Raise the Red Lantern posterYimou Zhang’ın yönettiği ve başrolünde ünlü aktris Gong Li’nin yer aldığı Raise the Red Lantern (Kırmızı Fenerler), 1920’li yıllarda Çin’de, zengin bir adamın 4. karısı olarak yeni bir hayata başlayan Songlian’ın bir sene boyunca yaşadıklarını konu alıyor.

Öteki Sinema için yazan: Gülnur Karakaş Tandoğan

Gong Li’nin canlandırdığı Songlian, henüz 19 yaşında, eğitimli ancak babasız ve parasız bir genç kızdır. Üvey annesinin yönlendirmesiyle zengin bir adamın 4. karısı olmaya karar verir. Malikâne görünümünde büyük bir evde yaşayan adamın eşleri de aynı avlunun etrafında, farklı kısımlarda hizmetçileri ve çocukları ile birlikte yaşamaktadır. Geleneklerine sıkı sıkıya bağlı olan koca, her gece istediği karısıyla birlikte olmakta ve geceyi geçirdiği kadının bahçesinde sabaha kadar fenerler yakılmaktadır.

Birinci eş, doğal olarak içlerinde en yaşlı olandır. Gelenekleri önemseyen, diğer kadınlara göre daha geri planda kalmayı tercih eden ve tabir-i caizse biraz da boş vermiş bir kadındır. İkinci eş, güler yüzlü ve sempatiktir. Hatta Songlian’a oldukça yakın davranmakta ve ona çeşitli tavsiyeler vererek arkadaşlık kurmaya çalışmaktadır. Eski bir opera şarkıcısı olan üçüncü eş ise, Songlian’dan önceki son eş olmanın da verdiği bir statü kaybı ile saldırgan ve kıskanç yaklaşımlar sergilemektedir. Film ilerledikçe kadınların güç ve statü kazanmak adına, birbirleri ve efendileri ile olan ilişkileri de farklı boyutlar alacaktır.

Her gece kimin evinde kırmızı fenerlerin yakılacağı, hangi kadına ayak masajı yapılacağı, hangi kadının efendisinin gönlünü hoş tutacağı kısacası evin gözdesinin kim olacağı gibi problemlerle kadınların başa çıkma yöntemleri ön planda görünse de aslında filmin alt metni Çin geleneklerinin kadına verdiği değeri sorgulamaktadır. Bununla birlikte günümüzde yasal bir dayanağı olmasa da Çin’de hala çokeşli evliliklere rastlanmaktadır. Hatta geçtiğimiz yıl, 4 eşli ve 10 çocuklu bir devlet görevlisinin varlığı, ülke gündemini uzun süre meşgul etmiştir (1). Çok eşlilik (poligami), özellikle İslam ülkeleri’nin bazılarında halen yasal olarak geçerliliğini korumaktayken, ülkemizde de illegal olarak devam ettirilmekte olduğu için film, bizim ataerkil geleneklerimize de uyarlayabileceğimiz bir yapıya sahiptir. Hatta Osmanlı padişahlarının haremlerini ve kadınları arasındaki çekişmeleri anlatan pek meşhur bir dizimiz bile mevcuttur.

Raise the Red Lantern orta

Filme dönersek, Songlian ve diğer kadınların ortak kaderi, erkeğin gölgesinde kalmaya razı gelerek güç ya da imtiyaz bakımından kendi aralarında bir hakimiyet yarışına girmeleri ile şekillenmektedir. Gelenekleri sorgulamak, yanlışları doğrulamadan düzeltmeye çalışmak içlerinde en eğitimlisi olan Songlian’a düşecektir. Ancak zaman zaman rekabetin getirdiği hırsla kendi içinde savaşmaya başlayan Songlian, yine kendiyle çelişecek ve bu durum onu istemediği şeyleri yapmaya itecektir.

Yönetmen Yimou Zhang’ın fotoğrafçılık ve görüntü yönetmenliği geçmişi olduğunu düşünürsek, filmdeki açı ve perspektiflerin ve elbette ki renklerin harikuladeliğine de bir karşılık bulabiliriz. Neredeyse her karede simetriye dikkat eden yönetmenin, belki de planların estetiği ve dengesi konusunda yapılabilecek en iyi filmlerden birine imza attığı bile söylenebilir. Filmde yaşanan bir seneyi mevsimlere bölerek anlatmayı tercih eden Zhang, her mevsimi kendine has renklerle bütünleştirerek filmin görsel yanını oldukça başarılı bir biçimde güçlendirmiştir. Filmde baskın olan renk ise, fenerlerin varlığından ötürü “kırmızı”dır. İyi bir sinematografi ekibiyle yolan çıkan yönetmen, bu stratejisinin karşılığında filminin birçok festivalden bu alanda ödüller kazanmasının önünü açmıştır. Hazır ödüllerden bahsetmişken filmin, 1992 senesinde En İyi Yabancı Film Dalında Oscar’a aday olduğunu ancak ödülü İtalyan filmi Mediterraneo’ya kaptırdığını hatırlatarak o yılki jürinin kulaklarını hunharca çınlatalım.

