Bazı taklit yerli filmler yabancı orijinallerinden daha iyidir. Şaşırdığım filmlerden biri de Yılmaz Atadeniz’in taklit filmi. Kendi de söyledi: “Osman, ben o filmi Fransız O’nun Hikayesi’nden aldım, aynısını yaptım.” Olmuştu ama asla aynısı değil, hatta daha da iyisi. Neye göre?
İlk seyrettiğimde ergendim, aklımda bir şeyler kalmıştı ama flu bir şeyler. Daha sonra orijinalini izledim. Boş verin neredeyse klasikleşmiş bu filmi, onu anlatacak değilim. Melek Görgün’ün oynadığı yerli filme gelelim.
Yılmaz Atadeniz’e rastlamıştım Beyoğlu’nda. Filmi sordum. Bende dedi, ilk 15 dakikasının sesi kayıp. Abi yapalım dedim. Bir şey demedi. Sonra Facebook’ta Aksaray Güneş Sineması diye bir gruptan bir arkadaş, Ankara’dan bana filmi yolladı. Aklımda kalan bazı sahneler vardı. Melek Görgün, zayıf, incecik bir kadın, Yeşilçam’da erotik filmler ve avantürlerde oynamış. Çok beğendiğimi itiraf etmem lazım. Dişi Akrep filmi İtalyanların çok ilgisini çekmiş mesela. Dönem afişlerine bakın. Çok ilginç, deri elbiseler, elinde tüfek, çizmeler. Böyle birçok filmi var. Afişlerine bakmak bile başka bir dünyaya taşır.
1975’te O’nun Hikayesi filminde ilk kez anadan doğma soyunmuş. Çok cesur aklımda kalan sahneler. Arabadan kocası indiriyor ve Çingenelerin arasına bırakıyor. Gece, ateş yanmış, çadırlar var. Melek Görgün soyunup kırmızı seksi külotuyla harika dans ediyor Çingenelerle. Sonra çeribaşının çadırında gölge oyunları, ateşin yansımalarıyla sevişiyor. Nemfomanyak bir kadını canlandırıyor sanırım. Bir travma geçirmiş. Sonra bir karı koca ile tanışıyor, onların evinde sado-mazo fantezili orjiler.
Kırbaç, zincirler, harika fotoları vardı bu filmin. Çok çılgın sahneler. Kuzey Vargın sadist bir sevişken, karısı Romina Terry, Yeşilçam’ın striptizci transferlerinden, babası Alman bir oyuncu. Üçlü ve çoklu sevişmeler ve işkenceler ile devam ediyor film. Çok kesilmiş ve sansürlenmiş tabi ki.
Daha sonra hiç tanımadığı bir adamla bir apartmanın girişinde sevişiyor. Orijinal filmde bu sahneler yok. Ve harika bir lunapark sahnesi geliyor ardından. Gece lunapark boş, terk edilmiş. Melek Görgün gece lunaparka yürüyor. Atadeniz burada o kadar çok plan kullanmış ki tam bir sinema şöleni. Ciddiyim. 100’den daha fazla plan, kesme var. Dönme dolaplar dönüyor. Işıklar, atlıkarıncalar, korku tünelleri, lunapark ışıkları, devaynasından görüntüler derken parkın iki bekçisi, Yadigar Ejder ve İhsan Gedik olmalı, kadını izliyorlar. Gerilim, gerilim, sonra onu dev aynalı bölümde soyup sevişmeye başlıyorlar. Yine bol kesmeli planlar, dönen atlıkarıncalar, cüretkâr sahneler. Atadeniz hiç üşenmemiş, çekmiş. Pis adamlar ve körpe bir kadın sevişmesi. Sırf bu sahne için bile izlenir film.
Melek Görgün, bir Zerrin Egeliler gibi etli butlu değil ama Avrupai incecik fiziğiyle en sevdiğim soyunan yıldızdı. Bu filmden sonra erkek kardeşi Demir Karahan ile arasının açıldığı söylenir. Hatta belki sinemaya veda etmiş de olabilir.
Kırbaçlı Yosma, Dişi Akrep, Acı Pirinç. Aslında onu sinemada ilk Yılmaz Güney oynatmış. Alkışlar diyorum.
Dedim ya film kesilmemiş olsa orijinalinden daha ilginç. Sen çok yaşa Yılmaz Atadeniz.
Öteki Sinema için yazan: Osman Cavcı
“…iki bekçisi, Yadigar Ejder ve İhsan Gedik olmalı…”
Bekçilerden biri Yadigar Ejder, diğeri ise Kudret Karadağ.