Emek sineması nöbeti devam ediyor…Yıktırmayız, kapattırmayız, alışveriş merkezi yaptırmayız! Adının 70’lerde işçi filmleri gösteren memleketin her yerine dağılmış diğer “Emek” sinemaları gibi değil de sırf işletmesi Emekli sandığına geçmiş olduğu için “Emek” olduğunu da bilen olmadığı gibi sinemayı asıl kaderine terkedenin, kapanışa mahkum edenin AVM sinemalarına mal bulmuş mağribi gibi saldıran kendi seyircisi olduğunu da bilen yok.
Alkazar, Süreyya gitti. Beyoğlu, Atlas, Sinepop sinemaları seyircisizlikten, ilgisizlikten Emek’in kaderine yürüyor, umursayan yok! Sorumluluk bizim, suç bizim! Emek nöbetini tutanların ne kadarı bu işe yürekten inanıp, sahiplenmiş, işin o kısmı epey tartışılır. Umarım sonuç alınır ama şimdiye kadar yapılan cılız eylemlerle çok da mümkün değil gibi görünüyor.
Denizden çıkan cesetlere suni teneffüs yapmaktan çıkıp başka bir şeyler yapalım artık. Sonuçta hepimiz Kızılderiliyiz, hiç birimiz AVM sinemalarını sevmiyoruz, çocukluğumuzun şatolarını, o kutsal mekanlarını özlüyoruz. Tozuyla, kokusuyla, kiriyle…
Eğer şehrinizde hala AVM’lere kapılanmamış, kendi tarihi olan ve inatla film göstermeye devam eden özerk sinemalar varsa… Ya da, yitip gitmiş olsa da böyle bir sinemada hatıranız varsa…Onun bir fotoğrafını çekin, isterseniz kendinizi de karenin içine sokun, kısa bir tarihini, biliyorsanız öykülerini yazın ve benimsinemam@otekisinema.com adresine bir mail atın. Gönderdiğiniz belgeyi, yazıyı isminizle yayınlayalım ve elimizde kaç “Emek” kaldı bilelim, ölmeden önce yaşatmanın çarelerini arayalım.
Hadi bakalım…