortasında bayılana dek gülesim geliyor.Albert Au (Karl Mak) haydutları dolandıran adrenalin bağımlısı bir hırsızdır.Son işi gerçekten büyük kimseleri rahatsız edince bir mafya babası (Marlon Brando’nun yandan yemişidir , trailer’de görebilirsiniz) tarafından başına ödül konulur.Öte yandan hırsızın peşinde Hong Kong polisi de vardır.Kimsenin çalışmak istemediği King Kong namlı tek kelimeyle deli bir polisi de (Sam Hung) bu hırsızın peşine takarlar.Fakat maceranın sonunda ayrılmaz bir ikili haline gelip Hong Kong’a çok daha büyük belalar açmaya başlayacağını kimse tahmin bile edemeyecektir.Sylvia Chang bu filmde agresif bir bayan polisi canlandırıyordu , ama gördüğü ilgi üzerine rolü serinin sonraki filmlerine de her seferde arttırılarak devam ettirildi.
Filmde mantık kurallarına mukavemet eden “amele” işi aksiyon sahneleri yığınla var : Trailer’de yok belki ama son hızla giden sıradan (bunu özellikle yazıyorum) bir arabanın kaçacak yeri kalmayınca bir direğe toslayıp , tahmininizce dağılacağı yerde ortadan 2ye ayrılıp hala kaçmaya devam eden 2 motosiklet olduğu sahne benim için gerçek bir şehir efsanesidir.Ha bu arada… Bugün bir yeni nesil uzakdoğu sineması varsa kurucusu saymamız gereken yegane isim Tsui Hark neşeli bir gününe denk geldiğinden sanırım , filmde cameo bir rol almış kendine.Ayrıca filmin bir Natuk Baytan klasiği diyebileceğimiz “Üçkağıtçılar”a feci şekilde benzeyen bir açılış bölümü (ki fragmanda da mevcut) de bulunmakta… “Üçkağıtçılar” hakkında geniş bilgi için şuradan göz atabilirsiniz : http://www.portakalyolu.com/forum/yesilcam…kin-t223.0.html
MAD MISSION 2 : ACES GO PLACES (1983)
Serideki en favori filmim : Mafya önceki macerada 2 kişiden oluşan çılgın timden yediği kazığı unutmamıştır. Peşlerine okyanus ötesinden bir ödül avcısı daha takarlar (Trailer’de de görebileceğiniz üzere , Dirty Harry çakması bir karakterdir bu) Çılgın takım bu en zor macerasında beraberce mafyanın Metal Gear türü dev bir prototip robotu karaborsada satma planlarına limon sıkacaklardır. Mecha olayı zaten filmi uzakdoğu filminden çıkarıp anime kulvarına sokmuş zaten (Ne desem laf değil , robota karşı uzaktan kumandalı daha küçük robotlarla savaştıkları 10 dakikalık kısmın eşi hala yok) , ilk filmdeki çoğu amele işi sahne de sayıca ve nitelikçe arttırılmış , ortaya tadından yenmez bir film çıkmış.
MAD MISSION 3 : OUR MAN FROM BOND STREET (1984)
Hong Kong’da bir süredir yabancı bir çete eylemleriyle halka panik yaşatmaktadır.Polis teşkilatı bu olayın ardında yatanlardan şüphelendiği için çılgın time yeni bir görev verir : Olayların arkasındakileri ortaya çıkarmak! (Trailer’de de görebileceğiniz üzere bildiniz , Sean Connery’nin yan yemişi bir arkadaştır) Filmin sanırım en güzel süprizi Mission Impossible dizisi ile akıllara kazınan Peter Graves’in çılgın time bazen zorluk bazen kolaylık çıkaran yabancı bir ajanı oynaması… Serinin kalitesini sürdüren filmin yönetmenliğini bu kez Tsui Hark üstlenmiş , ortaya serinin en iyi bölümlerinden biri çıkmış.
MAD MISSION 4 : YOU NEVER DIE TWICE (1985)
Serinin en “normal” filmi… Timin heyecanlı işlerden sıkılıp çoluk çocuğa karışmalarının üzerinden yıllar geçmiştir. Fakat beyin dalgalarını değiştirerek davranış değişimi oluşturabilen bir makine çalan bir çetenin King Kong’u kaçırması üzerine ekip (ve ister istemez olaya yeni dahil olan karakterler) mafyanın peşine düşer. Film serinin en zayıf filmi gibi görünse de perspektif helikopter çekimleri ve tek planda farklı kameralardan görüntü alınması gibi özelliklere sahip tek bölüm aynı zamanda. Filmin yönetmenliğini Ringo Lam üslenmiş.
Ayrıca filmin henüz izleyemediğim , zaten ne toplu DVD paketinde yer almamış ne de TRT’de yapılan gösterimlerinde verilmemiş bir 5. bölümü daha var. Onu da izlersem izlenimlerimi paylaşacağım.
Sonuç: Mad Mission serisi çok kanallı dönemde topu topu sadece 1 kez gösterilmesine karşın benim için tek kanallı döneme sempati duymamın en önemli sebeplerindendir. Herşeyin pahalı efektler , CGI , mavi odalar ve zorlama rol yapan milyon dolarlık oyuncular olmadığının , bunların hiçbiri olmadan da gerçek manada unutulmaz bir komedi macera filmi yapılabileceğinin kanıtıdır aynı zamanda. Kişisel manada en önemlisi de gerçek Grindhouse tadını aldığım ilk filmlerden olması… Eğer bu tür filmleri sevmiyorsanız Mad Mission’u da sevmeme imkanınız var , fakat hiçkimse kaybedeceğiniz şeyler konusunda sizi uyarmayacak , benden söylemesi…
Yazan: Akuma Blade
arkadaşım ben bu serinin türkçe dublajını bulamadım. linkini bilen varsa hayrına versin.. şimdiden teşekkürler
Bildiğim kadarıyla İnternette Türkçe dublajı yok, hatta orjinal dublajıyla bulmak bile oldukça güç. Ben birkaç saat aramadan sonra(underground ve kült torrent sitelerini)anca bulabilmiştim ve sadece tek seeder vardı. Sağolsun seedi kesmemişti ve yaklaşık bir-bir buçuk ay gibi bir sürede indirmiştim. Üstelik tüm seriyi değil sadece 2. filmini indirebilmiştim.
http://www.demonoid.com/files/details/1086227/10853304/
Bu filmlerin sonuncu hariç hepsini TRT ve adını vermeyeyim ilk çıkan özel kanal 20 küsür sene kadar önce yayınlamıştı. Pazar sabahlarının eğlencelik filmlerinden birisiydi ve meşhur Cannbonball run serileri ile birlikte bol patırtılı kütürtülü filmlerin moda olduğu dönemlerde çekilmiş saf bir eğlencelik.80 leri özlemle yad etmek isteyenlerin severek izleyebileceği yapımlar
peter graves’li olanı ve minik robot savaşlarının yer aldığı bölümleri sinemada izlemiştim.
3. bölümdeki peter graves görevimiz tehlike’deki,4.filmdeki ronald lacey’de kutsal hazine avcıları’ndaki rollerini ti’ye alırlar!