Bir Musibet Bin Nasihatten İyidir!

musibetYerli mahsul korku/gerilim filmleri söz konusu olduğunda 80’lerde coşan video piyasasına ait üretimler tamamen görmezden gelinmiştir. Öteki Sinema’da şimdiye dek pek çok bu türden film yazdık. Vahşet Kasırgası, Lanetli Kadınlar, Şeytan Kızlar, Manyak, Biri Beni Gözlüyor vs. Bu filmlerin hepsi 80’ler  süresince ve 90’ların başında yani ilk Türk korku filmi olduğunu iddia eden Okul ya da D@bbe’den yıllar önce çekilmiş yapımlar. Elbette video furyasının tüm fukaralığı ve çalıp çırpıcılığıyla yaratılmış oldukça özensiz işlerdi bunlar ama bizim gibi “çöp film” avcılarının ilgisini fena halde çekmekte…

Musibet, videoların üzerindeki dantellerin artık pek kaldırılmadığı 1991 yılında çekilmiş. Filmin başrollerinde emektar Yeşilçamlı Kazım Kartal ve artık yaşı iyice geçmiş olan Fatma Belgen oynuyor.

Musibet’te, Kazım Kartal inatçı bir toprak ağası, Fatma Belgen’in oynadığı eşi ona pek çok çocuk vermiş ve hepsi de erkek! Gerçek yaşamda bu toprakla uğraşan insanların en çok istedikleri şey sanırım ama bizim ağamız oğullarının kılıksızlığından yakınıyor ve “ille de kız isterim, kız olmazsa öldürürüm” gibi abuk sabuk laflar ediyor. Hatta doğumu yaptıran baş ebeye (Aliye Rona) “kız doğmazsa öldürün gitsin” bile diyebiliyor. Yine böyle “kız, kızz” diye sayıkladığı gebeliklerden birinden erkek çocuk doğunca ağa iyice delleniyor, bebeği yere fırlatıyor ama ebenin itirazları yüzünden çocuk yaşamaya devam ediyor. Sonra karısı yine hamile kalıyor ama bu defa işler biraz tuhaf… Kadının rüyalarına giren bir kız çocuğu sürekli “bana yiyecek hiçbir şey bırakmadınız, ben de sizi yiyeceğim” deyip duruyor. Kadıncağız telaşlanıyor ama yapacak bir şey yok… Doğum anı geliyor ve bingo! Ağa çok istediği kız çocuğuna kavuşuyor ve onu bir dakika olsun yanından ayırmıyor. Kızının doğmasının şerefine dansöz bile oynatıyor (filmdeki en gereksiz ve uzun sahne) Tarlaya at sürerek gittiğinde bile kundaktaki bebe kucağında…

müsibet2

Bu arada tuhaf bazı olaylar cereyan etmeye başlıyor. Geceleri koyunlar ağıllarında boğazlanıyor, ekinler kararıyor vs. Kimse bu olan bitene anlam veremiyor. Ağa, erkek çocuklarına söylenip duruyor ve zaman geçiyor, çocuklar büyüyor. Babasının gazabından bebekken son anda kurtulan evin en genç oğlu koyunların ölümünü araştırmak için gece nöbet tutuyor ve bu nöbet onu kız kardeşi Nazlı’nın odasına kadar götürüyor. Nazlı’yı uykusundan uyandırdığında ise odada başka birinin, daha doğrusu ruhani bir varlığın olduğunu hissediyorlar. Nazlı’nın yetişkin hali kapının pervazından onlara doğru bakmaktadır! Sabah olup da olan biteni babasına anlattığında ise hiç beklemediği bir tepkiyle karşılaşıyor ve bunu gururuna yediremeyip evi terk ediyor. musibetİnşaatlarda çalışan sonra da bir ailenin yanına bahçıvan olarak giren genç gönlünü de bu evin kızına kaptırıyor ve her nedense fonda sürekli bir Arabesk dinletiyle biz bu anlara tanık oluyoruz. Bu esnada filmin makas değiştirip bambaşka bir yola girdiğini bile söyleyebiliriz ama sonra gencin aklına ailesi geliyor ve köyüne geri dönüyor.

