“Küçük el diyor ki; Rock’n Roll vakti geldi!”
Point Break 1991 mahsulü, yönetmen koltuğunda aksiyonun önemli kadınlarından Kathryn Bigelow’u ev sahibi olarak gördüğümüz, 90’lar sinemasının liste başı filmlerinden biridir. Mayasına Keanu Reeves, Patrick Swayze ve Lori Petty gibi o dönemlerin yükselen yıldızlarını katan ve ortaya tadından yenmeyecek bir seyirlik çıkaran yapım gişede de 83 milyon dolarla adından bahsettirmiştir.
Eski başkanların maskeleri yüzünde banka soyup oylarınızı vermeyi unutmayın kabilinde hatırlatmada bulunan ve asla yakalanamayan bir çete, genç, hırslı ve yeniliğe açık FBI ajanı Johnny Utah’ın kısmetine düşer. “22 yıllık meslek hayatımda ben böyle çete görmedim.” diyen ortağını geldiği ilk andan itibaren gaza getiren Utah çetenin peşine takılır. Onları yakalayacak ve kahraman olacaktır. Çünkü yüzüne başkan maskesi takmak soygun yapmayı haklı çıkarmaz ta ki gerçekten başkan değilseniz! İki ortağın bu çeteyle ilgili bildikleri tek şey vardır. Sörfçü oldukları… Utah eline sörf tahtasını alır ve sörfçülerin içine karışır. Başlangıçta amacı çeteyi bulup yakalamaktır ve fakat işler istediği gibi gitmez. İşin içine deniz, dalgalar, sistem, özgür ruh ve aşk girer. Jonny ise her şeye rağmen o sörf tahtasının üzerinde durmak zorundadır.
Point Break’in başlangıcında, Ridley Scott yönetmenliğinde çekilmesine karar verilmişti. Johnny Utah karakteri içinde Matthew Broderick, Johnny Deep, Val Kimler ve Charlie Sheen gibi isimler düşünülmüştü. Lakin sonrasında bilinmeyen bir sebepten yönetmen koltuğuna o sıralar James Cameron’nun eşi olan Kathryn Bigelow oturdu. Johnny Utah rolü de Keanu Reeves’e gitti. Filmin ismi ise öncesinde “Johnny Utah” daha sonra “Riders on the Storm” olarak düşünüldü. Sonunda ise “Point Break” olmasına karar verildi. Oyuncular karakterlerini ayrı ayrı sevmiş ve kendilerince tanımlamışlardı. Reeves karakteri Johnny için; “Okyanus, kontrol delisi Johnny’le çatışır ve onu yener ta ki onun için her şey bir oyuna dönüşene kadar. Sonrasında Utah için doğru ile yanlış arasındaki fark kaybolur.” der. Swayze ise karakterini kendine benzetir. Bodhi ile kendisinin çok önemli bir ortak noktası vardır. Çılgınlığın sınırında yaşıyor olmaları…
Oyuncular filme ve sörfün heyecanlı dünyasına kendilerini hazırlamak için kamera karşısına geçmeden iki ay öncesinde, sörfün öncü isimlerinden olan Dennis Jarvis’ten Hawaii adalarından biri olan Kauai’de ders aldılar. Eğitimden önce Reeves hiç sörf tahtasına çıkmamış, Patrick sadece birkaç kez sörf yapmış, Lori ise hayatında hiç okyanus görmemişti. Eğitimleri ve filmin çekimleri sırasında, özellikle dublör kullanmayı reddeden Swayze kaburgalarını kırmıştı. Aksiyon sahnelerinde yaralanan oyuncular yine de yapımda olmaktan büyük bir keyif aldıklarını belirtmişlerdi sonunda.
Point Break hem Swayze ve Reeves’i bir araya getirmesi açısından hem de zamanının en iyi aksiyon sahnelerini seyre katması dolayısıyla önemli bir film. Eleştirmenlerden tam not alması ve geniş müzik arşivi dolayısıyla da dikkat çekici… Okyanusun ve gökyüzünün derinliklerinde ruhunu arayan ve sistemin gediklerine taş koymaya çalışan bir hikâyesi var. Hala izlemeyen kaldıysa vaktinizi ayırmanız tavsiye olunur. İyi seyirler…
Tahminen hızlı ve öfkeli 1 bu filmden ilham almış..