Osman Cavcı Türk sinemasının starlarından biri değil ama içindeki sinema aşkıyla neredeyse tüm Yeşilçamlıların önüne geçecek kadar donanımlı biri… Oyunculuk yaptığı onlarca filmin yanında sinema ile ilgili pek çok meziyeti olan ve içindeki film çekme hevesini hiç kaybetmeyen aynı zamanda hem oyuncu hem de yazar olarak tiyatroda da varolabilen bir isim…
Sevenleri onu en çok senaryosunu da yazdığı Zampara Seyfettin (1995) adlı TV filmi ile tanıyor… Geçen 15 yıldan sonra bir kült haline gelmiş bu filmi Youtube ve benzeri video paylaşım sitelerinde parçalar halinde de olsa izlemek mümkün ve izlerseniz de göreceksiniz ki bu kadar yıldan sonra bile hala eğlencesinden hiçbir şey kaybetmemiş…
Fakat Osman Cavcı aslında bu sabun köpüğü filmlerin çok ötesinde bir sinema adamı… Sadece bir oyuncu değil aynı zamanda bir senaryo yazarı. Tüm birikimini bir tek filme yatırabilecek kadar büyük bir delilikle sinemanın peşine düşen bu adam “Öteki Yeşilçam” takipçilerinin çok sevdiği 70’ler “seks furyası” ve onun oyuncularına içsel bir bakış denemesi olan ve kesinlikle gerekli ilgiyi görememiş Renkli-Türkçe (1999) filmi tamamen Osman Cavcı’nın emeği, teri ve çabası ile çekilebilmiş…
Bitti mi…? Bitmedi! Bu kadarı bile onu çok sevmemiz için yeterli olabilecekken Osman Cavcı kalkmış bir de kitaplar yazmış; “Köpeköldüren” adlı roman ve benim çok sevdiğim başucu kitaplarından biri olan, 70’ler tür sinemasının yerli örneklerine yoğunlaşmış “Yanlış Anlaşılmış Filmler”… “Köpeköldüren”i nereden bulursunuz bilemem ama “Yanlış Anlaşılmış Filmler” kitabı sadece 2TL gibi müthiş bir fiyata idefix’te satılıyor.
Osman Cavcı’yı “Öteki Sinema” sayfalarına taşımak için çok geç kaldığımızı da itiraf ediyorum… Kesinlikle ilk yazılarımızdan biri bu sinema aşığı adına olmalıydı. Bu gecikmiş yazı ile hem kendisini yeni kuşağa tanıtmış hem de yetersiz bir özür dilemiş olalım.
Osman Cavcı’nın en büyük emeği olan Renkli Türkçe filmi TV’de de gösterilmiş olmasına rağmen ne yazık ki çokları tarafından bilinmeyen bir yapım… Filmin şu an yaşanan sahte muhafazakarlık furyasında yeniden bir TV gösterim şansı bulabileceğini sanmıyorum ve internet ortamında da izine rastlamadım. Neyse ki beyazperde.com‘da en azından konusuyla ilgili bir kısım bilgi mevcut… Filmi izlememiş olan ötekicilere neler kaçırmış olduklarını hatırlatması açısından buraya alıntılayalım:
“Sabit (Osman Cavcı), seks filmleri oynatan salaş, eski bir semt sinemasında makinistlik yapan, içine kapalı bir gençtir. Burada tanıdığı insanların dışında kimsesi yoktur. Sinema onun evi, dünyası, herşeyidir. Öte yandan sinemaya takılan çeşitli tipler vardır. Sarhoşu, esrarkeşi, tombalacısı, sapığı farklı dünyalarda yaşarlar. Dosteyevski ve Kafka’nın romanlarında rastlayabileceğimiz tiplerdir bunlar. Sinemada işler de pek parlak değildir. Bir yıl içinde kapanacak, iş merkezi olacaktır. Birgün müdür Celal işi