Bu yıl Netflix birbiri ardına yayınladığı kaliteli dizileri ile dikkat çekiyor. Netflix’in bir diğer özelliği de dizileri web sitesi üzerinden bir günde topluca yayınlaması. Önceki projeleri House of Cards ve Hemlock Grove ile dikkat çeken Netflix’in bizleri Arrested Development’ın 4. sezonu ile buluşturmasından önceki yeni bombası da 11 Temmuz’da yayınladığı 13 bölümlük komedi drama Orange is The New Black oldu.
Showtime’ın uzun soluklu dizisi Weeds’in yazarı ve yaratıcısı Jenji Kohan imzalı dizi, Piper Kerman’ın Orange is The New Black: My Year In a Women’s Prison isimli anılarından oluşan kitabının televizyon uyarlaması. Oyuncu kadrosunda ise Taylor Schilling, Jason Biggs, Laura Prepon, Kate Mulgrew, Michelle Hurst, Natasha Lyonne, Michael Harney ve Pablo Schreiber yer alıyor.
Konuya gelecek olursak, hedefine Piper Chapman’ı (Taylor Schilling) alıyor ve gençlik yıllarında tanıştığı bir uyuşturucu satıcısı ile arkadaş olmasından sonra, onunla birlikte çalışmaya başlaması ve o zamanlar işlediği suçtan dolayı tam 10 yıl sonra tutuklanıp hapse düşmesine odaklanıyor. Bu süre zarfında Piper, konforlu hayatından ve nişanlısı Larry’den de uzak kalmak zorunda kalıyor. Başına gelebilecek en kötü şeylerin geride bıraktıkları olduğunu düşünen Piper, hapisheneye adım attığında ise ne kadar yanıldığının farkına varıyor. Çünkü türlü suçlardan içeride yatan bu kadınlarla bir arada zaman geçirmenin ne kadar zor olacağını daha ilk günden anlamaya başlıyor. Yerleşme sürecine kadar turuncu giysileriyle diğerlerinin arasında daha da dikkat çeken Piper’ı tüm bu zorlukların arasında kötü bir sürpriz daha bekliyor: Hapse düşmesine sebep olan, bir zamanlar sevgilisi olduğu uyuşturucu satıcısı Alex de (Laura Prepon) cezasını çekmek için onunla aynı yerde bulunuyor! Bir yandan hapishane kültürünü öğrenmeye çalışan, diğer yandan tüm değer yargılarını her geçen gün sorgulayan Piper, hapishanede tanıyacağı yepyeni insanların hayatlarının da bir parçası olmaya başlıyor. Tabii bunun yanında Alex’i tekrar görmesi onu büyük bir ikilemin de içine sokuyor.
Konu Piper’ın maceralarıymış gibi görünüyor aslında ama beraberinde her bölümde hapishanedeki diğer kadınları da tanımaya başlıyoruz. Bana göre bu dizinin en güzel artılarından biri. Karakterleri yakından tanımaya başladıkça, kimisini daha çok seviyor, kimisinden de gerçekten nefret ediyorsunuz ve neden bu şekilde davrandıklarını, neden bu şekilde tepki verdiklerini çok daha iyi anlamaya başlıyorsunuz. Red, Crazy Eyes ve Pennsatucky karakterleri içlerinden sadece bazıları. Suçlu kadınların dışında tabii bir de hapishane personeli var. Onların da diziye olan katkısı yadsınamaz doğrusu. Özellikle Pornstache Mendez (Pablo Schreiber) diziyi izlerken gerçekten de dikkatinizi çekecek.
Daha yayınlanmadan ikinci sezon onayını alan dizinin bana göre bir de kötü haberi var. Piper’ın hapishanede karşılaştığı eski sevgilisi Alex’i oynayan Laura Prepon’un dizinin ikinci sezonunda düzenli olarak yer almayacak olması. Karaktere, diziye dönüş yolunun açık kalabilmesi için buna uygun bir çıkış hikayesi yazıldığı da gelen haberler arasında.
2014 yılında ikinci sezonuyla ekranlarda olacak Orange is The New Black, izleyiciyi çok çabuk içine çeken ve gerçekten de su gibi izlenen bir dizi. Bana göre HBO kanalının izinden giden Netflix’in 13 bölümlük bu kara komedisini sakın kaçırmayın.