”Planı boşver Adolfo, gelecek zaten yazıldı. ”
Javier Bardem’in kariyerinde yerli sinemadan Hollywood’a geçiş yapmadan önceki son filmlerinden biri olan Perdita Durango, Öteki Sinema’ya layık B-movie özellikleri barındıran bir macera.
Öteki Sinema için yazan : Onur Doğan
Film tam olarak İspanyol yapımı bir ”Natural Born Killers”. Oliver Stone’un kült filminin Perdita Durango’dan üç yıl önce çekilmesi ve büyük ses getirmesi akla ilk olarak bu filmden ilham alındığını hatta uyarlandığını getiriyor.
Perdita Durango (Rosie Perez), önüne gelen her adamı olabildiğince kullanan, sürekli şehir ve hayat değiştiren kimliksiz, bir o kadarda şehvetli bir kadın. Bir akşam Romeo Dolorosa (Bardem) ile tanışması, onun tüm yaşamını değiştirecek yeni ve kalıcı bir maceraya girişmesini sağlıyor. Filmin en başından beri psikopat, sadist bir ikiliyi oluşturan karakterler, kuralsız yaşamlarına renk katmanın yollarını arıyor. Romeo Dolorosa, batıl inançları oldukça baskın olan büyü ve ayin gösterileriyle geçimini sağlayan bir gangster. Öyle ki filmin en kritik anlarında tarot fallarıyla kararlar vermesi, öldürecek kurbanlara oylama ile karar vermesiyle kaderci bir karakter çiziyor.
Perdita ve Romeo bir ayin için iki ”sarışın Amerikan” kaçırmaya ve tanrılara kurban etmeye karar verir. İki genç sevgili (Estelle ve Duane) kaçıran psikopat çiftimiz bu küçük sevgilileri birbirinden kıskanır. Romeo’nun kurban edilecek kıza tecavüz etmesi Perdita’yı kıskançlık krizine sokar ve o da kaçırılacak oğlana tecavüz eder. Ayin günü geldiğinde, izlemeye gelenlerden yüklü miktar para toplanır ve Romeo Estelle’yi kurban edecekken eski bir hesap devreye girer ve ayini Romeo’nun borçlu olduğu mafya, gürültülü bir çatışma sahnesiyle durdurur. Bu andan itibaren ise film Romeo’nun eski defterleriyle hesaplaşması ve klişe bir ”kokaini ver para al” finaline dönüşür. Tüm bu macera boyunca polis sürekli peşlerindedir ve çatışamalar boyunca fazlaca kan dökülür.
Film Romeo’nun banka soygunu sahnesinde, soygunu İspanyol sinemasının yerel B-movie kahramanı ”El-Santo” nun maskesiyle yapmasıyla B-movie olduğunun ipuçlarını veriyor.
Bunun dışında ilginç bir rüya sahnesi açılışı ve çarmıha geriliş sahnelerini filmden beklenmeyen bir farklılıkla sunan yapım, klişelerde dolu hikayesini B-movie severlerin hayranlığını kazanacak derecede kaliteli ve eğlenceli olarak sunuyor. Bunun dışında aniden gelişen yerli yersiz bir çok seks ve infaz sahnesi filmin içinde yerini buluyor.
Rosie Perez, rolü hakkında bekleneni verse de, Romeo Dolorosa (Javier Bardem) filme dahil olduğu andan itibaren film tamamen kimlik değiştiriyor ve filmi yalnızca Bardem taşıyor.
Bu anlamda filme kadın karakterin isminin verilmesi pek doğru değil çünkü film Perdita üzerinden dönmüyor. Özellikle Javier Bardem’in oyunculuğu yine ön planda ve göz dolduruyor. İngilizce pazarlama adıyla Dance With Devil olarak bulabileceğiniz film, tarz olarak Rodriguez Grindhouse denemelerini andırıyor. Türün meraklıları ve Javier Bardem hayranları için kendini izleten bir estetiğe sahip arşivlik bir film… İyi seyirler.