Suçluysan da Erkeğe Teslim Ol…
Marnie’deki (Alfred Hitchcock, 1964) Hitchcockyan kadın stili bir kılık değişiminin (masquerade) arkasında ilk etapta bir dışavurum şeklinde ifade bulan cinselliği yansıtmaktadır. Kolayca görülebilir ki Marnie (Tippi Hedren) bu avantajı ilk etapta bir meslek sahibi olabilmek için kullanmış, yine de yüzündeki törpülenmiş ifade kadının ardında yatan sırrı keşfetmek için erkeği harekete geçirmiştir.
Öteki Sinema için yazan: Burak Bayülgen
Marnie özellikle kendi geçmişini saklayabilmek açısından başarılıdır -örneğin çocukluğunda olanları gizlemekte- ancak esas gizlemeyi başaramadığı şey bir şeyler gizlediği gerçeğidir. Bu hususta erkek bir sır keşfetmede kadının kadınlığından asla uzak değildir.
Erkeğe bir kadın hakkında ipuçları veren şey rol yapmaktan ziyade kadının kadınlığıdır ve bu kadının doğasında vardır. Marnie her ne kadar erkeklerden nefret etse de ve her ne kadar bir erkek tarafından asla yenilgiye uğratılamayacağını düşünse de, esasen kendi doğasından; yani feminen tarafından kaçamamaktadır.
Marnie’nin bir tür suçlu olduğu öğrenilince şu cümle tekrarlanır:
“Eğer beni gerçekten seviyorsan, o zaman beni bırakırsın; if you really love me, then you’ll let me go.”
Bu cümlenin arkasında yatan şey cümlenin Marnie’nin kendisini hapishaneden kurtarmak için kurulmamış olduğudur; o esasen erkeğin maskulenliğinden, erkekliğinden kaçmaktadır çünkü Marnie kendi feminen tarafının söylediği bir erkeğe aşık olabileceğini düşünmekte, bu cümleyle beraber kendi kimliğinden, kendi seksüelliğinden de kaçmaktadır.
Kadınlık tehlikeli bir arka planla buluştuğunda (öpülmek, dokunulmak ve bir erkek tarafından zarar görmek) gizemin bir erkeğin kafasında çözüme ulaşması bir Hitchcock gizeminin ta kendisidir. Marnie’nin saklamayı başardığı yegane şey an be an hatırlayamasa da çocukluk anısıdır. Bir erkeğin yardımı olmadan Marnie’nin gizemi kendi hayatını altüst edecek ve aynen yerli yerinde kalacaktır ve Marnie kendini bir erkeğe teslim etmekten kendini alamayacaktır. Bu durumda kadın her ne kadar kendini erkekten uzak tutmaya çalışsa da, tıpkı Marnie’nin her şeyi hatırladığı an gibi, bir erkek her tür kadının özünde yatan masumiyeti keşfeder. Marnie an be an hatırladığı şeyleri artık bir çocuğun ağzından aktarmaya başlar. Kendini erkeğe teslim ettiğinde ve de kendi anılarından kurtulduğunda artık masumdur Marnie ama kadın için esas tehlike ne kadar sıkı ve zor olursa olsun, bir erkeğin bir kadında onu kendine çekecek bir an ve zayıflığı her daim bulabilmesidir.