9781416534761_eapoeİlk olarak 1843 yılında yayınlanan Kara Kedi (The Black Cat), Edgar Allan Poe’nun en ünlü kısa hikayelerinden biridir… Modern korku edebiyatının mihenk taşlarından biri olan ”Kara Kedi”nin en büyük özelliği, hikayenin anlatıcısının güvenilemezliğidir. Çünkü tıpkı yine Poe’nun Gammaz Yürek (Tell Tale Heart) hikayesindeki gibi, anlatıcı kendi akıl sağlığından şüphe etmekte ve bunu tekrar tekrar dile getirmektedir. Bir yandan da alkolün ve deliliğin pençesinde yavaş yavaş karanlığa kapılan ve korkunç eylemlere süreklenen anlatıcı, suçunu gizlemekte ve yakalanmayacağını düşünmektedir. Hikayede anlatılanların gerçek mi, yoksa anlatıcının sanrıları mı olduğunu yorumlamak okuyucuya kalmıştır… Hikayedeki kedi, belki de sadece anlatıcının vicdanını sembolize etmektedir. Alkol, delilik, ve doğaüstü bir etken şüphesi ise hikayenin asıl karakterleridir…

The Black Cat (1934)

Kara Kedi defalarca tiyatroya uyarlandığı gibi, bir çok defa beyazperdeye de uyarlanmıştır. Bunlardan ilki kağıt üzerinde son derece ümit vaat eden, başrollerde Bela Lugosi ve Boris Karloff‘un olduğu, 1934 yapımı The Black Cat’dir. Ancak maalesef Hollywood, Edgar Allan Poe’nun şöhretinden başka birşeyle ilgilenmemiştir. Orjinal hikaye ile en ufak bir alakası bulunmayan The Black Cat (1934), bambaşka bir hikaye anlatmaktadır. Filmin isminin The Black Cat olması, düpedüz Poe’ya ve eserine yapılan bir saygısızlıktır. Poe’nun ismini sömürmesini bir yana bırakıp filmi kendi başına incelersek, aslında film zamanının önde gelen korku filmlerindendir. 2 dev aktörün buluştuğu film, Universal Studios’un o yılki en büyük gişe başarısı olmuş, filmin finalinde Lugosi’nin usturayla canlı canlı Karloff’un suratını yüzdüğü sahne ise dönemin izleyicilerini şok etmiştir. Aktörlerin sadece gölgesini gördüğümüz bu final sahnesi, korku sinemasının en ünlü sahnelerinden biri olarak tarihe geçmiştir.

658857699_a92275b470

Bela Lugosi, 1941 yılında aynı adlı bir başka Kara Kedi filminde daha oynamıştır. Ancak internette bu filmin de orjinal hikaye ile hiçbir ilgisinin bulunmadığını ve üstüne üstlük bir korku/komedi okuduktan sonra, bu filmi izlemeye tenezzül etmedim doğrusu.

Tales of Terror (1962)

b70-15811Yönetmen koltuğunda b-filmlerin kralı olarak bilinen Roger Corman‘ın oturduğu Tales of Terror (1962), 3 Edgar Allan Poe hikayesinden oluşur. Bu hikayelerden ikincisi olan The Black Cat, aslında Poe’nun iki ayrı kısa hikayesinin -Kara Kedi ve Amontillado Fıçısı (The Casque of Amontillado)– içe içe geçirilmiş halidir. Başrollerde ise yine korku sinemasının iki dev ismi, Vincent Price ve Peter Lorre vardır. Bütün bu parlak unsurlara rağmen maalesef yine olmamıştır! Corman’ın Kara Kedi’si, yüzeyde Poe’ya sadık kalmasına rağmen, hikayenin kalbini ve ruhunu yakalamaktan çok ama çok uzaktır… Tales of Terror, teatral bir b-film olarak şatafatlı ve cazibeli bir korku filmidir. Ancak Poe’nun o eşsiz, zarif ve kapkaranlık atmosferine Corman’ın filminde rastlamak zordur. Poe’nun adeta insanın doğasına isyan eden mizacı yerine, Corman’ın filminde, güzel ama klişe bir korku hikayesi ile karşılaşırız. New York Times, filmi ”Sıradan, absürt ve değersiz bir uyarlama” olarak niteler. Bununla beraber filmde Vincent Price’ın Peter Lorre’nin kesik başıyla oynadığı sahne tek kelime ile muhteşemdir.

The Black Cat (Gatto Nero, 1981)

blackcatlocwe5VHS’nin çıkışıyla patlama yaşayan 80’lerdeki korku ve dehşet sinemasında bir isim vardır ki, onun yeri apayrıdır: Lucio Fulci! Hayranları tarafından ”Fulci Tanrı’dır” sloganıyla bir sembol haline gelmiş olan Fulci, şüphesiz ki bir Poe hayranıdır. Büyük usta, filmlerinde açık açık Lovecraft, Poe, Romero, Argento ve her türlü Hollywood aksiyon filminden unsurları kopyalar. Ancak bu ”hırsızlık”larından dolayı Fulciye asla kızamayız. Fulci kopyaladığı hikayeleri ve unsurları, kendi o eşsiz süzgecinden geçirip, çok daha aşırı uç noktalara taşımayı ihmal etmez. 1981 yılındaki Gatto Nero ile Fulci, Poe’nun Kara Kedi’sini de kopyalamıştır (sömürmüşür). Orjinal hikayeden alakasız yine bambaşka bir hikaye çıkmıştır ortaya. Psişik güçleri olan, ölülerle konuşan ve kara kedisinin içine girerek dolaşan bir doktorun saçtığı dehşeti anlatır film. Çok önemli olmasa da, yine dönemin İtalyan korku filmi hayranları ve Fulci hayranları için kaçırılmaması gereken bir filmdir. Özellikle filmin açılış sahnesi, şahsen tüm dönemlerin en sevdiğim açılış sahnelerinden biridir!

