The Silence of the Lambs
Jame Gumb nam-ı diğer Buffalo Bill, etli butlu, kumaşı güzel kadınları toplayıp evindeki minik kuyuya atar ve burada öldürüp derilerini yüzer. Amacı kendisine en güzel kadın vücudunu yaratmaktır. Modern Promethe Jame Gumb bir trans bireydir. Ameliyatla cinsiyet değiştirme mekanizmasına özgün bir yorum getirmiştir. Sonuçta kadın vücuduna sahip olmak onun da hakkı değil mi? Velev ki seri katiliz!
Sadomania
İnterseksüel karakterimiz Ajita Wilson, her iki zevki de bir arada yaşama şansına sahip biri olarak, film boyunca kızlı erkekli sevişir. Uzun deri botlarıyla terör estirir. Kamçıları kölelerin beline beline şaklatır. Onları acı ve zevkten bağırtır. Susma haykır, hermafroditler vardır!
Monster
Aileen Wuornos, mahkemede kendisine taktığı isimle “Cani”, erkeklerden hiçbir hayır görmemiş bir kadındır. Sürekli tacize uğrar, on üç yaşında hayat kadını olur, hamile kalır ve sonunda da hayatını oto yol fahişesi olarak kazanmaya başlar. Bir gün gerçek aşkı bir kadında bulur. O an için her şey durulmuştur. Fakat kini ve nefreti ağır basar, erkekleri tek tek öldürmeye başlar. Onun için erkek eşittir sistemdir. Anarko feminist tavırlarıyla gönülleri fetheder.
The Rocky Horror Picture Show
Kült müzikalin biricik doktoru Frank-N-Furter, çiftimiz Janet ve Brad’i yağmurlu bir gecede şatosunda ağırlar. Transeksüel Gezegeni’nden gelmiş transvesti kimliğiyle, kendisi için Rocky Horror adında bir aşk kölesi yaratma projesini açıklar. Bu açıklamaya dansları, kırmızı ruju ve lateks iç çamaşırları da eşlik eder. Popo hareketleriyle, çiftimizin bastırılmış tüm duygularını ortaya çıkartır. Dr. Frank-N-Furter’in askerleriyiz!
Ed Wood
İlla pembe merserize kazağımı giyeceğim diye tutturan çatlak yönetmen Ed Wood, ancak bu şekilde başarılı filmler çektiğine inanır. Bazen bir takım elbisenin üstüne bazen de çıplak tene kazağını giyer ve karısının kendisini böyle kabul etmesini ister. Fakat karısının onu anlaması mümkün değildir. O, kimilerine göre dünyanın en kötü yönetmeni, kimilerine göre de trash bir ilahtır. Bize göreyse cross dresser’ın en şekilli örneğidir.
Pink Flamingos
Divine isimli drag queen’imiz, iğrenç hareketleriyle var olan tüm kalıpların dışında bir insandır. Hatta yaşam tarzı yüzünden normal insanlar tarafından “Dünyanın En İğrenç İnsanı” bile seçilir. Peki, Divine bunu takar mı? Hayır, aksine glamour imajı, silahı ve John Waters’in sinir bozucu repliklerinin de desteğiyle daha ne kadar iğrenç olabileceğini tüm düşmanlarına gösterir. Ortaya da bir “transgressive black comedy” çıkar. Diren ayol!
Psycho
Norman Bates’inki biraz Oedipus kompleksinden kaynaklansa da, kendisi bir transgender örneği olarak vücut bulur. Annesi gibi giyinip, onun yerine geçmeye çalışırken çok tatlıdır. Norman Bates’in şizofrenisi, Alfred Hitchcock’un kuş ve duş takıntısıyla birleşir ve bol kanlı sahnelere tanık oluruz. Ay resmen cinayet!
Mulholland Drive
Hollywood’da ünlü bir aktris olmak isteyen Betty Elms ve zaten mükemmel bir hayatı olan Rita’nın hayatları kesişir. Birbirlerinden hoşlanmaya başlarlar. “High femme” erotik bir ilişki içine girerler ve bir süre sonra hayatları da birbirinin içine girer. David Lynch’n tuhaflıklarıyla örülmüş karakterler Betty ve Rita’nın özgürce yaşadığı bu aşk dünyayı yerinden oynatır.
American Psycho
Bir davet yemeğinde Patrick Bateman deri eldivenlerini takarak usulca tuvalete süzülür ve kurbanını boğmaya yeltenir. Fakat karşısındaki queer’in ilgisi ve öpücükleri yüzünden güçlü kalamaz. Belki de abartılmış maskülenlik bir şeyleri gizlemek içindir. Belki de kimliğini bulamamıştır. Neredesin aşkım?
Öteki Sinema için yazan: Semra Uygun
ellerinize sağlık çok güzel bir liste olmuş. ama ben olsaydım ‘boys don’t cry’ ı da listeye alırdım