Unutulmaz Western Aktörü: Randolph Scott

9 Kasım 2015

Belirli bir film türüyle özdeşleşmiş isimler vardır. Boris Karloff, John Wayne, Vincent Price ve Louis de Funes gibi. Her ne kadar farklı türlerde eserler vermiş olsalar da, seyircinin gönlünde taht kurmuş olmalarını yine o “tür”e borçlu gözükmektedirler.

Oyunculuk kariyeri 1928 ile 1962 yılları arasında uzanan Randolph Scott da onlardan biri. Sinema tarihinde gerek yönetmen gerekse oyuncu olarak, soyadı “Scott” olan o kadar çok önemli isim var ki, Randolph Scott ismini duyunca ilk etapta hiçkimsenin aklına bir şey gelmemesi normal. Halbuki bu isim, birkaç sıradışı özelliği nedeniyle Amerikan sinemasının (ve magazin dünyasının) hafızasından asla çıkmayacak bir isim, bir ikon.

George Randolph Scott, 1898 yılında Virginia eyaletindeki Orange County’de varlıklı bir ailenin oğlu olarak doğdu, North Carolina’da büyüdü. Babası bir tekstil fabrikasında mühendisti. Randolph Scott, Amerikan futbolu bursuyla Georgia Teknoloji Enstitüsü’ne girdi, yaşadığı bir sakatlıktan sonra North Carolina Üniversitesi’ne transfer edildi, buradan ‘tekstil mühendisliği ve imalat’ eğitimi aldı. Önce babasının çalıştığı tekstil fabrikasında muhasebeci olarak çalışmaya başladı. (Bu uzun ve yakışıklı genç aynı zamanda zeki, çalışkan, disiplinli ve gözüpek biriydi. Birinci Dünya Savaşı’na katılıp, Fransa’da savaşmıştı. İkinci Dünya Savaşı’na da katılmak istemişti ama o sırt sakatlığı nedeniyle katılamadı.) Muhasebeci olarak çalışırken tiyatroya merak saldı, California’da tiyatro yaptı. Babası onu bir tavsiye mektubuyla beraber Howard Hughes’e yönlendirdi. Hughes, onu Cecil B. DeMille’in “Dynamite” (1929) filmi için seçmelere gönderdi. Ama rolü, uzun yıllar gişede rekabet edeceği bir başka ünlü kovboya, efsanevi Joel McCrea’ya kaybetti. Uzun yıllar sonra, bu sefer kariyerinin son işinde, Joel McCrea ile yolları tekrar kesişecekti.

Randolph Scott’a; 1929 yılında çekilen “The Virginian” adlı filmde Gary Cooper’a Virginia aksanını öğretme görevi verildi. Bu filmde küçük de bir rolü vardı. Artık sinema dolu günler başlamıştı. Yönetmen Cecil B. DeMille, Scott’ın oyun yeteneğini geliştirmesi için Pasadena Oyunevi’nde tiyatro yapmaya teşvik etti, burada 4 oyunda rol aldı. Scott daha sonra Paramount ile anlaştı. “Hot Saturday” (1932) filminin setinde bir başka sözleşmeli Paramount oyuncusu Cary Grant ile tanıştı. Ömür boyu sürecek müthiş bir dostluk böylece başlamış oldu. O kadar çok beraber takılmaya başladılar ki, ev arkadaşı olmaya karar verdiler. Hollywood’un bu iki genç, yakışıklı ve çapkın oyuncusu birdenbire magazin basınını işgal etmeye başladılar. Efsanevi hikayeleri dilden dile dolaşmaya başlamıştı bile. Önce eşcinsel olduklarına dair dedikodular çıktı ama sonrasında yaşananlar bu iddiayı yerle bir etmeye yetti. Beraber kaldıkları ev, hem Hollywood’un hem de Amerikan yüksek sosyetesinin en önemli kadınlarını ağırlıyordu. Arada sadece tek birinin kaldığı yıllar olmakla beraber, 10 yıl boyunca aynı evde yaşadılar. Burası Malibu’da, daha sonra “Bachelor Hall” (Bekârlar Konağı) adıyla tanınacak olan bir plaj eviydi. İkilinin 1932 ile 1942 yılları arasında birbirinden güzel ve meşhur yüzlerce güzel kadınla adları çıktı. “Bachelor Hall”ın namı ikilinin şöhretini çoktan aşmıştı bile. Ev; magazincilerin etrafına kamp kurduğu, gecelediği bir yerdi artık. Arada Randolph Scott bir süreliğine meşhur duPont ailesinin varisi Marion’la kısa bir evlilik bile yaptı. (duPont ailesi kim mi? “Foxcatcher” filminde adı geçen zengin aile. Scott, Foxcatcher Takımı’nı kuran John duPont’un halasıyla evlenmişti.)

