Mad Max 2 Road Warrior, ilk Mad Max filminin tüm Dünyada beklenmedik bir başarı göstermesi üzerine aynı ekiple 2 yıllık bir aradan sonra gerçekleştirilen ve rahatlıkla “ilk filmden daha başarılı devam filmleri” listesine girebilecek nitelikte olağanüstü bir post apokaliptik macera idi… İnanılmaz bir görselliğe sahip film, geniş plan çekimleri ve sağladığı eşsiz yalnızlık ve çatışma duygusu ile bir erken 80’ler macerası olarak kendinden sonra gelen pek çok yapım için kodlar oluşturdu ve bunlar özellikle İtalyan ve Filipinli sinemacılar tarafından, video piyasasının da gazıyla yağmalanırcasına kullanıldı. Newyork 2019, The Bronx Warriors, New Barbarians, Stryker hep bu dönemin ürünleridir.
“Road Warrior”u hep serinin en iyi filmi olarak gördüm. İlk film etkileyici fakat kopuk bir hikaye anlatımına sahipti ve bir tür sınıflandırması yapmak zordu. (Post Apokaliptik’den ziyade bir Western filmini andırıyordu.) 3. film ise star oyuncularına ve iyice kuvvetlenen bütçesine rağmen serinin ruhunu taşımayan, ırkçı bir alt metine sahip, gösterişli ama kuru bir izlenim olarak kaldı.
Geçmişte tutmuş formülleri denemek genellikle garantilidir. Ama bazen de tıpkı daha birkaç gün önce evinin koltuklarına gömülmüş patlamış mısırı ve kolasıyla tam donanımlı bir şekilde sıkı bir korku avantürü izlemek isteyen ve bunun için Biraz da Milla Javovich ve Ali Larter’in güzelliğine kanarak Resident Evil Extinction filmini izleyen bana “nooluyo ya! Mel Gibson nerede!?” dedirtecek kadar klonlanmış bir şablonu uygulamak yapanın kendisine zarar verebilir. Antonio Margerithi’ler Crio H. Santiago’lar bu kodları arsızca ama kendi türünün içinde kullandılar. Ama Highlander serisiyle tanıyıp sevdiğimiz Russel Mulcahy, Resident Evil’in yıllardır bilgisayar oyunları ve ilk iki filmle sağladığı duyguyu bir kenara itip serinin son filmini bir Mad Max klonu olarak çekmeyi seçmiş. Yalnız gezen Milla, yolda kurtarılmış bölgeyi arayan bir konvoya rastlıyor ve onları buraya götürmek için elinden geleni yapıyor. En değerli şey; petrol ve içi sivil ve çocuk dolu bir otobüs bile var! Arada da kırıntılar halinde orijinal Resident Evil senaryosu serpiştirilmiş ama asıl aksiyonu sağlayan şablon bu… ayrıca tıpkı Road Warrior’da olduğu üzere geniş plan yol çekimleri, helikopterden çekilmiş bolca konvoy görüntüsü mevcut….
Yanlış anlaşılmasın, Resident Evil Extinction kötü bir film değil, serinin hem oyunlarını hem de filmlerini benimser severim ama yönetmenin bu tür kırması yaratma denemesini biraz yadırgadım. İtalyanlar bu kopyalama, kotarma (rip off) işini bütçesizlik yüzünden yapıyorlardı. 45.000.000 $’lık bir stüdyo filminin ise aynı yola sapması olsa olsa yaratıcılığın ölümü sebebiyle olabilir.
İnsan, eski anları, tadları tekrar izleyince mutlu oluyor ama bunun yeni bir sunum ve orjinalite ile sağlanması şart yoksa yılların zombicisi George A. Romero 2005’de çektiği Land of the Dead ile ağzımızda bir keçi boynuzu tadı bırakarak çökerken, yeni yetme Danny Boyle, 28 day After ile aklımızı başımızdan alıyor ve cılkı çıkarılmış bir türe dahi yenilikler getirmeyi başarıyordu. Örnek; hani bu beyinsizler koşamazdı!
Öteki Sinema için yazan: Murat Tolga Şen
ben cok kotu olcak sanarak isteksizce dvd playerima koydum filmi. Ilk Resident Evil’i sevmemis, ikincisini izlememistim. Ilginctir, cok sevdim bu Extinction’i. Murat hakli, ozgun bir film degil.. ama yine cok iyi…
bu arada keci boynuzu tadi birakarak coken ne demek abi Murat? : )