“Zengin olursak çocuklarımıza ölene kadar bakar ve büyümelerine asla izin vermeyiz“
Vizyonun hızına biz bile yetişemiyoruz artık. Çok film izliyoruz ama çoğu ‘çöp’ olan filmler bunlar… Bir başyapıt görme şansına eriştiğimizde hepimizin yüzünde şımarık bir çocuk gülümseyişi beliriyor. İşte Romen sinemasından çıkıp gelen, Altın Ayı ödüllü Çocuk Pozu tüm trajedisine rağmen bu gülümsemeye sahip olmamızı sağladı.
Çocuk Pozu’nu 2013 yılında gerçekleştirilen 4. Malatya Film Festivali’nde izleme şansına eriştim. Başarılı bir seçkinin bana göre en iyi filmiydi. Basit bir hikayenin duyarlılık noktalarını olabilecek en samimi ve gösterişsiz sinema diliyle görselleştiren film, bir yönetmen sineması örneği olmasına rağmen oyuncularına, özellikle de Luminita Gheorghiu’ya çok şey borçlu.
Filmin senaryosunu Razvan Radulescu ile yazan yönetmen Calin Peter Netzer daha ilk dakikadan kocaman bir kirpiyi salonun ortasına bırakıyor. Yeşilçam filmlerinde ve dizilerimizde zengin-fakir kesişmesi çok daha farklı ve sahte umut aşılayıcısı olarak karşımıza çıkar; zengin çocuklar fakir kızları sever, onlarla evlenir ve bir sınıf atlaması yaşatırlar. Bu vaadi herkes bir biletle satın alır ve kanar oysa Çocuk Pozu bu kesişmenin en yaşanabilir haline yani tesadüfi bir trajediye odaklanıyor.
Zengin bir ailenin kanatları altından hiç çıkmamış ve bu yüzden de “büyümemiş” oğlu olan Barbu, yoksul bir ailenin çocuğuna arabasıyla çarpıp öldürüyor. Annesi Cornelia duruma hemen el koyuyor, bilirkişi ve polis manipüle ediliyor, deliller Barbu’nun lehine olacak şekilde ayarlanıyor ancak Çocuk Pozu filmi bizim karakterlerden nefret etmemize ve finalde arsız bir katarsise sahip olmamızla ilgilenmiyor. Filmin asıl derdi, bu trajedinin çevresinde toplanan tüm karakterleri, nedenleriyle birlikte anlamamızı sağlamak. Bunu o kadar sessiz ve ustaca başarıyor ki…
Filmin hikayesi kendisini ortaya açtıktan sonra asıl soruyu soruyor; her şeyi hallettin Cornelia, peki ya vicdanını nasıl susturacaksın?
İlk yarıda üzerindeki yükü diğerine atan ama giderek kendiyle yüzleşen karakterleri izliyoruz. Güçlü olmanın yerini çaresizlik, umursamazlığın yerini vicdan alıyor. Evrensel bir insanlık bağı tüm statülerin üzerine çıkıp içsel bir yargılamaya yol açıyor. Ancak işler yine de güçlü olanın istediği gibi gitmeye devam ediyor. Suç kriminal olmaktan çıkıp vicdani hale gelince de affedilme, bağışlanma ihtiyacının şiddeti artıyor. Filmin asıl aktarmak istediği de bu zaten.
Cornelia’nın arınma ihtiyacı onu ölen çocuğun ailesine götürüyor, trajedi derinleştikçe ve taraflar birbirlerinin gözyaşlarının tuzunu kendi dudaklarında hissettikçe kürkler, pahalı jipler, iyi döşenmiş evler kararıyor, tüm acizliğiyle insan ve onun en yalnız, çaresiz hali ortaya çıkıyor. Bu acizlik noktası büyüdükçe film iyice yükselen bir dalgaya dönüşüyor ve finalde seyircinin suratına çarparak bitiyor.
Romen sineması her zaman iyi örnekler verdi. Son yıllarda da dünya sinemasında sözünü ettirmeyi başarıyor. Bizdeki gibi kişisel başarılardan öte, güçlü bir sinema yazma-yapma-oynama haline sahipler. 2003 yılında çektiği ilk filmi Maria ile uluslararası alanda ilgi toplayan Calin Peter Netzer’in yeni filmini bu kadar beklediğimize değdi.
Çocuk Pozu, bu yılın en seyredilmeye değer filmlerinden, gerçek bir sinefil hazinesi… Kaçırmayın!
İlk yayınlanma: http://www.beyazperde.com/filmler/film-216838/elestiriler-beyazperde/