Raise the Red Lantern 2

Kırmızı Fenerler, aslında bir roman uyarlaması (Romanın İngilizce adı, Wives and Concubines). Su Tong’un 1990 senesinde henüz 27 yaşındayken yazdığı bu romanı, Yimou Zhang hemen ertesi sene filme uyarlamıştır. Filmin başarısı, kitabın da önünü açmış ve kitap Amerika’da basılarak geniş kitlelere yayılmıştır. Aslında bu roman sadece bir film olarak değil aynı zamanda bir bale gösterisi olarak da farklı mecralara uyarlanmıştır. Ve işin güzel ve ilginç yanı, halen sahneye konulmaya devam eden bu bale gösterisinin yönetmenliğini bir dönem yine Yimou Zhang’ın yapmasıdır (2).

Yönetmenin ismi birçok kişi için doğal olarak “Hero”yu çağrıştırmakta. Bugüne kadar 20’den fazla filme imza atan Zhang, Hero ile birlikte daha epik filmlere yönelse de (bkn: Parlayan Hançerler, Altın Çiçeğin Laneti, Savaşın Çiçekleri…) önceki filmlerinden Happy Times, The Road Home ve Not One Less gibi es geçilmemesi gereken minimalist filmlerle de hatırlanmalı. Tarantino’nun, Hero’nun Amerika’daki dağıtımcılık işine ortak olmasıyla farkındalığını arttıran Zhang, o güne kadar daha çok festival seyircisinin takip ettiği bir yönetmenken artık filmlerine Hollywood aktörlerini dahil edebilen bir yönetmene dönüştü. Hatta, 2008 Pekin Olimpiyatlarının açılış ve kapanış seremonilerini bizzat kendisi yönetti.

Filmin en önemli isimlerinden biri de Gong Li. Neredeyse göründüğü her sahneye zerafet katan oyunculuğuyla, filmi oldukça yukarılara taşıyor. Altından kalkılması zor bir karakter olan Songlian’ı üstün bir oyunculuk gücüyle dengelemeyi başarıyor. Gong Li, bilindiği gibi yönetmenin fetiş oyuncusu. 1987 yılında hem kendisinin oyunculuk kariyerini hem de Zhang’ın yönetmenlik kariyerini başlatan Red Sorghum’dan (Kızıl Darı Tarlaları) itibaren yolları birçok filmde kesişti. Böylesi bir birliktelik, kimi zaman magazinsel düzeye indirgense de birbirlerinden vazgeçecek gibi görünmüyorlar. Yönetmenin 2014 yılında vizyona girecek olan filmi Return’un başrolü, yine Gong Li’ye emanet.

Otoriteye başkaldırıyı özendirdiği ve Çin’in geleneklerini eleştirdiği gerekçesiyle bir dönem kendi ülkesinde sansüre uğrayan Kırmızı Fenerler ironik bir biçimde, 1989 yılında Tiananmen Meydanı Olayları’yla ciddi imaj kaybına uğrayan Çin’in egzotik kimliğini öne çıkarması sonucu ülke turizmini de canlandırmıştır (3). Auteur yönetmen mertebesine rahatlıkla yerleştirebileceğimiz Yimou Zhang’ın, kendine has üslubunu her karesiyle konuşturduğu, Gong Li’nin eşsiz oyunculuğuyla sürüklediği, kadının gelenekler karşısındaki mağduriyeti kapsamında rahatlıkla evrenselleştirilebilecek bir konu ve bakış açısına sahip olmasıyla da tekrar tekrar izlenmeye değer bir film Kırmızı Fenerler. Ve yönetmenin filmografisindeki en özel filmlerden biri olarak hatırlanmayı hak eden bir başyapıt.

 

(1). BBC TÜRKÇE, http://www.bbc.co.uk/turkce/haberler/2012/12/121214_china_polygamy.shtml

(2). DANCING the RED LANTERN, http://www.libertasfilmmagazine.com/dancing-the-red-lantern-zhang-yimous-fusion-of-western-ballet-and-peking-opera/

(3). WIKIPEDIA, http://en.wikipedia.org/wiki/Raise_the_Red_Lantern

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.

blank

Öteki'den Haber Al

Buna da Bir Bak!

blank

Zibahkhana / Hell’s Ground (2007)

Pakistan yapımı Zibahkhana ülkesinde sinema eleştirmenliği yapan Omar Ali Khan’ın
blank

The Smashing Machine (2002)

The Smashing Machine, MMA'in ve "insan"ın doğasını gözler önüne seren,