Recep İvedik 5’e seyirci sansürü! Film vizyona girmeden sansürlendi! Sinemada sansür meselesi ilgimi çeker, varlığıyla da canımı sıkar. Geçtiğimiz aylarda Yeşim Ustaoğlu’nun filmi Tereddüt hakkında bir yazı kaleme almıştım. Söz konusu ‘festival filmleri’ olunca sansür sürekli konuşulan ve yazılması gereken bir konu ama bir gişe komedisi için sansüre dair cümleler kuracağımı hiç düşünmemiştim, o da oldu!

Şahan Gökbakar geçtiğimiz günlerde Recep İvedik 5 filminin fragmanını izleyicinin beğenisine sundu. Fragmanda Azeri bir boksör ile Recep İvedik karakterinin konuşmaları bazı çevreler tarafından tepki topladı. İlk açıklamalarında “yok öyle bir şey, biz kardeşiz” minvalinde cümleler kuran oyuncu ortalığı sakinleştiremedi ve bu tepkiler öyle bir noktaya geldi ki, Şahan Instagram hesabı üzerinden yayınladığı bir videoda söz konusu sahnenin filmden çıkarıldığını açıkladı.

Fragmandan film sansürleten ilk millet olarak tarihe geçmiş olabiliriz, teşekkürler Türkiye!

Recep’in derdi ne?

Tam da “dış mihraklar” bizimle uğraşırken yapılmış bu filmi tüm Recep İvedik filmleri gibi bir “mastürbasyon sineması” olarak nitelendiriyorum. Yani Kurtlar Vadisi Irak ile Recep İvedik filmleri aynı ihtiyaca cevap veriyor. Bu dolmaları yapan da yutan da memnun, orada bize laf düşmez. Keşke festival sinemacılarımızın aklına da iyi fikirler gelebilse, biz de koca bir sene, toplumcu sinema adına sadece Babamın Kanatları’yla uçmak zorunda kalmasak.

Konuyu dağıtmayalım, filmi izlemeden Azeri boksöre ve dolayısıyla kardeş ülke Azerbaycan halkına yanlış yapıldığından emin olan insanlarımız Şahan’ı sıkıştırınca bir kez daha otosansür makinesi çalıştı ve film vizyona girmeden makaslandı. Gişe komedileri skeç bloklarından oluştuğu için bu makasın konu bütünlüğüne etkisi hiç olmayabilir ve evet, sahne filmde yok ama ben vizyona girdikten kısa bir süre sonra “işte Recep İvedik 5’ten çıkarılan sahne” denerek servis edileceğine eminim.

blank

Recep’in yumrukları boşa mı çıkacak?

Gelelim, asıl takıldığım noktaya; biz bu sosyal medyadan her şeye tepki verme hadisesini biraz abarttık mı ne? Toplum siyasiler üstündeki gücü tükendikçe tiyatrocuya, sinemacıya, diziciye, şarkıcıya sarıyor. Onlara bir yaptırım uyguladığında da kendini iyi hissediyor. Belki bu da bir tür mastürbasyon, bilemedim!

Bana göre Recep İvedik’in başka milletlerin sporcularını madara ederek komedi ürettiği bir film fikri tümden yanlış. Biz 4 filmdir Recep’in birilerini rezil etmesini izliyoruz, buna “rezil etme komedisi” denebilir mi? Pekala mümkün. Toplumcu altyapısı sağlam olmakla birlikte Kemal Sunal’ın solo filmleri de aynı amacı güderdi. Bazen Recep’in radyasyonun etkilerine maruz kalmış bir ‘Şaban’ olduğunu bile düşünüyorum.

Politik doğrucu biri değilim ancak Recep –ilk filmdeki gibi- sadece kötü ruhlu insanları rezil etse. Recep’in yumrukları boşa çıkmaya başladı. Bu karaktere ilk kez, “öyle önüne geleni dövemezsin” deniyor.

Tepki noktalarımız hayli ilginç bu arada… Recep filmler boyunca iyi eğitim almış, iyi para kazanan, orta üst sınıfa mensup onlarca insana sataştı. Yoga hocası, Paintball işletmecisi, otel müdürü, kütüphane memuru, üniversitede ders veren profesör, dalış hocası, şirket CEO’su vs. Kimsenin gıkı çıkmadı ama iş Azeri boksör yumruklamaya gelince, basılmaması gereken notaya basılmış oldu ve bütün salon Recep’e “sen ne yapıyorsun” dercesine baktı. Birkaç yıl önce ayaklar altında olan Türk milliyetçiliği -hem de AKP iktidarında- bir şahlanış yaşıyor. Bunlar hep analiz edilmesi gereken meseleler. Recep İvedik filmleri tam bir laboratuvar, bayılıyorum!

Azeri dövemeyen ama Rus’u lafla ve yumrukla paramparça edebilen bir Recep eskisi kadar güçlü olmayabilir ya da anlaşılan o ki, Recep’in yolu bile kitlesiyle ayrışmaya başladı. Karlov suikastinden sonra Ruslarla da aramız düzeldi, muhtemelen o sahneler daha önce çekilmişti. Siyasetin bu kadar değişken olduğu bir ülkede toplumu doğru gıdıklamak -artık- imkansız.

Yazının sonuna not: Bu bir Şahan dövme seansı değildi, insanlara, yanlış yapsalar bile ne yapacaklarının dikte ettirilmesinden hoşlanmam, ayrıca Şahan Gökbakar’ı, her ne kadar Recep İvedik karakterine esir düşse de komik ve gerekli buluyorum. Arada açıp Celal ile Ceren izlerim, keyifli ve edepsiz bir romantik komedi olarak gayet sevdiğim bir filmdir.

MURAT TOLGA ŞEN – murattolga@gmail.com

blank

Murat Tolga Şen

Murat Tolga Şen, sinema eleştirmeni, senarist ve oyuncudur. Öteki Sinema'nın kurucusudur ve OFCS (Online Film Critics Society) üyesidir. 2012-2023 yılları arasında Medyaradar sitesinde TV sektörüne dair eleştiriler kaleme almış, 2014-2016 sezonunda Okan Bayülgen’in Dada Dandinista adlı programının yazı grubunu yönetmiştir. Ayrıca 2017-2019 yılları arasında Antalya Sinema Derneği’nin danışmanlığını yapmış ve 2014-2023 yılları arasında Eğlenceli Cinayetler Kumpanyası’nda oyunculuk yapmıştır. Şen, "Bir Notanın Hikayesi" adlı belgeselin senaryo yazarı ve "Bir İz - Madımak" belgeselinin danışmanıdır. Yazılarına Beyazperde ve Öteki Sinema'da devam etmektedir.

1 Comment Leave a Reply

  1. Yanlış hatırlamıyorsam filmim fragmanında İvedik birisine ehliyetini gösteriyor. Ehliyette yazan şehir ismi de sansürlenmişti.

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.

blank

Öteki'den Haber Al

Buna da Bir Bak!

blank

Masis Günlükleri: ADA

Masis Üşenmez İstanbul’dan bildiriyor. Yağmur çamura rağmen "zombi olmak için
blank

Cannes Film Festivali Hakkında Notlar (2005-2017)

Cannes Film Festivali: "Bu filmler böylesine prestijli ödülleri nasıl kazanmışlar”