-Yaz kızım; 200 torba çimento, 20 kamyon çakıl, 15 tane kapı, 30 kamyon ince kum…
-Tükür ulan babanın suratına.

İşte bu herkesin ezbere bildiği efsane sahne ile kapılarını açar Ne Olacak Şimdi. Sinema tarihimizin yüz akı romantik komedilerinden olan film, bir yandan evlilik müessesine özgün bakış açısıyla eleştiri getirirken, bir yandan da güldürmeyi ihmal etmiyor. Yeşilçam’ın önemli senaristlerinden Sadık Şendil’in kaleminden çıkan senaryo; Atıf Yılmaz tarafından beyazperdeye aktarılırken, filmin başrollerini ise Levent Kırca, Nevra Serezli, Şener Şen ve Perran Kutman paylaşmaktadır.

ne-olacak-simdi-posterNuran, Şakir’i bir motel odasında suçüstü yakaladıktan sonra ondan boşanmaya karar verir. Bu dava için ise avukat olan çocukluk arkadaşı Orhan’ın yolunu tutar. Şakir ise, karısından boşanmak istememektedir ve o da Avukat Özden tarafından savunulacaktır. Bu noktadan sonra ise hikâye birbirinin tamamen zıttı koşullarda yetişmiş iki avukatın yakınlaşmasını odak noktasına alır. Orhan, tipik bir Anadolu erkeği hüviyetindeyken, Özden ise tabiri caizse tam bir Beyaz Türk’tür. Yetiştikleri koşulların dışında hayat sürmek isteyen bu iki avukatın öyküsü de tam burada başlamaktadır. Sahiden, ne olacak şimdi?

Öncelikle filmin ustalıkla yazılmış bir senaryoya sahip olduğunu dile getirmekte yarar var. Hikâyenin bu denli nitelikli olması başından sonuna dek seyir zevki yüksek bir işi önümüze getirmektedir. Tabii bu noktada Atıf Yılmaz’ın kendine has anlatısının da hakkını vermek gerekiyor. Aslında usta yönetmen en iyi bildiği işi yapıyor ve sinema izleyicisinin dilinden bir kez daha anlıyor. Böylelikle hikâyenin mizah dozu bir tık yukarıya çekilerek, ataerkillik ve yanlış batılılaşma gibi toplumumuzda var olan sorunlar alttan alta su yüzüne çıkarılıyor.

Gelelim filmin alt benliğini oluşturan evlilik çıkmazına. Hikâye esasen ilk dakikasından itibaren birçok soruyu da beraberinde getiriyor. Tek eşlilik, kadının toplumdaki yeri, evlilik sonrası değişen hayatlar vb. Bu noktada filmin değindiği altın nokta ise yetiştirilme koşulları olarak öne çıkıyor. Orhan hikâyenin şark tarafıyken, Özden ise garp tarafını temsil etmektedir. Bu ikili her ne kadar yetiştikleri hayat şartlarının dışına çıkmak için çabalasalar da bilinçaltları maalesef buna müsaade etmemektedir. Aslında filmin dikkat çekmek istediği konulardan bir tanesi de yetiştiğimiz çevrenin önemi. Evet, insanoğlu kendi geleceğini belirleyebilme yetisine sahiptir ancak yetişilen çevrenin dürtüsü kimi zaman ikili ilişkilerde hortlayabilmektedir. Nitekim Özden ile Orhan yaşadığı gibi.

Orhan, kadını metalaştıran toplum düzenin karşısında duran bir imaj çizmeye çalışsa da zaman zaman kadına bir cariye gözüyle yaklaşmaktan da geri duramıyor. Filmin en önemli yanlarından birinin de burası olduğu kanaatindeyim. Bizim gibi ataerkil yaşamı iliklerine kadar hisseden toplumlarda, maalesef eğitiminin de bu kara düzene çare olamayacağı Ne Olacak Şimdi’de açıkça gözler önüne seriliyor. Bu düzene karşı gelmenin birinci yolunun aileden başlaması gerektiği, sonradan kazanılmış alışkanlıkların çoğu zaman genel geçer olduğu da film içerisinde bize verilen ince detaylardan bazıları.

Gelelim hikâyenin bir diğer tarafına, yani Beyaz Türk Özden’e. Nitekim Orhan için söylediğimiz çıkmazların birçoğu onun için de geçerli. Batı özentiliğiyle yetiştirilmiş bir kadın olan Özden, her ne kadar bu durumun farkında olsa da bilinçaltı onu duvarlarının içine hapsetmiş durumdadır.

Toplumun iki farklı tarafını temsil eden bu iki karakterin yolunun kesişmesi, filmin mizah dozajını oldukça yukarılara taşımaktadır. Zıt kutuplar birbirini çeker formülünden yola çıkan hikâye, garbı ve şarkı bir potada eritip izleyenlerine tadına doyulmaz bir eğlence servis etmektedir. Evet, hikâyenin alt yapısı; oluşumu oldukça sağlam temellerle bezeli iki karaktere dayanıyor. Ancak Atıf Yılmaz’ın ustaca anlatısı bu iki karakterin çatışmasını tiye alabilmeyi başarıyor ve seyir zevkini oldukça yukarılara taşıyor.

