blankSöze nasıl başlamam gerektiğini gerçekten bilmiyorum. Bu filme harcadığım süreye mi yanayım, yoksa yıllardır REC serisi ile bir yalanı yaşadığımızı yeniden görmeme mi? İspanyol Sineması’nın yükselen zombi serisi REC, üçüncü filmi Genesis ile çekirgenin hikayesini bir kez daha haklı kıldı. Neden böyle oldu? Beklenmedik bir düşüş müydü beyazperdeye yansıyan? Yoksa en başından bu zombi serisi çöküşe mahkum muydu? Bu sorular için herkes kendi cevabını bulacaktır. Kesin olan son filmin gerçekten seyredilemez başarısızlıkta olduğu.

İlk iki film ile muhtemelen aynı zaman aralığında geçen REC 3, Koldo ve Clara adlı genç çiftin evlilik törenlerinde başlıyor. Davetlilerden Koldo’nun amcası törene gelmeden önce bir köpek tarafından ısırılmıştır ancak yara küçük ve önemsiz gözükmektedir. Törenin ardından yapılan partide amcanın enfeksiyonunun ilerlediğini ve garip davranmaya başladığını görürüz. Kendini balkondan atan amca,  kalkmasına yardım etmeye çalışanları ısırarak cehennem saatlerini başlatır. Bunun ardından REC 3, karmaşada birbirini kaybetmiş aşıklar Koldo ve Clara’nın birbirlerini bulma hikayelerini anlatan bir korku-komedi-romantizm üçgeni halini alacaktır.

İlk REC filmi bilindik hikayeyi tekrarlamaktan öteye gitmese de found footage tekniğini başarılı bir şekilde kullanmasından ötürü dikkat çeken, sevmesem de takdir ettiğim bir yapımdı. REC 2’ye geldiğimizde ilk filmin finalinde bahsedilen “şeytan tarafından ele geçirilme” fikrinin fazla ciddiye alındığını ve aksiyonu yüksek bir Exorcist zihniyetine emin adımlarla gidildiğini tecrübe etmiştik. Hollywood bu fikrin çekicilikten uzak olduğunu algılamış olsa gerek, ilk filmin remake’i olan Quarantine’e çektikleri devam filmini orijinal REC 2’den olabildiğince uzak bir yapıya sokmuştu (ve muhtemelen kendi remake tarihinde yaptıkları en akıllıca seçimlerden biri de bu olmuştu). REC 3 ise bir inadın eseri olmaktan başka bir şey değilmiş gibi duruyor. Filmde demonic zombie konsepti katlanarak arttırılmış ve zeki bir yere de bağlanmamış vaziyette. Zombi kültünü Hristiyan mitolojisi ile harmanlamaya çok karşı değilim ama bu harmanda yeni bir şey üretilmiyorsa filmi çekmek manasızlaşıyor. (Bir vampir hikayesi de olsa) From Dusk till Dawn seyretmemiş olsak belki beklentilerimizi düşük tutabilirdik ama artık 2012 yılındayız.

blank

Rec 3’ün Amerikan kardeşi (ve iyi bir film olan) Quarantine 2’den etkiyle yaptığı tek hamle, found footage olayını bitirmek olmuş. İlk yirmi dakika bir düğün kameramanı olarak geziniyor ve kıyamet patladığında kameranın kırılmasının ardından kendimizi kendi planları, kamera açıları, ışıklandırmaları olan bir filmin içinde buluyoruz. Açıkçası ilk yirmi dakikayı da yapmalarına gerek yoktu, seksen dakikalık bir filmde yirmi dakika düğün seyretmemizin filme dramatik olarak hiçbir getirisi bulunmamakta. Eğer bir film dörtte biri kadar zamanda olaya giremiyorsa (girmiyorsa değil “giremiyorsa”) devamından da büyük beklentilerimizin olmaması gerekir. Nitekim film gerçekten kalan bir saatte de kendini toparlayamıyor. Herhangi bir derinliği olmayan diyalogları, zayıf esprileri ve korkutuculuktan bir halli uzak zombi saldırısı sahneleri ile hayattan dakikaları özenle çalıyor REC 3 (Zombilerin herkesi paramparça ettiğini güvenlik kameralarından dakikalarca seyredip kendi bulunduğun odanın kapısının ardına kadar açık olmasına tepki göstermeyen bir karakteri ben ne kadar ciddiye alabilirim?).

REC 3’ün bir sürü hatası var, ama belki de en kritik hata korkudan korku-komediye atlama kararını almak olmuş. Afişlerinden de tahmin edebileceğiniz üzere film her şeyini tamamen Leticia Dolera’nın gelinlik ve elektrikli testere ile yarattığı yüksek seksapeliteye bağlıyor. Aşırı anime ve video oyun dokulu, özünde sevdiğim ama REC evreni ile bağdaştıramadığım bir yol bu, formül de net bir şekilde görüyoruz ki tutmamış. Belki gore dozunu yüksek tutarak filmi kurtarabilirlerdi ama filmin geneli için çok az ve düzensiz bir gore formülü izlemişler, biraz ortalarda ve bir miktar sonlarda seyrettiğimizin yetişkin gözlere hitap ettiğini anlıyoruz. Film aksiyon ve gore efektleri daha homojen dağıtmalıydı.

Özetle Paco Plaza ve Jaume Balaguero, beraber ya da solo zombi filmleri yapmasınlar çünkü belli ki ilk REC’ten ötesini yapabilecek kapasitede değiller (ama ne yazık ki durmayacaklar, zira REC 4: Apocalypse şu an yapım sürecine girmiş durumda). İlk REC’i sevdiyseniz ve gerçekten sizi gerecek bir zombi filmi istiyorsanız yüzünüzü yeni kıtaya çevirin ve (Rotten Tomatoes’da da %86 gibi müthiş bir puana sahip) Quarantine 2: Terminal’i seyredin. Aksi takdirde REC 3’te sizi gerecek tek nokta (yaşınız yaklaşmış ise) filmin başındaki evlilik sahnesi olacaktır.

Öteki Sinema için yazan: Yigilante Kocagöz

blank

Misafir Koltuğu

Öteki Sinema ekibine henüz katılmamış ya da başka sitelerde yazan dostlarımız her fırsatta harika yazılarla sitemize destek veriyor. Size de okuması ve paylaşması kalıyor...

1 Comment Bir yanıt yazın

  1. İlk iki filmin başarısından bu kadar uzak bir film nasıl çekmişler acaba. İlk filmden sonra Rec 2 yi izlediğimde, başarılı gördüğüm devam filminin 3. sü hakkında heveslenmiştim. Ama ne yazıkki filmin atmosferi, konusu, olayların mantığı ve sahne oluşumları dahi ilk 2 filmden uzak yapılmış. O apartmanı yine görmek istiyorum ben

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.

blank

Öteki'den Haber Al

Buna da Bir Bak!

blank

Haneyi Ölüm Sarmış: Ölüm Saati (1954)

Ölüm Saati 1954 yapımı bir filme göre oldukça iyi kotarılmış
blank

Gitmek mi Zor, Kalmak mı: Mountains May Depart (2015)

Mountains May Depart, teknolojik gelişmeye vurgu yapıp, zaman ve mekân