bırakınca sinemanın sahibi, Beyoğlu’ndaki film şirketlerinden filmleri getirme işini Sabit’e verir. Sabit, film şirketinde prodüktör ?adi’nin uzatmalı sevgilisi, bir zamanların seks yıldızı Zerrin Öz’ü (Nilüfer Aydan) görür. Saplantılı bir biçimde kadının peşine düşer, sürekli kadını izler, telefonla arar. Bu saplantı onu tehlikeli bir maceraya sürükleyecektir. Bu arada ucuz bira satılan rock barda bir genç kızla tanışır. Kız ona ilgi gösterir ama Sabit ilgisizdir…
Film, makinist Sabit’in bir zamanların seks yıldızı Zerrin Öz’e olan saplantılı tutkusunu anlatırken, 1974-1981 arası Türk sinemasını etkileyen seks filmlerinin çekildiği bir döneme ışık tutmaktadır. Filmin insanları toplumun dışına itilmişler, en alttakiler ve kaybedenlerdir. Ancak, dışarıdan sıradanmış gibi görünen bu insanların yakından bakıldığında zengin ve “Renkli-Türkçe” yaşamları olduğu görülecektir. “Renkli – Türkçe”, insanın en olanaksız ve güç koşullarda bile sevebileceğini ve yitik bir aşkın peşinden gidebileceğini anlatmaktadır.” (beyazperde.com)
Filmin, doğal olarak da Cavcı’nın bakış açısı “Öteki Sinema”nın Türk erotik sinemasını kabul ettirme ve oyuncularına takdir-i iade çabasıyla o kadar benzeşiyor ki… “Yanlış Anlaşılmış Filmler”in de aynı çizgide olduğu düşünülürse Osman Cavcı abimizi ilk fahri Öteki Sinema yazarı ilan etmememiz için hiç sebep yok. Kendisine bir röportajda bu filmlerle ilgili olarak, “Neden bu filmler yanlış anlaşılmıştır?” diye sorulduğunda, “O filmler hakkında geyik yapıyorum ama onları çok seviyorum. Ahlakımızı bozdular diye yaklaşmadım hiç, aksine başlangıçta o filmler masumdu. Adı seks filmi ama yok yani fazla bir şey. Ve çok kötü filmler aynı zamanda. Güya komedi ama komedi de değil, başka bir estetiği var” diyerek tam bir Öteki Sinemacı olduğunu göstermiştir.
Yazının sonuna Osman Cavcı için yapılmış ekşi sayfasından bazı anekdotlar koymak istiyorum ve kendi sözlerimi mutlaka ama mutlaka bu olduğundan çok daha fazlası olan sinema aşığını tanımalısınız ve alkışlamalısınız diyerek bitiriyorum. Öteki ile kalın…
Osman Cavcı’yı Ek$i’ye sorduk:
-Rumeli Hisarı’nın müdavimlerinden, aylaklığı sever, senaryo yazar, oynar, yaşından genç gösterir… (Stinkfist)
-Enterasan bir kişidir kendisi.oyunculuğu,yazarlığı,senaristliği felan vardır. Ufak çocuklar onu “acıbadem” tiplemesiyle tanır ki o senaryoyu da kendisi yazmıştır. En son MSÜ öğrenci filmlerinden “Bir Sonbahar Hikayesi”nde kamera karşısına geçmiştir. (Valost)
-Osman Cavcı ‘köpeköldüren’ kitabinı kendisi de çok sevmiş bir zaattır. ‘Renkli-Türkçe’ isimli sinema filminin hem senaryosunu yazdı hem de başrolünü üstlendi. Ahmet’le birlikte tüm parasını bu işe yatırdı ve sonuç ortada; Bir anlamda belgesel niteliği taşıyan bu film ona gurur verdi. Biraz yorgun ama güzel bir insan… İyi içer. (Glorinel)
