blankİnsanoğlu aklı ve teknolojisi ile besin zincirinin tepesine çıkmayı başarmış bir tür ama bazen tenhada yakalanmıyor da değil! Tam da bunu mesele eden katil hayvan filmlerine bu hafta yeni bir halka ekleniyor. Yapımcılığını Sam Raimi’nin yönetmenliğini ise Alexandre Aja’nın yaptığı ve bu yüzden de beklenti yaratan Crawl…

17 milyon USD bütçeli filmin yeni bir Jaws olma iddiası yok elbette ama ortaya çıkan sonuç, 20 yıl önce önce çekilmiş olan Lake Placid’i bile aşamıyor ve hatta epey gerisine düşüyor. Niyet neydi, akıbet ne oldu diye soralım ve gelin hep birlikte bakalım.

Öncelikle, elimizde neredeyse bir alt tür oluşturacak kadar çok katil timsah filmi var, köpekbalıklarından sonra en popüler ısırıcılar onlar. Köpekbalığı tarafında müthiş bir enflasyon var, Jaws öyle bir furya başlattı ki hala ekmeği yeniyor ama timsah meselesine herkes bulaşmıyor. Bu aslında iyi bir şey, o yüzden Crawl gösterime girdiği vakit, yeni bir heyecanmış gibi sinemanın yolunu tutuyoruz ama Hollywood’un yeminli olduğu, “ne gösterirsem göstereyim, merkezine mutlaka Amerikan ailesini koyacağım ve kutsayacağım” saçmalığı yüzünden eğlenceli olabilecek bir macera güme gidiyor! Amerikan ailesi sınanıyor; denizde, uzayda, ormanda ve bodrum katında…

Filmdeki kahramanımız Haley, babası tarafından yetiştirilmiş şampiyon bir yüzücü… Tek başına yaşıyor ve bir gün evli ve çocuklu olduğu (ve sorumluluk sahibi) gözümüze sokulan kardeşi Beth tarafından aranıyor. “Memlekette kasırga çıkmış, kategori 5 diyorlar, babamdan haber alamadım, sen bir yoklasana” diyor ve ortadan kayboluyor. Haley gönülsüz de olsa ki kahraman formülü hep öyle işler, kimse bu işlere kendi rızasıyla girmez, babasının yaşadığı yere gidiyor. Güzel, kocaman ve bir zamanlar burada bir aile yaşardı denilen bir ev ama evde köpekten başka kimse yok ama evin köpeği endişeli bir şekilde ortalarda dolanıyor. Bilirsiniz ki Amerikalılar köpeklerini asla geride bırakmazlar! Haley bodrum katına iniyor ve aradığını buluyor, yani babasını ama aramadığı şeyler de orada! Bir sürü dev timsah (alligator)… Filmin geri kalanı, Haley ve babasının timsahlarla, “kim daha Floridalı” tartışmasını kana kan, dişe diş şeklinde yapmalarından ibaret.

blank

Filmin yapım notlarında bazı bilgiler var, diyor ki; timsahlar dinozorlarla birlikte yaşadı ve bir olimpiyat yüzücüsünden daha hızlı yüzebilirler. Senaristin Haley’i neden yüzücü yaptığını anladınız herhalde, kasırganın ortasında timsahlarla mücadele ederken hayatının yarışına katılacak. Bir sınanma daha… Amerikalıların sürekli olarak kazanmak zorunda olması ne fena, hepsi bu yüzden travma yaşıyor. Bir İtalyan balıkçısının huzuru lazım bu kıta ülkesine…

Filme dönecek olursak, yapımın en güzel tarafı, 86 dakikalık süresi… Bu yapımcı ve yönetmenden böylesine sıradan bir işin çıkması onların ismine yeni projelerde endişeyle yaklaşmama yol açacak. Alexandre Aja’nın ilk katil hayvan filmi değil bu, daha önce Piranha 3D’yi çekti ve o en azından gore seviyesindeki şiddet gösterimiyle ilgi çekiyordu. Burada öyle bir şey de yok. Filmin en büyük hatası, timsahların bir belgeselde gördüğümüz hayvanlardan daha korkunç olmaması. Sürüngen beyinleri yüzünden timsahlara herhangi bir karakter yüklenmemesini anlıyorum ama motivasyonları da yok. “ana şurada insan var, hadi yiyelim” bu mudur yani? İş böyle sıradan olunca Jaws’a selam çaktıkları sekansın da bir manası olmuyor. Yine affedilmeyecek bir şey, kahramanların kurtulmak için yaptıkları zekice planların finale hiçbir etkisi yok. Olabilecek en düz şekilde kurtarılıyorlar. İyi ama 20 dakika önce babası, Haley’e, “tekne bizim tek şansımız, onu alamazsak öleceğiz” diyordu! Kelimenin tam anlamıyla, boşa kürek çektiler! Filmin katil hayvanları zeki değil ama bari insan karakterlerinde biraz akıl olsaydı!

blankUzun lafın kısası; Crawl, yapımcı ve yönetmenin ismiyle iş yapması hedeflenen, ucuza çıkmış bir katil hayvan filmi, bu alt türe hiçbir katkısı yok  ama meraklısıysanız ya da bu türdeki, Tobe Hooper’ın Eaten Alive’ı ya da Lewis Teague’nın Alligator’ı gibi gerçekten iyi filmleri izlemediyseniz, çekirdek niyetine çitleyebileceğiniz bir yapım. Modern timsah filmleri söz konusu olduğunda da benim için türün zirvesinde 2007 yapımı Rogue var.

Kötü senaryo, sıradan oyunculuk, sıradan efektler ve hayal kırıklığı yaratan finaliyle Crawl öylesine bir katil hayvan filmi… İyi seyirler!

Kritiğimi, podcast kanalımda dinlemek isterseniz: 

blank

Murat Tolga Şen

Murat Tolga Şen, sinema eleştirmeni, senarist ve oyuncudur. Öteki Sinema'nın kurucusudur ve OFCS (Online Film Critics Society) üyesidir. 2012-2023 yılları arasında Medyaradar sitesinde TV sektörüne dair eleştiriler kaleme almış, 2014-2016 sezonunda Okan Bayülgen’in Dada Dandinista adlı programının yazı grubunu yönetmiştir. Ayrıca 2017-2019 yılları arasında Antalya Sinema Derneği’nin danışmanlığını yapmış ve 2014-2023 yılları arasında Eğlenceli Cinayetler Kumpanyası’nda oyunculuk yapmıştır. Şen, "Bir Notanın Hikayesi" adlı belgeselin senaryo yazarı ve "Bir İz - Madımak" belgeselinin danışmanıdır. Yazılarına Beyazperde ve Öteki Sinema'da devam etmektedir.

1 Comment Bir yanıt yazın

  1. Podcast işi süper olmuş, kesinlikle devamı gelmeli Murat Bey. İnceleme için teşekkürler. Sevgiler.

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.

blank

Öteki'den Haber Al

Buna da Bir Bak!

blank

Transformers 3: Dark of the Moon (2011)

Transformers: Dark of the Moon kullanılan muhteşem efektler ve 3D
blank

John Carpenter’s They Live (1988)

They Live; hem yapım tarihi, hem yapısı, hem de konusuyla