Sinema araştırmacısı, dost kişilik Nizam Eren’den Türk sinemasının 2012 yarıyıl karnesi… İbretle okuyacaksınız! 


blank

Fetih-1453’ün ‘’bütün zamanların izleyici rekoru’’na karşın yine de Türk Sineması, geçen yılın aynı dönemine göre 2 milyon izleyici kaybetti.

29 filmin gösterime girdiği 2012 yılının ilk 6 aylık bu döneminde (26 haftalık) gişelere giden izleyici sayısı 11.503.000 kişi (% 0.5 yanılma payı ile) ve gişelere bıraktıkları para 105 milyon TL civarında.

2011 yılının ilk 6 ayında tam 41 filmin vizyon bulması ile gözler bu yıla çevrilmişti ama görünen o ki bu yıl geçen yıla göre kısır geçiyor.

1 Ocak 2012 den bu yana, 27 erkek 2 kadın yönetmen ile 29 filmi 29 farklı yönetmen ile izledik. Bu her yıl sektöre giren yönetmen sayısının 65 civarında olduğu gerçeği ile örtüşüyor.

Bu filmler içinde :

En çok gişe yapan film: 6.505.000 kişi ile FETİH–1453 oldu. Film, kalan 28 filmin ürettiği toplam kişi sayısı kadar gişe yapmış görünüyor. Fetih-1453 gösterime çıktığı 440 kopya ve açılış rakamı olan 1.161.250 kişi ile de ilk yarının galibi.

En az gişe yapan film: 2.168 kişi ile Film adlı film oldu. 19 sinemada gösterilen FİLM, eleştirmenlerce övgü de almıştı ama gişe bu övgünün karşılığını veremedi maalesef.

En kötü hafta sonu açılışı: Kırık Midyeler, 170 kişi.

Kopya başına düşen en kötü hafta sonu açılış: 67 kopya Anadolu Ateşi, 17 kişi.

İlk 6 ay içinde 1 milyon kişi barajını geçen 3 film oldu. Malumunuz üzere Fetih-1453 ve Berlin Kaplanı ile Sen Kimsin? Tolga Çevik’in baş rolünü oynadığı Sen Kimsin adlı film, 1.590.000 kişi ile bu dönemin sürprizi oldu. Eyvah Eyvah serisini sonlandıran Ata Demirer, başarılı bir performans çizdiği filmi ile beklentileri karşıladı. (1.975.000kişi)

Mayıs ayı ilk yarının en çok filmin gösterime çıktığı ay oldu: 8 film.

En az film ise son 25 yıldır olduğu gibi yine Haziran oldu: 1 film.

Bu ayı 3 film ile Şubat ayı izledi. Oysa geçen yıl Şubat ayında tam 6 film gösterime çıkmıştı.

Bu yıl ne oldu peki?

Herkes Fetih-1453’ün gişeleri istilasından dolayı ya kaçtı, ya da yer bulamadı.

24 film 100 bin kişiyi göremedi. Evet, Ocak ayından bu yana gösterime giren 29 filmin 24 tanesi 100.000 kişi barajını aşamadı.

Bu yarıda göze çarpan, Anadolu Ateşi adlı sahne gösterisinin 3D olarak sinema salonlarına taşınması oldu. Dünyada “sahne performansını sinema perdesine taşımak” açısından bir ilk olsa da maalesef gişede beklentileri karşılayamadı. Ekumenopolis, 2 kopya ile gösterime girmesine karşın haftalarca sinemada kalma başarısını gösterdi ve belgesel bile olsa dağıtım ve pazarlama başarısı ile dev projelerin arasında sinema şansının olduğunu kanıtladı. Ülkücüler ise 80 kopya ile bir belgeselin çok kopya ile de pazarlanabileceğini gösterdi.

AYAZ adlı film şu anda bu araştırmanın konusu değilse bunda yapımcının gala gecesi basın mensuplarına filmi geri çektiğini açıklaması yüzündendir. Dağıtımcı firmaya kızarak filmi gösterimden çeken yapımcı, filmi ileri bir tarihte tekrar gösterime sokabileceklerini belirtti ama deneyimlerim bunun gerçekleşemeyeceğini söylüyor.

Tv dizileri ile popüler olan Tamer Karadağlı, daha önce sinemada oyuncu olarak karşımıza çıkmıştı ama SÜPER TÜRK ile yapımcı – yönetmenliği ilk kez denedi. Film, 206 kopya ile sadece 79.000 kişi yaparak Karadağlı’ya zarar ettirdi.

29 film toplam 2.539 kopya ile de geçen yılın çok gerisinde kaldı. (Geçen yıl: 41 film, 3.673 kopya)

Kısacası Türk sineması kan kaybediyor. Gitmeden birde not olarak düşeyim: siz siz olun filminizi Haziranda gösterime çıkarmayın. En azından şimdilik…

Nizam Eren Kimdir?

blankHacettepe Üniversitesi İKTİSADİ BİLİMLER FAKULTESİ SOSYAL ÇALIŞMA VE SOSYAL HİZMETLER BÖLÜMÜ mezunu NİZAM EREN, TOPLUM, GRUP VE KİŞİSEL PSİKOLOJİ eğitimi uzmanıdır. 1989 yılında ÖZEN FİLM basın sorumlusu olarak göreve başlamış ve 1992 yılında üretim bölümü müdürü olarak göreve devam etmiş ve 2007 yılı sonunda 18 yıllık görevinden ayrılmıştır.

