Bazı yönetmenler vardır sinemaseverseniz size hayatın anlamını çözmeniz konusunda yardım ederler, Kubrick gibi yönetmenler estetik anlayışınızın gelişmesinde yardımcı olurlar, bazıları size hikaye anlatmayı öğretirler, mesela Çetin İnanç ve Yılmaz Atadeniz içimdeki çocuğu öldürmemeyi öğretmiştir bana, Spielberg gibi bazı yönetmenler vardır, ne kadar eleştirip kızsanız da yarattıkları görsel şölen sizi her zaman etkileyebilir, hele 80’lerde en sevdiğiniz filmleri yapmışlarsa kredileri hiç bitmez.
Öteki Sinema için yazan: Utku Uluer
Ama bir isim var ki 90’ların sonundan beri beni sinemanın yanlış ellerde ne hale geleceği ve yeteneksiz birinin de sadece para düşünerek büyük bütçeli filmlere imza atabileceği konusunda ikna ediyor.
Bu isim başlıktan da anlayacağınız gibi Michael Bay. Aslında izlediğim ilk 2 filmi Bad Boys ve The Rock çok da negatif gelmemişti. Hatta The Rock’ı hala severim. Arada yaptığı The Island‘ı, kıytırık sonuna rağmen, sevdiğimi söyleyebilirim.
Ama Michael Bay ile aşkımız Armageddon‘la başladı ve ilk küfrü benden o zaman yedi. Arkasından beddualarım Pearl Harbor’da Ben Affleck ve Michael Bay’e eşit dağıldı. Transformers‘a geldiğinde ise bayağı ocağına ateşler düşsün kıvamına gelmiştim.
Michael Bay ondan nefret etmeme sebep olan nedenleri sonuna kadar savunan ve bunları uygulamayı kendisine misyon edinmiş bir yönetmen ve yapımcı. Çok fazla film yönetmemesine rağmen, Amerikan sinemasındaki milliyetçi akım içerisinde başı çeken isimlerden birisi olduğunu düşünüyorum.
Buyrun size Micheal Bay’den nefret etmeniz için 7 sebep:
1-Zaten uzatıla uzatıla çiklete dönmüş Elm Sokağı Kabusu serisi ve kadayıf olmuş Freddy Kruger olayını sıfırlayıp yeniden yapmaya karar vermesi. Zaten Kruger’i Robert Englund hayatta iken onsuz düşünmek anlamsızken Robert abimiz en doğrusunu yaparak bu projede yer almayı reddetmişti. Böyle bir projeye el atması bile ondan nefret etmenize sebep olmaz mı?
2-Sadece, çok uygun koşullar içerisinde sektöre girmiş olmasına rağmen bu kadar yüzeysel ve beceriksiz bir yapımcı ve yönetmene dönüştüğünden dolayı bile nefret edebilirsiniz. Şöyle ki; muhteremin kuzeni Leonard Nimoy’un eşidir, 15 yaşında Indiana Jones storyboardlarını doldurmuştur, ilk filmiyle birlikte önemli isimlerle çalışmış ama ortaya çıkan sonuç…
3-Filmlerinde devamlı bir aksiyon, bir hız, bir yetişememe, bir boşvermişlik hakimdir, baştan savma desen o kadar para harcanıyor, aksiyon kameramız var, bakkala giderken bile kullanırız diye cevap verir. Fast foodun memleketinde bile hazımsızlığa yol açabilir bu şiddet. İnsan şöyle düşünüyor; bu adama küçükken işkence çektirmek için Stanley Kubrick mi izletmişlerdir? Ne bu şiddet bu sürat…
4-O kadar hızlı diye eleştirdik, tabi haliyle filmlerinde elle tutulur bir hikaye ve karakter gelişimi yoktur, zaten ne gerek var ki, nasıl olsa 50 araba yandıktan, 3 bina ve 5 şehir dümdüz edildikten sonra film bitmeyecek mi? Okullarda senaryo olmayınca nasıl bir film ortaya çıkacaktır başlığı altında incelenmesi gereklidir Michael Bay’in… Ayrıca bir karakter nasıl derinleşmez konusu da alt başlık olacaktır. Sinema ve hikaye yaklaşımı bile bir sinemaseverin nefret etmesine yeterlidir…
5-CGI, CGI olalı böyle zulüm görmemiştir… Bu kadar efekt arasına bir de film sıkıştırmak için yönetmen değil, 7 yaşında olmanız yetecektir…
6-Amerikalıları sevmemenize sebep olan propagandanın başında onun filmleri gelir. Pearl Harbor filmi nedeniyle Yeni Amerikan Milliyetçiliği’nin mimarları arasında ismi geçer. George W Bush’un hayatını konu alan bir film yapmasını bekliyorum…
7-Ve sanırım Transformers filmleri ile ilgili Megan Fox dışında her şey Michael Bay’den nefret etmeniz için yeterlidir.
şu diyeceğimde hans zimmer’in kabahati yok elbette ama kaya filminin müziğini yıllarca farklı tv kanallarında, haber bültenlerinde, operasyon görüntülerinde vb. altta “zım zım zım zım zııı zıııı zıım…” diye duymak bana illallah dedirtmişti.
ha peki michael bay’ın kabahativar mı? yok… olsun, ben de gıcığım kendisine.