Person of Interest 4×21: Adeta Sibernetik Manifestosu!

5 Mayıs 2015

El aletleri yapmaya başladığımız ilk günden bu yana evrimimizle birlikte ilerleyen bir hikâyesi var makinelerin. Bize yardımcı olacak, işimizi kolaylaştıracak makineler yapma çabamız hiç bitmedi, bitmeyecek. Kendimize benzeyen “robotlar” icad etmek, sadece videolarını izlediğimizde dahi yeterince ürkünçken, bizim gibi düşünen bir yapay zekânın var olma ihtimali insanı sonu gelmeyen olasılıkların sonsuzluğuna itiyor.

Bir makineye “iyi olmak” nasıl öğretilebilir? Ahlak, merhamet, fedakarlık, empati gibi “iyi” kalıbını tanımlayan değerler geleneksel anlamıyla ruhu olmayan bir varlığa nasıl verilebilir? Person of Interest bu topraklardan çıkmadı ama 800 yıl önce Anadolu’da kendi dönemine has robotlar yapan Eb-ül-İz’i rahmetle andıracak kadar derin sorular sorduruyor. Bu soruların cevaplandığı bir bölümdü “Asylum” ve izleyicisini kelimenin tam anlamıyla mest etti.

blank

Final öncesi en büyük virajını alırken, tüm sualleri cebindeydi dizinin. Shaw’ın akıbeti neydi? Makine neredeydi? Samaritan ekibimizi, dolayısıyla da Makine’yi bulabilecek miydi? Elias ve Dominic’in muharebesi nasıl sonuçlanacaktı? O kadar çok çözülmesi gereken düğüm vardı ki ortada, bunları tek bölümde bu kadar isabetli işleyebilmek her dizinin harcı değildi cidden. Ve Person of Interest yine bize ihanet etmeyerek bu sorulara kısa sürede makul ve tatminkâr cevaplar verdi. Finale doğru doyurucu bir giriş yaparken de hepimizi koltuğumuza çiviledi.

Person of Interest hem karakterleri, hem senaryosu, hem de bilim ve felsefeyi aynı anda ilgilendiren büyük tartışmaları işleyişi bakımından öyle doğru noktalara öyle güzel bir bakış açısıyla yaklaşıyor ki bazen, 40 dakikalık bir Amerikan dizisi izlediğinizi unutabiliyorsunuz. Gerek sağlık, gerek enerji, gerekse varoluşumuzun kökenini ilgilendiren sorulara devrim niteliğinde cevaplar veren teknolojik gelişmeler, yaşadığımız şu tuhaf fanusu ne yazık ki teğet geçerken, “adamlar” bilimsel gelişmeyi isabetli biçimde değerlendirebilmenin yolunun, her şeyden önce o bilimin geçirdiği evreleri tanımlamak ve bunu eğlence formatının içinde bile aktarmak gerekliliğini keşfetmişler. O nedenle bu öykü kimin perspektifinden incelenirse incelensin izleyici ve dizi gerçekliği arasında kurulan ilişki her türlü zorlayıcı dış etmene rağmen zedelenmiyor, tavsamıyor. Bir yapay zekânın fedakârlığı öğrenmesi ve uygulaması karşısında, başka bir yapay zekânın korunaklı üssüne bir kürekle girilebilecek olmasını tabir-i caizse umursamıyorsunuz bile.

blankFinale koşar adımlarla yaklaşılırken olabilecek en iyi bölümlerden birisiyle karşıladı bizi Person of Interest. Elias, yüreğimizi dağlayan Anthony’nin öcünü muzzam biçimde aldı. Karşı karşıya gelen iki yapay zekâ yarının değil, öbür günün şafağında olduğunu bize gösterdi. Yönetimsel çelişkileri ve gayri-ahlaki boyutu ele alındığında, gözetlenmenin, açığa çıkarılmanın, bilinmenin ne büyük bir silah olabileceğine “Kontrol” ve “Devlet Otoritesi” üzerinden parmak bastı. Endüstri devrimi sonunda kol gücünü belli oranda terk eden insanoğlunun yüzleşmek üzere olduğu sanal devrimin azametine işaret etti. Aksiyon verdi, yüzleşme verdi, intikam verdi, merak verdi. Şimdi bize geriye yaslanıp, sezon finalinde neler yaşanacağını izlemek ve ilmek ilmek işlenen hikâyenin tadını çıkarmak kalıyor artık. Finalde, her yapay zekâlı öykünün kaçınılmaz olarak vardığı nokta olan kıyamet günüyle yüzleşecek, “insan arabirimlerinin” akıbetleri için heyecanlanacak, insanoğlunun “terbiyesi” için “cezalandırmanın mı” yoksa “ödüllendirmenin mi” işe yarar olduğunu hep birlikte göreceğiz. Herkese iyi seyirler!

blank

Emel Bilge Çınar

1985 yılında İstanbul’da doğdu. İlk sinema deneyimi Jurassic Park olmuştur. Animasyon ve VFX alanında eğitim almak üzere Amerika Birleşik Devletleri’ne gitti. Türkiye’ye döndükten sonra 3 yıl boyunca Post Producer olarak çalıştı. Bugünlerde bağımsız olarak 3D animasyon ve oyun yapımı üzerinde emek harcıyor. 2009′dan bu yana çeşitli mecralarda sinema ve TV üzerine yazılar yazmaya devam ediyor.

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.

blank

Öteki'den Haber Al

Buna da Bir Bak!

blank

Basit Hayat Diye Bir Şey Yoktur: Olive Kitteridge

Olive Kitteridge, son yıllarda izlediğim en dolu dolu dizilerden biri.
blank

The Flash ‘1×03 Things You Can’t Outrun’ Bölüm İncelemesi

Görsel efektler CW standartlarına göre oldukça iyi, diğer bir artı