Ağanın eski zenginliğinden eser yoktur çünkü geride hiç koyun kalmamıştır. O hala “kızım da kızım” diyerek divane gibi dolanmaktadır ortalarda ama koyunlar bitince sıra evin oğlanlarına gelir! Gencin eve gelmesiyle birlikte film ağabeylerinin birer birer can verdiği bir slasher gösterisine dönüşüyor. Evin tek kızı Nazlı’da büyümüş, serpilmiş ve bir cadı kıvamına erişmiştir. Babası köye inerken bir tek ona sorar, “kızım sana gelirken ne alayım” diye ve o cevap verir “elbise al baba, kırmızı olsun, kan kırmızı, kan kırmızısı!”

Bundan sonrası filmin 15-20 dakikalık finali, yerli bir Exorcist slasherı ama seyrederken içime fenalık geldi. Musibet sanırım video iş korku filmlerinin en fukarası… Özel efekt, makyaj hilesi namına pek bir şey aramayın derim. Musibeti canlandıran kadın oyuncuya makyaj yapmaya da pek gerek yok aslında… Sanat, görüntü yönetmenliğinden ise öyle bir şey olmadığı için bahsedemiyorum bile… Özensizlik diz boyu! Oyuncular gayet isteksiz ve zorlama bir doğaçlama ile oynuyorlar ancak ağanın kızının doğum haberini aldığı sahneye dikkat! Kurusıkı tabancasını peşi sıra ateşleyen Kazım Kartal tabancayı havaya tutmadığı için kurusıkı yakın mesafeden oğullarından birini oynayan aktörün (Aktörlüğü meçhul ya) yüzüne geliyor ve adamcağız korku içinde yüzünü tutarak kaçıyor. Rol falan değil… Bu arada en küçük oğlunun küçüklüğünü oynayan velet korkudan altına kaçırmak üzere… İzlerken gülsem mi ağlasam mı bilemedim!

müsibet1

Musibet’in yönetmeni başka bir filmine rastlamadığımız Turan Kalle isminde biri… Video döneminin sinemacıları hakkında doğru bilgiye ulaşmak çok güç, benim izlediğim kopyada da jenerik kesilmişti maalesef…

Video döneminin çöp hazinelerini keşfetmek isteyenler için Musibet harika bir seçim olacaktır ancak başka hiç kimsenin bulaşmak isteyeceği türden bir film olduğunu sanmıyorum. Film şu açıdan önemli; korku sineması adına çok az örnek verdiğini düşündüğümüz yerli sinemacıların aslında video zamanlarında harıl harıl üretim yaptıklarını bir kez daha anlamamıza yol açıyor. Küçük bir Google araması yaparak filmin izleme linklerini bulabilirsiniz. Bu filmlerin daha özenli çekilip saklanılmasını isterdim diyerek yazımı sonlandırıyorum.

blank

Murat Tolga Şen

Murat Tolga Şen, sinema eleştirmeni, senarist ve oyuncudur. Öteki Sinema'nın kurucusudur ve OFCS (Online Film Critics Society) üyesidir. 2012-2023 yılları arasında Medyaradar sitesinde TV sektörüne dair eleştiriler kaleme almış, 2014-2016 sezonunda Okan Bayülgen’in Dada Dandinista adlı programının yazı grubunu yönetmiştir. Ayrıca 2017-2019 yılları arasında Antalya Sinema Derneği’nin danışmanlığını yapmış ve 2014-2023 yılları arasında Eğlenceli Cinayetler Kumpanyası’nda oyunculuk yapmıştır. Şen, "Bir Notanın Hikayesi" adlı belgeselin senaryo yazarı ve "Bir İz - Madımak" belgeselinin danışmanıdır. Yazılarına Beyazperde ve Öteki Sinema'da devam etmektedir.

6 Comments Bir yanıt yazın

  1. Enteresan gözüküyor. Ama şu ışık ayarını bir türlü tutturamıyorlar. Özellikle eski filmlerde.

  2. Murat bey elinize kaleminize sağlık. Bu izlediğim ilk yerli korku filmiydi, ortaokul çağlarımdı, hakikaten ürperti gelmişti. İnanın günümüzde çekilen diğer yerli korku filmlerinden daha heyecanlı, korku ve gerilim dolu sahneleri vardı, bir de rahmetli Aliye Rona.

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.

blank

Öteki'den Haber Al

Buna da Bir Bak!

Take Shelter / Sığınak (2011)

Jeff Nichols’un son filmi Take Shelter, görüntü yönetmenliğini Adam Stone’un
blank

The Possession (2012)

The Possession, son yıllarda tekrar popüler hale gelen şeytan çıkarma