Randolph Scott; kariyerinin ilk 3 yılı hariç hep başrollerdeydi. 1962 yılında sinemayı bıraktı. Sık sık örnek gösterdiği Greta Garbo gibi hayatının geri kalanını kapalı kapılar ardında yaşadı. Cary Grant, Fred Astaire ve Billy Graham ile kurduğu dostluklar ömür boyu baki kaldı. Scott, aktif bir Cumhuriyetçi olarak politik bir duruş sergilemekten asla geri kalmadı. Cumhuriyetçileri maddi manevi desteklemeye devam etti. 1953 yılında çevirdiği “Riding Shotgun” adlı westerni, bugün “McCarthy’ci tonlar taşıyan filmler” içinde değerlendirilmektedir. Ben, başta “Ten Wanted Men” olmak üzere, ustanın birkaç filminin daha bugün geriye dönüp baktığımızda (belki bilinçli olarak yapılmamış olsa da) bu bağlamda değerlendirilebileceği kanısını taşıyorum. İleride bu konuda ayrıca bir analiz kaleme alacağım.

Randolph Scott’ın en büyük hobisi beyzbol ve golftü, golfte ülkenin eniyilerini yenebilecek düzeye ulaştı. Aynı zamanda başarılı yatırımlar yapan, keskin bir zekaya sahipti. Scott freelance çalışmaya başladıktan sonra iyi paralar kazanmaya başladı. Arkadaşı Harry Joe Brown ile kurdukları yapım şirketi Ranown sayesinde yapım işinden de önemli paralar kazandı. Kazandığı paraları yerinde yatırımlarda değerlendirdi. Petrol kuyuları, tarım arazileri, gayrimenkulleri ve hisse senetleriyle servetine servet kattı. 1944 yılında evlendiği ikinci eşi Patricia Stillman ile ölene kadar mutlu bir beraberliği oldu. İki de evlat edindiler. Randolph Scott; 1987’de California eyaletindeki Beverly Hills’te 89 yaşında öldü. Öldüğü zaman, 100 milyon doları aşan servetiyle Hollywood’un en zengin aktörlerinden biriydi.

WESTERNLER

Randolph Scott; Henry King, Rouben Mamoulian, Michael Curtiz, John Cromwell, King Vidor, Allan Dwan, Fritz Lang ve Sam Peckinpah gibi döneminin birbirinden büyük ve önemli yönetmenleriyle çalışma fırsatı yakaladı. Onunla en çok çalışan yönetmenlere gelince; Henry Hathaway’in yönettiği 8 filmde, Ray Enright’ın yönettiği 7 ve Edwin L. Marin’in yönettiği 7 filmde oynadı. Şahsi kanaatimce en başarılı işbirlikleri André de Toth ve Budd Boetticher ile yaptıklarıdır. André de Toth, 6 filmde Scott’ı yönetti. Efsanevi Budd Boetticher ile tam 7 film çekti. “Herald Top Ten Polls” rakamlarına göre; 1950, 1951 ve 1952 yıllarında en yüksek gişe getiren 10 oyuncudan biriydi. 1.89’luk Randolph Scott, Amerikan futbolu, beyzbol, at yarışı ve yüzmede iyiydi. Birinci Dünya Savaşı sırasında silah kullanma ve at binme yeteneklerini de geliştirme fırsatı yakaladı, bu sportif özelliklerini oynadığı filmlerde lehine çevirmeyi başardı ve zor rollerin altından başarıyla kalkmasını bildi.

blankRandolph Scott’ın oynadığı 100 kadar uzun metrajın 60’dan fazlası western türüne aitti. Bu filmlerde genelde sevdiklerini kaybetmiş, acı çeken, tecrübeli, sert ama en zor anlarda bile sakinliğini koruyan bir tipleme çizdi. Bu kendince bir ağırlığı ve saygınlığı olan, en vahim olayları bile sessizlikle karşılayan kovboy performansları çok sevildi. Son derece cool, bozulmaz/sarsılmaz bir ekran-kişiliği yarattı. “Sante Fe” (1951) gibi kimi westernlerinde yer yer tuhaf bir espri anlayışına sahip olduğu da görülmektedir.

