Korku antolojilerine yeni bir soluk getiren Ryan Murphy imzalı AHS serisi her sezon bir korku mitini ele almaya devam ediyor. AHS, sırasıyla lanetli ev, tımarhane, cadı okulu, sirk ve son olarak otelde geçen sezonlar sonunda tekrar öze dönüyor. 6. sezonda yeni bir ev korkusu ile baş başayız.
En başarılı bulduğum ikinci sezon sonrası aldığı ivme ile dizi çok şaşalı çekimler ve korku türünde ters tepen bir abartı ile devam etmişti. Seyirciyi kandırmak için karışıklaşan senaryolar da oyuncuları zorlamış, dizi özünü kaybetmişti.
Ryan Murphy, bu konudaki eleştirileri duymuş olacak ki 6. sezon My Roanoke Nightmare hiçbir materyali sızdırılmadan, tam bir gizemle başladı. Sadece ilk sezonda denenen bu pazarlama taktiği “bilinmezlik en korkunç şeydir” gerçeğini bir kez daha bize gösteriyor.
Sadece üzerinde 6 sayısı görülen bir poster ile çıkan sezon, ilk bölümde dizi ve korku fanlarını sevindirecek şekilde başladı. Gerçek kesit gibi bir anlatıma sahip bölümde asıl karakterlerimiz Shelby (Lily Rabe) and Matt (André Holland) olayları bir röportaj gibi anlatırken onların karakterlerini ise Sarah Paulson ve Cuba Gooding Jr oynuyor.
Bölüm, siyah bir erkek ve beyaz bir kadının büyük şehirde her şey yolunda giderken, bir saldırıya uğradıktan sonra ufak bir kasabaya yerleşip yalnız başlarına yaşamak istemeleri ile başlıyor.
Matt’ın ailesine yakın bir yerde açık arttırmadan çok ucuza ve tek rakipleri parasız bir köylü aileye karşı aldıkları devasa evi restore eden çift her şeye sıfırdan başlıyor. Ancak Matt sürekli iş için evin uzağında iken yoga hocası eşi Shelby garipliklerle karşılaşmaya başlıyor. Dışarıdan gelen sesler, gökten yağan dişler, saldırı sonucu bebeğini kaybetmiş olan Shelby’nin kafasını iyice bulandırıyor ve onu bir depresyona doğru itiyor. Matt eşinin yanına pek de iyi anlaşamadıkları kız kardeşi Lee’yi (Adina Porter ve Angela Bassett) koruyucu olarak yolluyor. Lee de hap bağımlısı olduğundan polislikten atılmış, ailesi dağılmış bir kadın. Shelby’nin ufak problemleri büyütmekteki başarısı Lee’nin sinirlerini bozarken gece çok büyük bir olaya sahne oluyor.
Kayıp koloni olarak ün salan Roanoke aslında Amerikan tarihinin en ilginç gizemlerinden biri. 16. yüzyılda Kuzey Arizona’da kurulan ilk İngiliz yerleşimi olan Roanoke’da vali insanların ihtiyaçlarını almak için İngiltere’ye gidip 3 yıl sonra döndüğünde koloninin kaybolduğunu görür. Geride kalan tek şey çitlere kazınmış Croatoan yazısıdır.
Hala tam olarak nedeni belli olmasa da insanların aslında oradan göçtüğü, yerlilerin onları katlettiği ya da içlerine aldığı gibi farklı teoriler ile olay açıklanmaya çalışılmıştır. Hatta halihazırda oradaki insanların DNA’ları toplanarak ilk kolonistler ile bir ilgileri olup olmadığını açıklamaya çalışan bir araştırma var.
Dizi bu mit ile ne kadar bağlantılı olacak bilemiyoruz, ama gelen haberlerde ilk sezon ile bir bağı olacağı kesin gibi. Bir polisiye drama gibi başlayıp klasik korku öğelerini tek tek bölüm içine yerleştiren yapım ilk iki sezonda aldığımız tadı yakalayacakmış gibi bir hava veriyor. Ancak gerek Freakshow gerekse Hotel sezonları iyi başlayıp sonradan çok dağıttığı için pek de beklentiyi yükseltmemek lazım. 2016 Emmylerine damga vuran AHS’nin gediklilerinden Sarah Paulson ve Oscarlı oyuncu Cuba Gooding Jr diziyi sırtlayacak ise güzel bir sezon ile baş başa kalacağımızı söyleyebilirim.
Öteki Sinema için yazan: Masis Üşenmez