-Zampara Seyfettin adlı kült TV filminin baş oyuncusu; Yıllar önce Fotospor gazetesinin reklamlarında oynayan daha sonraları fotomac gazetesi reklamlarına transfer olup: “ne o evden çıkamıyomusuz kahveye gidemiyomusuz biz sadece gazetemizi değiştirdik takımımızı değil” repliğini unutamadığım komik bir abi… İyi oyuncudur, Taksimde hiç ummadığınız mekanlarda her an rastlamak mümkündür… (Gauche)
-Hababam Sınıfı Güle Güle’de porno manyağı, devamlı suretle kızları öpmeye calı$an bi karakteri oynamıştı kendisi… Yardımcı rollerin beceriksiz, işi yüzüne gözüne bulaştıran karakterlerini oynadı. Zampara Seyfettin’de ”Acıbademli Seyfi” rolüyle Oscar’a adaylık bir performans sergiledi. (İch)
-Kağıt üstünde 1963 ama aslında 1983 doğumlu aktör insanı. Evet, ben de 83 doğumluyum ve bu kadar iyi anlaştığım, muhabbetini sevdiğim yaşıtım arkadaş pek az. Bir insan ancak bu kadar kafa dengi olur. bir de kendisi de diğerleri gibi uzaylı galiba, yaşlanmıyor. (Reso Aga)
Çok güzel bir yazı. Osman Cavcı da Türk sinemasının değerini bilemediğimiz, bilgi ve yeteneklerinden faydalanamadığımız çok yönlü bir sanatçısı. Kitap yazdığını yıllar önce duyduğumda şaşırmıştım. Zampara Seyfettin’de nasıl bir oyunculuk sergilediyse normal hayatta da kendisini öyle sanmışım herhalde. Şu anda ekranda iş yapan yönetmenlerin çoğunun Osman Cavcı’yı bildiğini veya hatırladını sanmıyorum. Popüler isimlere dizi ve film çekerek kalitesizliği gözümüze gözümüze sokuyorlar. İnşallah bu değerlerimiz bir gün aklımıza gelirde Türkiye’de özgün işlerin yapılabildiğini görürüz.
Osman Cavcı 2008 yapımı şöyle bir filmde gözüküyor. Film ile ilgili bilgisi olan var mı acaba?
http://www.sinematurk.com/film_genel/21160/Kilink-Kayip-Altinlar
İlker film sanırım eski Kilink’lere bir saygı duruşu ama youtube’daki fragmanından anladığım kadarıyla bu sıfır bütçeli film bizim için bile izlemesi epey sıkıcı bir deneyim olabilir. Filmden bir süredir haberdarım ama özellikle aranacak bir film değil bence… Bu arada Osman Cavcı fragmanda sadece son anda ve çok kısa gözüküyor!? Sanırım tanıdıkları kırmamak için oynamış…
Bu da afişi;
yine 10 numara bi yazı! : )
Zampara Seyfettin’i mide bulantısı karışık bir keyifle izlediğimi hatırlıyorum .. bir kaç kere…
Bizlerle Paylaştığınız İçin Teşekkürler…
Kopekolduren’i bir 7-8 sene önce okumustum. Fena bir yeralti edebiyati ornegi degildir. Yanlis anlasilmis Filmler de arsivin guzide bir kosesinde duruyor. Lakin Renkli Turkce’yi hala seyredemedim, ona yaniyorum.
Hahahh Acıbademli karakteri ile gönüllerde taht kurmuş şahsiyet. En azından benim gönlümde öyle..
zamanın ötesine geçen adı unutulmaz kişilik, az sayıda filmi olmasına rağmen zihinlerde yer etmiş mümtaz şahsiyet.
Böyle iyi adamlar dururken, neden televizyon dizilerinde ya da sinema filmlerinde kıytırık, cahil cühela adamlara yer verirler, sürekli o tipleri gözümüze sokarlar, anlamıyorum… Cavcı’nın ne eksiği var? İyiler hep mi kaybetmeye mahkum, bu ülkede?!