2010 yılı mahsulü Outcast, Colm McCarthy tarafından yönetilmiş olan İngiltere / İrlanda ortak yapımı bir film. Senaryo Colm ve Tom K. McCarthy tarafından kaleme alınmış. 1973, Edinburgh blankdoğumlu yönetmenin ilk uzun metrajı.

Öteki Sinema için yazan: Murat Kızılca

Fergal ve annesi Mary, İskoç varoşlarından birinde köhne, salaş bir daire kiralarlar. Birilerinden ya da bir şeylerden kaçmakta oldukları her hallerinden bellidir. Kiraladıkları dairenin hemen yanındaki dairede Patronella isimli genç kız, alkolik annesi ve engelli erkek kardeşi ile beraber kalmaktadır. Bu esnada Fergal ve annesinin peşinde oldukları anlaşılan Cathal ve Liam isimli iki İrlandalı, çeşitli büyüler yaparak kaçakların yerini tespit etmeye çalışırlar. Mary de bazı büyüler ile kendilerini korumaya ve yerlerinin bulunmamasına uğraşmaktadır. Bütün bu büyüler, kaçmalar, kovalamacalar arasında İskoç varoşlarında dolanan bir “yaratık” mahalle sakinlerini birer birer avlamaktadır. Ergenliğinin baharında olan Fergal, annesinin zaruri baskısı sonucu içine kapanık ve yalnız kalmaya mahkum bir görüntü çizmektedir. Yan komşuları Patronella ile aralarında kaçınılmaz bir aşk doğar. Ama bu kadar hengame arasında filizlenmekte olan bir aşka yer yok gibidir. Fergal ve Patronella etraflarındaki onca engele rağmen gizli gizli buluşmaya başlarlar. Sonu daha başından hayırlı olmayacak gibi görünen bu ilişki, hikayedeki herkesin kaderi hakkında kilit rol oynayacaktır.

Outcast, havası itibarıyla -afişlerinden birinde belirtildiği gibi- Låt den rätte komma in‘i (Let the Right One In, 2008) fazlasıyla anımsatıyor. En başarılı olduğu noktalardan biri bu sanırım. Aynı benzeri gibi Outcast da çekimlerin yapıldığı coğrafyayı kendi lehine kullanmayı çok iyi beceriyor. İskoç varoşlarının o tekinsiz havasını hikayeye yedirerek izleyene aktarma konusunda alkışı hakediyor.

blank

Bunun dışında konusuna baktığımızda, “oğlu ile beraber kendilerini kovalayanlardan kaçan anne” figürünün başrolde olduğu bir konu insanın aklına ister istemez Terminator 2‘nun (1991) hikayesini getiriyor. Oğlu John Connor için kendini her türlü tehlikeye siper eden, koruma güdüleri doruk noktasında bir anne olan Sarah Connor’ın hikayesi ile Outcast’ın cefakar annesi Mary’ninki arasında bir paralellik kurmak mümkün. Tabii ki aynı şekilde Fergal ile John Connor arasındaki benzerliklerden de bahsedilebilir.

Kalbimizdeki yerleri apayrı olan bu nadide iki film ile aralarındaki bahsettiğim benzerliklerden ötürü Outcast, izleyenin üzerinde bilinçli ya da bilinçsiz olarak olumlu bir etki uyandırıyor. Ama maalesef bu olumlu havanın üzerine eklenebilecekler konusunda sıkıntı yaşıyor. Örneğin Cathal ve Liam’ın kaçak ana oğulu bulmak için yaptıkları büyüler ile Mary’nin bu büyüleri bozmak adına yaptığı kontra büyüler etkileyici olmaktan uzak, ucuz ve komik numaralar gibi duruyor. Aynı şekilde “yaratık” efekti de çok ucuz. Hatta hikayeye zarar verecek denli ucuz, o kadar söyleyeyim. Gerçi bu bahsettiğim iki konu biraz da mali durumlar ile ilgili ama yaratıcılığın sınırları zorlanarak daha etkili çözümler bulunabilirdi gibi. Bunun dışında karakterler çok fazla iki boyutlu kalmış, zenginleşemeden temsil ettikleri birkaç insani ya da insan dışı olarak adlandırılan sıfatları kendilerine yaftalayarak buna uygun dar alanda hareket edip duruyorlar. Son olarak Patronella ve Fergal’ın aşkından da bahsetmezsem çatlarım. Burada da filmin beyin takımı kendilerince bir “ideal aşk” tanımı yapıp, iki gencin bu tanım içerisinde birbirlerine deliler gibi aşık olduklarına inanmamızı bekliyorlar. Ne yazık ki ortaya çıkan sonuç umduklarının çok uzağında kalıyor.

blank

Ucuz efektler ve komik büyü numaraları gibi Öteki Sinema severlerin aşina oldukları konuları göz ardı edersek (ki ben rahatlıkla ettim), iki boyutlu karakterler ve inandırıcılıktan uzak aşk meselesini bir tarafa bırakırsak, seyir zevki açısından çok sorun yaratmayan bir iş kalıyor elimizde. Hatta Outcast’ı rahatlıkla herkese tavsiye edebilirim. Yönetmen Colm McCarthy, hedefi on ikiden vurmaya çok yaklaşmış ama malum sebeplerden dolayı ıskalamış gibi duruyor.

Eğer Let the Right One In’i beğendiyseniz, Outcast’ı sevmemeniz için hiçbir neden yok gibi. Evet, öncekine göre biraz daha defolu ama hepimiz arada sırada outlet mağazalardan alışveriş etmiyor muyuz?

blank

Murat Kızılca

1971 İstanbul doğumlu. Aylık online sinema dergisi CineDergi ve aylık kültür sanat dergisi kargamecmua için sinema yazıları kaleme alıyor. 2008 yılından beri katkı sağladığı Öteki Sinema’da bir yandan da editörlük görevini sürdürüyor.

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.

blank

Öteki'den Haber Al

Buna da Bir Bak!

blank

Xtro (1983)

Buram buram seksenli yılların garip yaratıcılığı kokan kült film Xtro!
blank

The Lost World (1925)

Sessiz sinema döneminin en büyük ve en önemli şaheserlerinden biri