Genelde; doğru bildiği yoldan şaşmayan, kararlı, inançlı, inisiyatif kullanmaktan çekinmeyen, sadece gerektiğinde konuşan, cesur, gözüpek, güvenilir ve attığını vuran bir kovboydu. Kanun adamlarını, ödül avcılarını, askerleri ve eskiden kanun adamı olan intikamcıları canlandırdı. Sadece John Wayne ile beraber oynadığı “The Spoilers” (1942) filminde tam anlamıyla bir “kötü adam”ı oynadı. Bu rolü hariç hep ‘iyi adam’ı oynadı. Lee Marvin, Richard Boone, Craig Stevens, Claude Akins ve James Coburn gibi isimler Randolph Scott westernleri sayesinde geniş kitlelerce tanındılar.

Randolph Scott’ın western kariyerindeki ilk önemli dönüm noktası, bugün artık klasikleşmiş olan imajını ilk kez oturttuğu 1946 tarihli “Abilene Town” filmiydi. Bu filmden sonra 1946-1962 yılları arasında çektiği 40’a yakın filmin, iki tanesi hariç hepsi western oldu. Bu filmlerin çoğunu izledim, benim için özellikle 1950 sonrası westernlerinin arasından üç beş film seçmek çok zor. Yine de 1950 sonrası çektikleri arasından, çok sevdiğim birkaç örnek listeleyeceğim, bu filmleri severseniz diğerlerini de izleyin.

blank“HANGMAN’S KNOT” (1952)

Budd Boetticher otobiyografik nitelikli “When in Disgrace” kitabında; tanıdığı tüm insanlar içinde ‘en centilmen’ insanın Randolph Scott olduğunu belirtir ve onu övmek için şöyle der: “Ondan (Randolph Scott’tan) daha iyi bir yoktur. Onu tanıdıkça, Amerikan İç Savaşı’nı neden (Kuzeyliler yerine) Güneylilerin kazanmış olmaları gerektiğini anlarsınız”.

Randolph Scott, “Hangman’s Knot”ta (1952) bir Konfederasyon askerini oynuyor, psikopat yardımcısı ise Lee Marvin. Filmin son derece kanlı bir açılışı var, Scott ve arkadaşları bir grup Kuzeyli askeri hunharca öldürüyor, taşıdıkları altını çalıyor ve böylece dur durak bilmeyen bir macera başlıyor.

“TEN WANTED MEN” (1955)

Sıkı bir kovboy filminde iyi ve kötü arasında belirgin farklar olmak zorundadır. Bir westernin kalitesini belirleyen en önemli faktörlerden biri, çizgi romanların (ve uyarlamalarının) kalitesini, sürükleyiciliğini ve çekiciliğini belirleyen faktörle aynıdır. Kötü adamın eksantrikliği.

“Ten Wanted Men”de (1955) Richard Boone; kurbanını sorguladığı sahne gibi sahnelerde insanın tüylerini diken diken eden, müthiş bir “kötü adam” performansı ortaya koyuyor. Randolph Scott her zamanki gibi formunda.

“SEVEN MEN FROM NOW” (1956)

Şimdi hikayeye bakın. 1955 yılında ünlü senarist Burt Kennedy, John Wayne’in oynaması için “Seven Men From Now” adıyla bir senaryo yazar. Yönetmen Boetticher olacaktır. Yayın hakları Wayne’in şirketi Batjac Productions’tadır. Yapımcı John Wayne’nin kardeşi Bob Morrison olacaktır. Derken bir mucize olur. John Ford, yeni filminde oynaması için John Wayne’e haber gönderir. Bilenler bilir; John Wayne, John Ford köprü olsa üstünden geçmez, Wayne, Ford’tan gelen herhangi bir ricayı zaten emir telakki etmektedir. Wayne yapımına başlanmak üzere olan “Seven Men From Now” için Randolph Scott’ı önerir.

blank

Randolph Scott kariyerinin en önemli dönüm noktalarından biri olan o müthiş “Seven Men From Now” (1956) filminde adeta döktürür. Film, Randolph Scott’ın başyapıtı kabul edilir hatta bazı kaynaklara göre yönetmen Budd Boetticher’in de. Birbirinden iyi filmlerle taçlandırılacak olan Scott-Boetticher işbirliği başlar. John Wayne’in ön-yapım aşamasındaki “Seven Men From Now”ı bırakıp oynamaya gittiği film ise koskoca “The Searchers”dır. Kimilerine göre John Wayne’in, kimilerine göre hem Wayne’in hem de John Ford’un en iyi filmi, başyapıtı. “Seven Men From Now”, Randolph Scott’ın insan avına çıktığı filmlerin içinde en iyisi. Baş düşmanı ise Lee Marvin. Marvin’in performansı yer yer Scott’ı aşıyor. Kaçırılmaması gereken bir western…

blank“RIDE LONESOME” (1959)

