Süper Korku
Hayatının bir kısmını VHS kiralama dükkânlarının raflarına bakarak geçirme şansına erişmiş olan korku severler için, hiç kuşkusuz Neon Maniacs’ın (nam-ı diğer Gece Yaratıkları) maneviyatı büyüktür. Nitekim video dükkânlarının en çok satanlarının bulunduğu korku kategorisine “süper” ön ekini konduran iki filmden biridir Neon Maniacs (diğeri elbette Evil Dead serisinin ilk filmidir).
Zaman içerisinde değişen korku – gerilim trendleri, teknik oyuncaklardaki muazzam gelişmeler ve elbette yaşımıza yaş katmak gibisinden trajik durumlar, Neon Maniacs gibisinden erken dönem suçlu –ve tabi kötü- zevklerimizin de hararetli hararetli içine etmeyi başarmıştır. Öyle ya! Korku sineması namına “masum” kabul edilebilecek dönemlerimizin azımsanamayacak bir kısmını yastık altında geçirmemizi sağlayan Neon Maniacs ve türevleri ne yazık ki zaman içinde sadece anlamını yitirmekle kalmamıştır. Bir süre sonra, sanki gece su içmeye giderken, evin içerisinde kimseyi uyandırmayacak küçük çaplı deparlar atmamızın sebebi bu filmler değilmiş gibi davranmamız her ne kadar normal olsa da; bir filmden korkmayı suçlu bir zevke dönüştüren bu hilkat garibelerine saygımızı yitirmemiz, neresinden bakarsak bakalım trajikomik!
Her ne kadar düpedüz ACME mantığı barındırsa da, Neon Maniacs’da bizi korkutan şey büyük ölçüde yaratıkların her birinin birer plastik makyaj harikası olmasıdır. Nitekim seksenlerin ikinci yarısında peydah olan pek çok çöp korku filminde olduğu gibi, öldürmek için elle tutulur bir motivasyona sahip olmayan ve konsept açısından bile birbiri ile alakası bulunmayan bir grup öcünün gençlere musallat olması söz konusudur filmde. Ayrıca pek çoğunun sağlam mizah anlayışı bile olduğu iddia edilebilir.
Neredeyse her birinin kendine has hayran kitlesi bulunan, 12 yaratık vardır filmde. Göze çarpan diğer özellikleri ise, yeşil ile akraba renkleri, gremlinler gibi sudan etkilenmeleri, kılıç, topuz, balta, hatta ve hatta arbalet gibisinden marjinal silahlar taşımalarıdır. New York’un ücra köşelerini mesken tutan bu ucubikler, sevişen gençlerin korkulu rüyası olmaya ant içmiş gibidirler.
Sudan haz etmemelerine rağmen, Golden Gate köprüsünün altında yaşamakta açıkça bir gariplik görmeyen bu ultra ucubik ekibin, özgüvenini neye borçlu olduğunu sormamıza gerek yok! Genellikle kuytuda kıstırdıkları masum insanları, kesip biçmeye odaklı olan “yeşilimtrakların” bu rutin cezalandırma ritüelleri bir süre sonra uykunuzu getirecek bir külfete dönüşse de, özellikle metrodaki kovalamaca sahnesi, filmi tercih sebebi haline getirmenizi sağlayabilir!
Her ne kadar günümüzde burun kıvrılarak anılsa da, popüler Hollywood sinemasında ya da video oyunlarda da Neon Maniacs’ın izlerini görebilmek mümkündür. Örneğin Resident Evil 3’ün ayıboğanı Nemesis, bu etkinin açık kanıtlarından biridir. Tabi Neon Maniacs’ın etkilendiği kısımları da es geçmemek lazım. The Hills Have Eyes’ı etkilenim konusunda tepelerde gösterebiliriz. Gremlinler’in de fikir aşamasında yönetmen Mangine’e ilham verdiği iddia edilebilir.
Ne yazık ki bu gün Neon Maniacs kolektif hafızamızdan neredeyse silinmiş gibidir. Yönetmen Joseph Mangine’in görece daha başarılı bulunan 1968 tarihli orta metrajı Smoke And Flesh’den sonra vücuda getirdiği Neon Maniacs, kötü film severlerin tüm beklentilerine rağmen bir seriye dönüşmemiştir. Hatta Mangine de bu filmden sonra bir daha kamera arkasına geçmeye tenezzül etmemiştir.
Uzunca bir süre IMDb’nin “En Kötü 100 Filmi” arasında kendisine haklı bir yer bulmuş olsa da Birdemic ya da Bloodrayne serileri gibisinden son dönem multi kötü filmlerinin varlığı sayesinde listeden yakayı sıyırdığını umuyorum…
NOT: VHS dönemini her ne kadar ucundan yakalamış olsam da Neon Maniacs’a dair hatırlayabildiklerim pek de net değildir. Yukarıda bahsi geçen “süper korku” hikâyesi, kuzenim Arman Kal’ın kişisel deneyimleri üzerine Naon Maniacs’a göz atmadan önce anlatılan anıların konsantresidir. Kendisine teşekkürü bir borç bilirim.
filmin ismini hatırladım şimdi ama izleyip izlemediğimden emin değilim açıkcası.Şimdi bakıyorum o zamanlar elimizde ne hazineler varmışta kaçırmışız:)
ghoulies,bascet case v.s.
İlk izlediğim korku filmi. Bu filmdeki fikirler gerçekten mükemmeldir. Hatta bir sahnesi jurassic park filminde kullanılmıştı(gerilimli mutfak sahnesi). 32 yaşındayım ve filmin bıraktığı psikolojik etkiden kurtulabilmiş değilim. Bu filmin orjinal adını bulmak için çok uğraşmış ve sonunda indirmiştim. Ama hala türkçe altyazısı yapılmamış, yazık.
Güzel bir yazı olmuş keyifle okudum keşke devam serileri olsaydı birdemic adlı şeye film demek zor imdb de baktım birdemic in devam filmi bile var ama yönetmenliği bırakmış birdemic yönetmeni bloodrayne adlı filmin 2 devam filmi varken bu filmin devam filmi olmaması şaşırtıcı gerçekten.