Nightmares in Red White and Blue posterHer gün korku filmi seyredeceğiz diye bir şey yok, bazen de korku filmleri ile ilgili belgesel seyrediyoruz. Korku sineması üzerine akademik metin ilgilisi için sürüsüyle mevcut, ancak kaliteli belgeseller öyle çok da fazla değil. Nightmares in Red, White and Blue; Amerikan korku sinemasının doksan küsür yıllık tarihini bir buçuk saate sığdırmayı deneyen nadir çalışmalardan. Tamam, basit bir hesapla dakika başı bir yıl düşüyor, yani çok detay bulma şansımız yok. Gene de özellikle korku sinemasıyla yeni ilgilenmeye başlayanlara ufuk açacak, Horror 101 kıvamında; janrın kadim müptelaları için ise oldukça keyifli anlar sunacak bir film Nightmares in RWB.

Açıkçası film hakkında çok uzun uzadıya yazılacak bir durum yok, gene de az bulunur bir arşiv çalışması olmasından ötürü birkaç cümleyi esirgemeyelim. Joseph Maddrey’in aynı adlı kitabından yola çıkılarak hazırlanan Nightmares in RWB, bir belgesel olarak çok da özgün bir anlatıma sahip değil. Hatta (harcanan emeğe saygısızlığı göze alıyorum) biraz tembellik barındırdığını söyleyebilirim. Belgesel sadece röportajlar ve başka filmlerden sahnelerden oluşuyor, ki benim beklentilerim fazlası yönündeydi. Bir miktar korku filmi setlerinden görüntü eklemek bu filme hoş bir baharat olabilirdi ama sanki itinayla uzak durulmuş. Tamam, film röportaj ve film sahnesi kolajından oluşmakta, neyse ki en azından bunu iyi yapıyor. Amerikan korku sinemasında değinilmesi gereken her temel esere değiniliyor, haklar teslim ediliyor. Röportajlar da keyif verici cinsten. Mick Garris, Joe Dante, George Romero, John Carpenter gibi eski tüfeklerin yanında Darren Lynn Bousman gibi taze kanlara yer verilmesi hoş olmuş, güzel olmuş. Brian Yuzna’yı da uzun zamandan sonra ekranda görmek gülümsetti (yeni bir şeyler çekse de seyretsek).

Nightmares in Red White and Blue orta

Nightmares in RWB, korku sinemasının bilge amcalarıyla bir mahalle kahvesinde sohbet havasında başlıyor ve bitiyor. Her ne kadar filmin sinematik kalitesinden bahsederken “tembel işi” demiş de olsam, aslında seyircisine vermesi gerektiğini verdiğini düşünüyorum, ki en önemli olan da bu. IMDB yorumlarında dile gelen “konusunun en iyi belgeseli” benzetmeleri kesinlikle abartı ama eli yüzü düzgün, neşeli bir seyirlik Nightmares in RWB. Korku sineması ve yakın dönem tarih arasında kurduğu politik bağlar ise çok tadımlık ölçüde de olsa filmin analiz mantığı açısından doğru yolda olduğunu hissettiriyor.

Korku filmi tutkunları Nightmares in RWB’yı seveceklerdir. Kaçırmayın, görmezseniz olmaz diyemem, ama seyrettiğinizde ihtiyacınız olan nostalji hissini doya doya yaşayacaksınız. Bazen böyle belgesellere ihtiyacımız oluyor, şansınızı esirgemeyin derim.

Mühim Not: Filmde anlatıcı ses görevini, bilimkurgu-korku janrının en bahtsız kült ismi Lance Henriksen üstleniyor. Söylememiş olmayalım.

Yigilante Kocagöz

blank

Misafir Koltuğu

Öteki Sinema ekibine henüz katılmamış ya da başka sitelerde yazan dostlarımız her fırsatta harika yazılarla sitemize destek veriyor. Size de okuması ve paylaşması kalıyor...

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.

blank

Öteki'den Haber Al

Buna da Bir Bak!

blank

Ekümenopolis: Ucu Olmayan Şehir (2011)

Bir an önce Ekümenopolis belgeselini izleyin. Böylece içinde yaşadığınız şehir
blank

İblis’in Sermayesi: The Corporation (2003)

Joel Bakan’ın aynı isimli kitabından uyarlanan The Corporation, şirket kavramının