Two Evil Eyes (1990)

Korku sinemasının en meşhur yönetmenlerinden George A. Romero ve Dario Argento‘nun buluştuğu film, 2 ayrı hikayeden oluşur. Dario Argento’nun çektiği The Black Cat, Poe’nun hikayesine oldukça sadık ve hikayenin kalbini bir nebze de olsun yakalayabilen bir uyarlamadır. Başrolde Harvey Keitel‘in performansı son derece başarılı, Tom Savini‘nin makyajları çok etkileyicidir. Yine de herşeye rağmen Argento’nun Kara Kedi’si de Poe’nun hikayesi kadar karanlık veya güçlü değildir.

two_evil_eyes_poster_01

Two Evil Eyes filminin esas ilgiyi hakeden kısmı, Romero’nun The Facts in the Case of M. Valdemar (Bay Valdemar Vakasındaki Gerçekler) uyarlamasıdır.

The Black Cat (Masters of Horror, S2E11, 2007)

masters-of-horror-the-black-cat-2007-dvdscr-xvid-beMasters of Horror dizisi için Stuart Gordon‘ın çektiği The Black Cat, herhalde bugüne kadar Poe’nun hikayesinin atmosferini en iyi tutturan uyarlamadır. Gordon’un filmi sadece Poe’ya ve hikayeye sadık kalmakla kalmaz, Poe’nun biyografisini de hikayeyle iç içe geçirir. Gordon adeta bize Poe’nun rüyalarından, sanrılarından birini sunarak, son derece isabetli bir yorum ortaya koymuştur.

Filmin makyajları, efektleri, dekorları bir harikadır. Bir TV yapımına göre üst düzeydir. Karşımızda başrolde, Edgar Allan Poe rolünde, kült aktör Jeffrey Combs‘u buluruz. Re-animator‘daki (1985) başrolüyle efsane olan Combs, daha önce de Necronomicon (1993) filminde korku edebiyatının bir başka dev yazarı olan HP Lovecraft’ı oynamıştır. Hem Lovecraft’ı, hem Poe’yu oynayan bir aktörün önünde saygı ile eğilinmez de ne yapılır!

Masters of Horror’daki The Black Cat, kesinlikle beklentilerimin çok ama çok üzerinde bir film oldu. Gerçekten çok sevdim. Ancak belki de bunca isabetsiz uyarlamadan sonra, beklentilerim çok düşük olduğu için bana öyle gelmiş de olabilir. Tekrar bir izleyeceğim bu yakınlarda. Tavsiyem sizlerin de kesinlikle izlemesi…

***

İnsanın içindeki sebepsiz karanlığı, yıkımı ve hunharlığı bu kadar zekice ve nükteli bir şekilde anlatan Edgar Allan Poe’yu, bu en güzel hikayelerinden biri olan Kara Kedi’si için yürekten selamlıyorum. Poe’nun Kara Kedi’sini okumadan ölmeyin…

blank

Can Evrenol

University of Kent’ten “Sanat Tarihi” ve “Film Theory”mezunu. Bahçeşehir Üniversitesi’nde seçmeli sinema dersi vermekte. MEHTAP ve OMEGA VATAN isminde iki kısa romanı var. Yeni sinema filmi SAYARA (2024) çok yakında!

8 Comments Leave a Reply

  1. Çok güzel bir yazı oldu Can… Edgar Allan Poe’nın fantastik olan herşeye (Edebiyat, sinema, müzik vb.) inanılmaz katkısı var. O olmasa herşey eksik olurdu bile diyebiliriz. Mesela benim DP forumlarında kullandığım Raven nicki de yine Poe’nın bir şiir-öyküsündendir.

    Bu tür bir yazıyı Lovecraft için de yazabiliriz aslında…

  2. Masters of Horror bölümü black cat gerçekten de nefisti. Jeffrey Combs’un sadece oyunu değil Poe’ye fiziksel benzerliği de inanılmazdır bu bölümde.

  3. Yazı da çok iyi sayfa dizaynı da. Emeğiniz için teşekkürler ve tebrikler. Re-Animatör’ün linkini de ekliyorum yazıya.

  4. MOH’un kara kedisi fantastik bazlı bir yapım olmuş, korku öğelerinden uzak baside indirgenmiş bir fantezi öğesi olmaktan kurtulamamış kanımca. Film kaotik bir pencereden işlenmiş, kısıtlı bir anlayışla çekilmiş hissi uyandırıyor. Açıkçası izlerken beni bunalıma sürükledi, kendimi kısır bir döngünün içinde buldum diyebilirim.

    Gerçek bir gerilim istiyorsanız aynı serinin 1.sezonunun 2.bölümünü izleyin derim,lovercraft meşeiili bu bölüm şok edici izlenimler bırakıyor.

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.

blank

Öteki'den Haber Al

Buna da Bir Bak!

blank

Şeytan’ın Sineması

Şeytan’ın Sineması: Modern toplumun exorcism ile en dehşet verici karşılaşması
blank

Lumiere Kardeşler

Amerika ve diğer Avrupa ülkelerinde araştırmalar süredursun Louise ve Auguste