blank1982, Kanada-Fransa ortak yapımı olan Quest for Fire, 80000 yıl önce bir grup ilk insanın ateş bulmak için yola çıkmasını anlatan bir başyapıt.

Filmi geçen hafta izledim ve izler izlemez hayatımda izlediğim en iyi ilk 20 film arasına girdi diyebilirim. Yönetmen koltuğunda, bizim jenerasyonun istisnasız sinemada gidip ağlayarak izlediği başyapıt Ayı / L’Ours filminin yönetmeni Jean- Jacues Annaud bulunuyor. Eğer Öteki Sinema sayfalarında gezinecek kadar sinema ve hayata dair kafa yoruyorsanız, ne yapıp edip hemen bu filmi izlemeniz lazım. Film, karanlık bir atmosfer müziği eşliğinde şu sözcüklerle başlıyor:

80000 yıl önce, uçsuz bucaksız topraklarda insanoğlunun varoluşu ateşe sahip olmasına bağlıydı.

İlk insanlar için ateş, nasıl ortaya çıktığını bilmedikleri için, başlı başına bir gizem unsuruydu. Ateşin doğadan çalınması, canlı tutulması, rüzgardan, yağmurdan ve diğer kabilelerden korunması gerekiyordu.

Ateş, gücün ve hayatta kalmanın sembolüydü.

Ateşe sahip olan kabile, hayata sahip oluyordu.”

İnsanın tüylerini diken diken eden bir başlangıç…  Bu başlangıçla birlikte bu filmde insanlığın temeline, en temel içgüdülerine, en temel korkularına ve en temel hazlarına inecek olduğunuzu anlıyorsunuz. Filmin ilk dakikalarında genç bir Ron Pearlman’i çok başarılı bir Neanderthal makyajı ile izlemeye başlayınca da bu filmin bu en temel korku ve hazları ne kadar gerçekçi yansıtacağına dair şüpheniz kalmıyor. Önce karanlık bir mağra içinde maymun sürüsü gibi ısınmak için birbiri üzerine yığılmış uyumakta olan Neanderthal’leri görüyoruz. Mağra ağzında yanan ateşle ancak bir nebze aydınlanan bu insan yığınının ne olduğunu anlamamız öyle hemen olmuyor. Bunlar bir grup ceset mi? İnsan mı? Değil mi?.. Maceramız başlıyor…

Türünün tek örneği diyebileceğimiz Quest For Fire için en iyi tanım, 1968 yapımı A Space Odblankyssey’in ilk 15 dakikasının bütün bir filme yayılmış hali diyebiliriz. Filmde konuşma yok. Daha doğrusu anlayabildiğimiz bir lisan yok. Film için özel bir lisan ve vücut dili oluşturulmuş. Bu yönüyle filmi ele alırsak, Quest For Fire’a “tersine bilim-kurgu” etiketini yapıştırmak son derece doğru olacaktır. Quest For Fire’da aslında insanoğlunun teknoloji ile ilişkisi izliyoruz. Ama bu sefer sonunu değil, başlangıcını. Quest For Fire, hayatın başlangıcını çok sağlam hipotezler ışığında tasvir ettiği için, filmdeki her bir detay seyirciyi insanlık ve hayata dair derin felsefelere sürükleyebiliyor.

Filmde 4 farklı kabile görüyoruz. 3 farklı ırk var; Homo Erectus, Homo Neandarthal ve Homo Sapien’ler. Devir, Paleolithic çağ. Aslında bilimsel olarak bu 3 farklı ırkın hiçbir zaman yeryüzünde aynı anda aynı kıtada yaşamadığı tahmin ediliyor, ama bu da filmin fantazi boyutu… Anlatmak istediği şey uğrunda böyle fantastik bir boyuta da sahip olması filmin büyüsünü değiştirmiyor, aksine pekiştiriyor.

blank

Günümüzde artık insan aklının eremeyeceği kadar yüksek bir ivmede seyreden bir teknolojiyle içeyiz. Çocukluğumuzda Deep Blue’yu izlerken heycanlandık ama artık bugün Watson’ı izlerken belki de korkmaya başladık (bknz: http://bit.ly/cmFpfM). SkyNet’e, Matrix’e ve Second Renaissance’a (Animatrix’teki kısa filmlerden biri) ne kadar yakın olduğumuzu açıkça görebiliyoruz. blankYapay zekanın, insanoğlu için kararlar vermeye başlaması ve teknolojik evrim artık öyle çok uzaklarda bir fantazi olarak gözükmüyor. Bu anlamda Quest For Fire’ı izlerken de evrimin başlangıcını görmek, hayal etmek, günümüz felseleri ışığında daha da bir anlamlı oluyor. İzleyici olarak kendimizi “cyborg anthropology”nin köklerini izlerken buluyoruz.

Quest For Fire’ın makyajları 1983 yılında En İyi Makyaj dalında hem Oscar’ı, hem BAFTA’yı kazanmış, Golden Globe’da En İyi Yabancı Film seçilmiş. Son olarak Iron Maiden’ın da bu filmden ilham alarak yaptığı Quest for Fire adlı bir parçası olduğunu da hatırlatarak yazımı şık bir şekilde sonlandırıyorum.

blank

Can Evrenol

University of Kent’ten “Sanat Tarihi” ve “Film Theory”mezunu. Bahçeşehir Üniversitesi’nde seçmeli sinema dersi vermekte. MEHTAP ve OMEGA VATAN isminde iki kısa romanı var. Yeni sinema filmi SAYARA (2024) çok yakında!

5 Comments Leave a Reply

  1. Neandarthallerin, Homo Sapien lerle savaşıp yok olduklarına dair bir fantazi de vardır.Bu filmde çok eski bir aşk hikayesiyle süslenmiş bir anlatımın işaret ettiği gibi iki farklı türün birleştiğine dair görüşlerde mevcut.Eski bir film olmakla birlikte gezegenimizin ve ülkemizin yaşadığı kamplaşmaya,farklı ötekileştirme heveslerine çağların ötesinden birleştirici bir mesaj olabilir .Tüm o cicili bicili teknolojilerimize karşın hala çok ilkel ve çaresiziz.Yüreğimizdeki sevgi ateşini aramak belki tüm farklılıklarımızın anlamsızlığını göstererek bilgisizliğin ve sevgisizliğin karanlığından bizleri kurtarabilir.

  2. bu filmi izledigimde cocuktum,beni cok etkilemisti bazi sahneler, yillardir bu filmi ariyordum ,tesekkurler can .

  3. Sanırım eskiden seyrettiğim film buydu. Filmde konuşma yok. Filmi nasıl seyredebilirim, bir yardımcı olur musunuz?

  4. film finalinde diyor ki; bu erkek kısmından bi b*k olmaz, medeniyet ateşini yakan kadındır. .

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.

blank

Öteki'den Haber Al

Buna da Bir Bak!

blank

The Brain That Wouldn’t Die (1962)

The Brain That Wouldn’t Die, düşük bütçeli, pek de meşhur
blank

Timecop (1994)

Timecop aslında bir çizgiroman filmi. Proje için 1992 yılında Dark