Ne Olacak Şimdi’nin aradan geçen onca yıla rağmen hâlâ ilk gün ki tadı vermesinin başlıca sebeplerinden biri de harikulade bir taşlamaya sahip olmasında gizli. Dediğimiz gibi, başka bir filmde oldukça ciddi olarak lanse edilebilecek bir konunun melodram atmosferiyle verilmesi filmi türevlerinden ayıran en büyük etmen olarak öne çıkıyor. Bunda şüphesiz filmin Arzu Film’den doğmasının payı da yadırganmayacak derecede büyük. Bu nedenle; Ertem Eğilmez’in tüm 70’lere damga vuran sinemasının, bir parçasını Ne Olacak Şimdi’de görmek mümkün. Oldukça samimi ve iç ısıtan işleyişiyle dikkat çeken film, hem sözünü esirgememeyi başarıyor hem de bunu yaparken izleyenlerine bolca kahkahalar attırıyor.

Her romantik komedinin, filmin eğlence düzeyine etki eden üçüncü ve dördüncü unsurları vardır. Ne Olacak Şimdi’de bu görevi üstlenenler ise Şener Şen ve Perran Kutman. Şener Şen’in canlandırdığı Şakir karakteri ne yardan ne serden vazgeçebilen bahtsız bir çapkındır. Perran Kutman’ın hayat verdiği Nuran ise, varını yoğunu kocasının ipliğini pazara çıkarmaya adamış cefakâr bir kadındır. Bu ikilinin tüm film boyunca yaptıkları tatlı didişme ise, görüldükleri her sahnede kahkahayı da beraberinde getirmektedir. Durum böyle olunca da Ne Olacak Şimdi, başından sonuna dek doğru tasarlanmış, rayında giden bir film izlenimi yaratmaktadır.

Filmin bir diğer takdire şayan noktası ise; dinamizmi. Hiç düşmeyen temposu ile diyalogların vuruculuğu izleyenlerin bir an olsun boşluğa kapılmasına izin vermemektedir. Nitekim filmin birçok sekansının hâlâ akıllarda olmasında da bu dinamizmin payını da es geçmemek gerekli.

Buna ek olarak açılması gereken parantezlerden biri de şüphesiz Levent Kırca ve Nevra Serezli’ye. Herhalde bu ülke sınırları içerisinde Levent Kırca kadar şahane sarhoş taklidi yapan bir adam daha gelmemiştir. Eğer geldiyse de açıkçası ben henüz görmüş değilim. Usta oyuncu, Olacak O Kadar günlerinden ezberlediğimiz sarhoş pasajlarından bazılarını Ne Olacak Şimdi’de de sergilemeyi ihmal etmiyor. Ve açıkçası bir kez daha bu performansıyla gönüllerde taht kurmayı başarıyor. Tabii onun bu film özelinde, yalnızca sarhoş performansına değinirsek büyük bir hata etmişiz oluruz. Çünkü Levent Kırca, başından sonuna dek rolünün hakkını en iyi şekilde vererek filmi sürükleyen isimlerin başında geliyor. Onun, mizahı adeta damarlarında yaşayan havası da Ne Olacak Şimdi’de adeta vücut bulmuş bir şekilde ön plana çıkıyor. Levent Kırca’nın karşılıklı oynadığı Nevra Serezli ise en başta güzelliği ile filme damgasını vursa da oyunculuk anlamında da partnerinden geri kalmıyor.

Ne Olacak Şimdi, gerek mizah dozajıyla gerekse lafı gediğine oturtan duruşuyla Türk Sineması’nda kült olmuş bir romantik-komedi örneği. Samimiyetiyle, eğlencesiyle ve en önemlisi de eleştirisel bakış açısıyla sadece güldürmeyen, üzerine okumalar yapmaya da fırsat veren bir film. Özellikle final sahnesinde, arka kapı aramadan söyleyeceğine direk söyleyen film, hiçbir oyuncunun birbirinden rol çalmadığı, aksine birbirlerini destekleyen duruşlarıyla da fark yaratıyor. Sadık Şendil’in kaleminden çıkıp, Atıf Yılmaz’ın ustaca anlatısıyla beyazperdeye aktarılan film, hâlâ parmakla gösterilen usta işi yapımlarımızdan bir tanesi.

Öteki Sinema için yazan: Polat Öziş

ne-olacak-simdi-02

blank

Polat Öziş

1992 İzmit doğumlu… Küçük yaşlarda tanıştığı Yeşilçam filmleri sayesinde sinema en büyük tutkusu oldu. Sonrasında ilginç bir şekilde Muğla’ya İktisat okumaya gitse de tutkusundan vazgeçemedi ve sinemayla ilgili çalışmalar ortaya koymaya başladı. İzledi, düşündü, çekti. Sonunda ise filmler hakkında yazmaya başladı. Film Arası Dergisi, Film Hafızası ve Öteki Sinema’da çok sevdiği filmler hakkında yazmaya devam ediyor.

2 Comments Leave a Reply

  1. Şark (doğu) sözcüğünün karşıt anlamlısı garbtır. Çalışmanın iki yerinde gark sözcüğü yanlış kullanılmıştır. Çalışmanıza gölge düşmemesi için yazmak istedim.

  2. Farkında olmadan aynı hatayı iki kere yapmışım, uyardığınız için teşekkür ederim.

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.

blank

Öteki'den Haber Al

Buna da Bir Bak!

blank

The Double / Öteki (2013)

The Double filminin anlatısı, roman ile bazı noktalarda paralel olsa
blank

Mühürlü Köşk (2011)

Mühürlü Köşk, sinemalardan sonra sansürlenerek TV'de gösterilecek ve sonra marketlerin