“Q: O sizi parçalamadan ağzınızdan anca o kadarı çıkabilecek!”
Larry Cohen’den yine şanına yakışır gariplikte, absürtlükte ve cazibede, kendine has bir b-film. Oldukça tutkulu bir hayran kitlesine sahip olan Larry Cohen’in Stuff (1985) ve It’s Alive (1974) gibi filmlerini zamanında izleyip elimin tersiyle bir kenara itmiştim. Ancak sonradan filmlerin “öteki” bir değere sahip oldukları kanısına varıp kütüphaneme ekledim.
Doğrusu It’s Alive 3: Island of The Alive (1987) gibi bir filmi izledikten sonra artık kendisinin yaptığı neyi görsem şaşırmayacağım Larry Cohen, bu sefer, klasik bir Japon dev canavar filmiyle, bir Amerikan dedektiflik filmini birleştirmiş. Kabul etmek lazım ki, ortaya çıkan oldukça ilgi çekici bir melez.
New York’ta bir yeraltı grubu, insan kurban ettikleri ayinlerle eski kanatlı Aztek tanrısı Quetzecoatl’ı hayata getirmişlerdir. Quetzecoatl dediğimiz, bildiğimiz bir ejderha’ya benziyor ve filmin sonlarına kadar yaratığı görmek için ortasından çatlayan seyirciyi epey bir merak ettiriyor. Yalnız yaratığı pek görmesek de, yaratığın insanlara saldırdığı sahneler kanımca filmin en keyifli sahneleri. New York’ta sokakta yürüyen insanların üzerine kan damlaları yağıyor, bir cam silicinin kafası kopuyor, yere bir ayak parçası düşüyor, gökdelenlerin üzerinde bir ejderha gölgesi geziyor!… böyle şeyler…
Filmin sonunda da adeta King Kong‘un (1933) finalinin tamamen ters yüz edilmiş bir kopyası olması da oldukça güzel bir detay. King Kong’daki, Empire States binasının tepesinde bir canavara ateş eden uçaklar yerine, burada Empire States binasının tepesinden etraflarında uçan dev bir canavara ateş eden insanlar var.
Filmin başrol oyuncusu Michael Moriarty’nin performansı çok iyi. Bu tarz bir b-filmde kolay kolay rastlanmayacak cinsten. David Carradine’ın varlıgı da tabi ki izleme keyfini arttıyor. Keza Richard Roundtre’nin… (nam-ı diğer SHAFT)
Q The Winged Serpent, Larry Cohen sinemasını keşvedip, araştıracak kadar “öteki sinema” hayranı olanlar için, biçilmis kaftan…
Bu filmin yapımı ile ilgili ilginç anektodlar okumuştum.Yönetmen aslında başka bir film çekmek için New York a geliyor ama projeden çektiriliyor. Bir anda bu film karşısına çıkıyor ve apar topar çok kısıtlı bir bütçe ve zaman içersinde bu filmi çekiveriyor. İnternet üzerinden izlemiştim.Görsel efektler zamanına göre de olsa ucuz ve basit ama cam silicinin kafasının kopması sahnesi en harika olanı…