Özge Astan ile filmi Tebeşir sayesinde SiYAD için kısa filmcilere çağrı yaptığım günlerde tanıştım. Filmi açıp izleyince işinden edilmiş bir öğretmenin duygusu ve gerçekleriyle karşılaştım. Film çekme fikri bana farklı geldi ve birkaç soru yönelttim kendisine… Kendisinin de dediği gibi bundan sonra film çeker mi bilinmez ama Tebeşir zamanın ruhunu yansıtan iyi bir iş olmuş…
Öteki Sinema için söyleşen: Banu Bozdemir
Merhaba Özge, hayatının ve senin gibi işten çıkartılanların hayatını filme çekmeye nasıl karar verdin?
7 Şubat 2017 gecesi yayımlanan bir KHK ile öğretmenlik mesleğimden uzaklaştırıldığımı öğrendim. KHK işten çıkarılmamıza sebebiyet verecek elle tutulur hiçbir gerekçe sunmuyor, masumiyet karinesini tanımıyor ve savunma hakkımızı elimizden alıyordu. Benim gibi aynı haksızlığa uğrayan KESK’li dostlarımla birlikte Kadıköy, Bakırköy ve Kartal meydanlarında oturma eylemi yapmaya başladık. Tahmin edeceğiniz gibi basın derdimizle pek alakadar olmadı, olamadı. Biz de kendi haberlerimizi kendimiz yapmaya başladık. Bu arada BSB’nin (Belgesel Sinemacılar Birliği) STK’lara yönelik Etkin Video Kullanımı Atölyesine katıldım. Murat Çelikler’in moderatörlüğünde yürütülen çalışmada Sibel Tekin’in cep telefonuyla nasıl etkili sokak haberciliği yapılır konulu bir sunumu vardı. Bingöl Elmas ve Kurtuluş Özgen’in de belgesel film çekimi teknikleri konulu sunumları. Bir haftalık kampın ardından bizden bir film projesi yazmamızı istediler. Seçilen dört proje bütçe ve ekipman olarak desteklenecekti. Liseden beri sınavlarda üç paragraflık kompozisyon yazmakta bile zorlanırken Bingöl Elmas’ın da yüreklendirmesiyle kendi yaşadıklarımı anlatan bir senaryo yazdım (dert adamı söyletirmiş ) ve projem seçildi. Biz de direnişçi arkadaşım Aynur Barkın ile birlikte çekimlere başladık.
Daha önce kafanda film çekme düşüncesi var mıydı?
Film izlemekten çok keyif alırım ama film çekmek aklımın köşesinden bile geçmemişti. Dedim ya atölyeye katılmaktaki amacım bile habercilik anlamında etkili video çekmeyi öğrenme isteğiydi. Çünkü bizden başka bizi anlatacak kimse yoktu. Aslında MEB’e atanmadan önce özel sektörde dershanelerde öğretmenlik yapıyordum. Çoğu kez sigortasız ve ağır çalışma koşullarında. Biz de yaşadığımız sorunları görünür kılmak için küçük skeçler hazırlayıp oynuyorduk. Mesela bir oyunumuz vardı: Çok hasta olmasına rağmen işe gelmek zorunda kalan bir öğretmen, sesi de kısık. İşaret diliyle matematik dersi anlatıyor. Yani atanmadan önce derdimizi anlatmak için tiyatro, atanıp atıldıktan sonra sinema… Allah bale yapmaya meylettirecek başka dert vermesin zira haddimi aşmaya çok meyilliyim. :)
Tebeşir kurmaca ve belgesel özellikler barındıran bir film olmuş anladığım kadarıyla… Bu tarz çekmeye nasıl karar verdin?
