“Michael Jackson, bu dünyaya on yılda bir ya da yüzyılda bir gelen bir sanatçı değildi. O, sadece bir kere gelebilecek bir sanatçıydı, nokta!”
Berry Gordy / Motown’un Kurucusu
“Ben 80’ler çocuğuyum. Televizyon benim için her an seyredilebilecek, sıkıntıyı alsın diye duvara asılacak teknolojik bir cihaz değil, dünyaya açılan renkli bir kapıydı. Yoklukta çokluk bulan ve bulduğu her şeyin değerini bilen bir çocuktum. Ve ben o yıllarda dünyaya açılan penceremden seni buldum. Seyrettim. Sen benim o zamanlarda hayata, bugün ise çocukluğuma açılan renkli kapım oldun. Azın çok olduğu ve beklentimin hayal gücümle sınırlandığı o müthiş günlerin ışıltılı sesiydin sen…”
“Bakın Ben Kime Âşık Oldum!” Kitabından / Melahat Yılmaz Özberk
O yıllarda çocuk olmak, genç olmak ve modayı yakalamak bir bakıma Michael Jackson izlemek anlamına gelirdi. O zamanlarda dans ediyorsanız mutlaka “Ay Yürüyüşü” yapmayı denerdiniz. Beyaz çoraplarınız ve kısa paça pantolonlarınız oldurdu. “Yabancı sözlü hafif müzik” Sezen Cumhur Önal’ın sunumuyla dört gözle beklenerek dinlenirdi. Sezen usta “Çikolata renkli sanatçımız” diye başlarsa sunumuna, bu Michael Jackson demekti…
Kendine yeni yeni gelen bir ülkenin darbeyi teğet geçmiş çocukları ya da onun içinden geçmiş gençleriydik o zamanda. Aklımız başımıza geldiğinde ve hayat yine de güzeldir dediğimizde müzik bize kapılar açardı. Kısıtlıydık çoğumuz. Dar boğazdaydık. Ama yine de hayalleri olan çocuklardık. Umut ışığı gözlerinde parlayan ve kısıtlı olmayı çokta kafaya takmayan… İşte bu müzikal bana o günlerden armağan… Babamın arkadaşından ödünç aldığı video ve kiraladığı siyah kutuyla (video kaset) gelmişti evime. Sevinçle… Sonradan sinemalarda gösterildiğini ve benim çağımın çocuklarının bir kısmının sinemada izlediği ilk film olduğunu da öğrenecektim. Michael Jackson anısına ve bizim çocukluğumuz hatırına, Öteki Sinema keyifle sunar; Moonwalker…
Moonwalker ya da Michael Jacskon: Moonwalker adı ile 1988’de Michael Jackson tarafından yayımlanan ve bir nevi çiçeği burnunda albümü “Bad”in tanıtımı niteliğinde olan uzun video kliplerin birleşiminden ve sanatçının müzikal geçmişinden oluşan bir filmdir. Türkiye’de 20 Ocak 1989’da gösterime girmiştir. ABD gösterim tarihi 29 Ekim 1988’dir. Yönetmen koltuğunda Jerry Kramer oturmuştur. Yapım çoğunlukla Bad albümünün kliplerinden oluşsa da içinde bir de Jackson’ın yazdığı bir hikâyeyi barındırır. Dünya çocuklarını uyuşturucuya mahkûm etmek isteyen Frankie Lideo(Mr. Big) ve Michael Jackson’ın amansız mücadelesini konu alır hikâye. Filmin en çok hatırlanan sahneleri de bu kurgunun içindedir. O zamanın teknolojisinin son noktası olan arabaya dönüşme, robota dönüşme sahneleri ve tabi ki Smooth Criminal… Şahsen benim favorim o kimselere vermek istemediği imzasını trafik polisine tek isteyişte verdiği sahnedir.
Michael Jackson 80’ler demekti birçoğumuz için. Dansları, şarkıları, sesi, hayatı kısaca her şeyiyle o, imzasıydı bizim çocukluğumuzun. “Amerikan Rüyası’nın” adıydı o zamanlarda. Tıpkı filmin başındaki sesin söylediği gibi;
“Michael Jackson’ın başarısı, 20 yıllık emeğin ve yılmaz bilmez bir azmin ürünüdür. Senin başarın, gerçeğe dönüşmüş bir Amerikan rüyası…”
Ve her güzel rüya gibi onun da rüyası acı bir sonla bitti! Bizim yeni gelişen hayatımızın en özel renklerinden biriydi. Zaman onu da sildi. Müziğiyle yaşamak isteyen adam hakkında söylenenlerle yaşatıldı ta ki ölene dek… Kalabalıkların arasında korktuğunu itiraf etmişti bir söyleminde, şöyle demişti;
“Kalabalıklardan korkuyorum! Ama sahnede rahatım. Sahnede tamamıyla evimdeyim. Orası yaşadığım yerdir. Orası doğduğum yerdir. Orası güvende olduğum yerdir.”
Ölümünün 4. Yılında biz yine de onu unutmayalım dedik. Hatırlayalım, kendi çocukluğumuzu onun renkleriyle. Zamanın ve hayatın eskisi kadar parlak görünmediği şu günlerde dudaklarınızda belki de hafif bir tebessüm olur hatıralarınız. Lakin bazen yapılabilecek en iyi şeydir; durmak ve gülümsemek… İyi seyirler…