Budd Boetticher, sinemanın sanat formu özelliğini bütünüyle yitirmesine karşı kendince mücadele vermiş, az bilinen ama önemli bir yönetmendi. Randolph Scott ve Budd Boetticher beraber her biri birer sanat eseri kabul edilen 7 film yaptılar. “Seven Men From Now” (1956), “The Tall T” (1957), “Decision at Sundown” (1957), “Buchanan Rides Alone” (1958), “Westbound” (1959), “Ride Lonesome” (1959) ve “Comanche Station” (1960).

“Ride Lonesome” (1959) bunların içinde en iyimser olanı, o nedenle listeye aldım. “Ride Lonesome”un sinema okullarında okutulması gereken, son derece zengin ve sürükleyici bir senaryosu var. Bu filmde kahramanlar sürekli (azalarak ve artarak) bir bölgeden başka bir bölgeye taşınıyorlar. Zengin yan karakterler, harika diyaloglar, dengeli bir aksiyon ve sürpriz üstüne sürpriz.

“RIDE THE HIGH COUNTRY” (1962)

Türün arketipini çıkaran “Ride the High Country” (1962), otoriteler tarafından klasik Amerikan westerninin mezartaşı kabul edilir. Ben buna bir de aynı yıl çekilen, westernin tarihsel gelişimini özetleyerek bir tür dip toplam alan “How the West Was Won”u (1962) dahil ediyorum. Aynı yıllarda yavaş yavaş ivme kazanan Avrupa westerni, zamanla Amerikan westernini köklü bir değişime iter. En kusursuz halini Sergio Leone filmlerinde bulan İtalyan usulü kovboy filmleri aşırı şiddet içeren bir şiddet operasıdır.

blank

Sam Peckinpah tarafından yönetilen ve Joel McCrea ile Randolph Scott’ı biraraya getiren “Ride the High Country” (1962) ise klasik westernin tüm yapıtaşlarını barındıran naif bir kovboy filmi. Lucien Ballard’ın görüntü çalışması olağanüstü. Sinema eleştirmeni Pauline Kael’e göre “tüm modern westernlerin muhtemelen en basit, en geleneksel ve en zarif olanı”. Aynı zamanda Randolph Scott’ın emeklilik dilekçesi niteliğindeki “Ride the High Country” hüzünlü bir western başyapıtı.

KAYNAKLAR

Boetticher, Budd. “WHEN IN DISGRACE”, 1989. Nevil Publishing, ABD.

Fagen, Herb. “THE ENCYCLOPEDIA OF WESTERNS”, 2003. Facts on File, ABD.

Kael, Pauline. “5001 NIGHTS AT THE MOVIES”.

Varner, Paul. “HISTORICAL DICTIONARY OF WESTERNS IN CINEMA”, 2008. Scarecrow Press, ABD.

http://www.findagrave.com/cgi-bin/fg.cgi?page=gr&GSln=Scott&GSfn=Randolph&GSbyrel=in&GSdyrel=in&GSob=n&GRid=3037&

https://en.wikipedia.org/wiki/Randolph_Scott

blank

Ertan Tunc

Sevdiği filmleri defalarca izlemekten, sinemayla ilgili bir şeyler okumaktan asla bıkmaz. Sürekli film izler, sürekli sinema kitabı okur. Ve sinema hakkında sürekli yazar. En sevdiği yönetmen Sergio Leone’dir. En sevdiği oyuncular ise Kemal Sunal ve Şener Şen.

“Türk Sinemasının Ekonomik Yapısı 1896-2005” adlı ilk kitabı; 2012 yılında Doruk Yayımcılık tarafından yayınlanmıştır. Kara filmler, gangster filmleri, İtalyan usulü westernler, giallolar ile suç sineması konularında kitap çalışmaları yürütmektedir. İletişim: ertantunc@gmail.com

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.

blank

Öteki'den Haber Al

Buna da Bir Bak!

blank

Son Büyük Serserinin Ardından…

Başarılı oyuncu Birol Ünel, 4 Eylül’de kansere yenik düşerek hayatını
blank

Setsuko Hara’ya Aşk Mektupları – III. Bölüm

Japon sinemasının unutulmaz oyuncusunu incelediğimiz Setsuko Hara'ya Aşk Mektupları başlıklı