Aslında Tebeşir filmini çekerken belgesel film çekmekti amacımız yani yaşanana ait bir belge bırakmak. Filmdeki her şey, rüya sahnesi bile gerçek. Gördüğüm bir kâbus ve alttan gelen sesler de bizim alanda oturma eylemimizi yaparken polisin saldırısının sesleri. Kısa bir filmde çok şey anlatma çabasında kurmaca öğeler ağırlık kazandı, kurgucumuz Deniz Salmanlı’nın payı büyüktür bu konuda.
Filmi çekmeden önce birileriyle konuşup, destek aldın mı?
Etkin video çekmeyi öğrenmek amacıyla katıldığım BSB’nin atölye çalışmasından farklı bir hedefle ayrılmıştım. Belgesel film çekmek… Yani şöyle diyebiliriz, ilk destek BSB’den gelmiş oluyor; fikrin cemresini düşürmek… Daha projeyi ilk paylaştığım andan itibaren de en büyük destekçim Aynur Barkın oldu. Hatta destekçiden öte projeyi birlikte tamamladık. İkimiz de bu projeyi yaşadığımız haksızlığı herkese duyurmak için benimseyip sahiplendik. Ve Aynur içeriden bir göz olarak kamerayı çok güzel kullandı. Sonra öğrencim Burhan Antep’ten çıkıp geldi, kamerasını da alıp. Filmin öğrencimin kamerasıyla çekilmiş olması güzel bir gurur kaynağı benim için. Bingöl Elmas başından sonuna bu projeye çok inanıp, yüreklendirmeseydi asla başlayamazdım. Kurgucumuz Deniz Salmanlı’nın desteği ise daha da eskiye dayanır. Biz KHK’lı kadın direnişçilerle röportaj şeklinde bir belgesel film çekmişti. Hakikatin Gücü isimli. Bizim filmimizi de zekice hamlelerle filmi klişeye düşmekten kurtardı. Görüntü yönetenimiz Koray Kesik profesyonel anlamda bizi çok rahatlattı. Olaya hâkimiyetiyle. Seher Darılmaz ihraç direnişçi bir resim öğretmeni. Filmin çizimlerini o yaptı. BSB hem ekipman anlamda hem tecrübe hem de teknik destek anlamında çok yardımcı oldu. Ve film AB fonundan maddi destek aldı.
Filmini festivallere yolluyor musun, nasıl tepkiler alıyorsun, kabul görüyor mu yoksa görmezden mi geliniyor?
Yurt içi ve yurt dışı festivallere başvurmaya yeni başladım. Onu biraz zaman gösterecek.
Şu anda neler yapıyor, hayatını nasıl idame ettiriyorsun peki?
Öğretmenliğe devam ediyorum.
Bundan sonra hayatında film ya da belgesel olacak mı? Film ya da belgeselin iyi bir anlatım, duyuru aracı olduğunu düşünüyor musun?
Film ya da belgesel izlemeye devam edeceğim. Bu kesin ama tekrar film çekmeye cesaret edebilir miyim emin değilim. Çok zor bir süreç. Belki sadece izleyici olarak kalamayacağım bir durum olursa… Çünkü evet sinemanın iyi ve şık bir anlatım aracı olduğu fikrine katılıyorum.
Son olarak neler söylersin?
24 Kasım Öğretmenler Günü filmimiz Tebeşir’in galası var. Öğretmenler günü aslında dünyada 5 Ekim’de kutlanıyor. Türkiye’de 80 askeri darbesinden sonra binlerce öğretmen ve akademisyen işinden atıldı, sürgün yedi, cezaevine atıldı, işkenceden geçti. Dönemin öğretmen örgütü TÖB-DER kapatıldı. Ve tüm bunların üzerine 12 Eylül rejimi 24 Kasım 1981’i bizlerle alay edercesine öğretmenler günü ilan etti. Tarih değişse de yaşananlar çok değişmiyor. Biz de “Bizim kutlayacak bir günümüz yok” demek için filmimizin galasını o gün yapıyoruz. Taksim Aynalı geçitte saat 17.00’de gelmek isteyenlere buradan çağrı yapalım.