18 yıl içinde ; Alem dergisi olmak üzere çeşitli dergilere sinema yazıları, TRT ISTANBUL RADYOSU’n da Kültür Sanat ajandası adlı programı, tv lerin sinema programlarına metin yazarlığı, danışmanlık, ve sinema programları sunumu ( özellikle kanal 6 popüler dönemi), klüplerde yazlık sinema işletmeciliği, Opera Bale sanatçılarının PR çalışmalarını yürütmüş ve sinema sektörüne barter ve promosyon kavramlarını sokmuştur. Yaptığı çeşitli kampanyalar ile KORUNMAYA MUHTAÇ ÇOCUKLAR’ a destek olmuş ve 18 yıl boyunca bu desteğini özel gösterimler ile sürdürmüştür.

Filmlerin içeriğine göre medya da tartışma konuları açan ilk insandır. Özellikle haftalık Aktüel ve Tempo dergileri ile bunu başarı ile sürdürmüştür. Günlük gazeteler ile 5000 okuyucuyu aynı anda film gösterimine davetiye kazanma projeleri geliştirmiş, dergiler ile de DERGİ ALANA 1 bilet + 1 davetli ve son olarak DERGİ ALANA BİLET BEDAVA projesi ile çılgın bir kampanya yapmıştır. Bu kampanyanın bir benzeri daha yapılamamıştır. Filmin açılış hafta sonu 3 gün boyunca herkese muz dağıtmak, herkese 1 kadeh şarap ikram etmek, her biletliye gül suyu döktürmek yine NİZAM EREN projeleri arasındadır. Filmin ilk 20 000 biletli izleyicisine armağan dağıtmak gibi organizasyonları zor projelere de imza atmıştır.

2008 yılı Ocak ayı başında NİZAM EREN İLETİŞİM adı altında kendi ajansını kurmuştur.

www.nizameren.com

blank

Misafir Koltuğu

Öteki Sinema ekibine henüz katılmamış ya da başka sitelerde yazan dostlarımız her fırsatta harika yazılarla sitemize destek veriyor. Size de okuması ve paylaşması kalıyor...

2 Comments Bir yanıt yazın

  1. Belli isimlerin filmleri dışında Türk popüler filmlerinde kalite düşük oluyor,özgün olmayan ya da sabun köpüğü gibi filmler izliyoruz,yalan değil.Yine de söz konusu komedi veya yıldızlarla dolu bir kadroya sahip dramlar olunca ilgi büyük olabiliyor.Zaten sırf bu yüzden bizde popüler sinema komedi ve dramdan ibaret.Bu ikisinin dışında çekilen,başka türlerdeki ender yapımların(gerilim/korku,macera-aksiyon gibi)mutlak başarısızlığı izleyiciği kendi sinemasından soğutmaya yetiyor da artıyor bile.İşte sınırlı sayıda çekilen tarihi ve savaş filmleri yine izleyici çekiyor,örneğin Fetih 1453’ten bunu anlıyoruz.Hollywood filmlerinin tabir-i caizse işgalinden Türk filmleri yer bulamıyor bir de.Sürekli vizyon tarihi ertelenen filmlerden bunu anlamaktayız.Güçlü senaryoların ve teknik kalitenin yüksek olduğu Türk filmleriyse bizde daha çok sanat filmleri olarak tabir edilen ödüllü filmler.Ancak bu defa da klasik Türk seyircisinin ağır tempolu,yavaş akan filmlere tahamülü bulunmuyor.Son zamanlarda Türk sinemasında izleyici çekmekte zorlanan sanat filmlerinin sayısı popüler filmleri solladı.Tabii bir de korsandı,Türk insanı Tv’de dizi izlemek varken sinemaya gitmeyi çok lüks ve gereksiz görmesiydi derken sonuç ortada.Ancak yukarıdaki araştırma bize ülkemizde sinemaya gidenlerin sayısının düştüğünü değil;yerli filmlere giden izleyici sayısının düştüğünü göstermekte.Bu da başlangıçta yazdığım sebeplerden ötürü olsa gerek,başka bir açıklaması yok.

  2. Türk sinemasında gişede kaybetmemek için yapılması gereken iki şey var, I.Film komedi olacak, II.Film dram olacak. Türk sineması ve seyircisi henüz diğer türlere açık değil, yapılan her filmin gişede patlar.

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.

blank

Öteki'den Haber Al

Buna da Bir Bak!

blank

Öteki Berikinin Alternatifi

Öteki berikinin alternatifi derken işler iyice karıştı. O zaman alternatif
blank

Aynı Salondalar Ama Hiç Karşılaşmadılar: Ali ile Ayşe’nin Hikayesi

Ali ve Ayşe gençliklerini doyasıya yaşayan iki insan, tanışmıyorlar çünkü