“Robocop… Kimdir, nedir, nerden gelmiştir?..”
OCP şirketinin yöneticilerinden Dick Jones, ED-209 robotunu tanıtırken, yemek yemeyecek, uyuması gerekmeyecek, 24 saat çalışabilecek bir polise ihtiyaçları olduğunu söyler. Dünyanın en büyük şirketlerinde tuvalete bile gidemeden çalışan işçilerin olduğu bir sistem hep daha fazlasını talep etmek üzerine kuruludur. Otomasyon da bu taleplerden biridir ve iş gücünü ya makinelerle değiştirmeyi ya da onları makineleştirmeyi gerektirir.
Detroit kentinin yerine yapılacak devasa Delta Şehri gibi bir mega inşaat projesini hayata geçirmek üzere olan OCP, uzay araştırmaları, savunma sistemleri ve sibernetik gibi daha pek çok şirketi içinde barındırdığı gibi özelleştirilmiş olan emniyet gücünün de sahibidir. Şirketin artan suç oranını azaltmak bahanesiyle ürettiği, insani zayıflıklardan arındırılmış polis memuru projesi olan tamamen makine ED-209 başarısız olunca ikinci seçenek yani makineleştirilen insan Robocop projesi gündeme gelir.
Robocop (1987), Alex Murphy adlı polisin görev sırasında pusuya düşürülüp feci şekilde öldürülmesinden sonra yapay bir bedende yaşama döndürülüşünün öyküsüdür. Murphy önce kolunun koparıldığı ve ardından kafasına yediği kurşunla son bulan travmatik sahneden sonra hastaneye kaldırılır ama kurtarılamaz. Artık Robocop olmak için ideal bir adaydır ve bedeninin büyük bir kısmı kesilip atılarak makine bedene yerleştirilir. Bu aşamada sağlam kalmış olan sol kolu da yok yere feda edilerek yapay olanla değiştirilir.
Filmde, emniyet gücündeki her polisin OCP’ye ait olması ve onların bedenlerini istediği gibi kullanabilmesi, makineye dönüştürmesi, ürünleşen insanın görsel bir abartıyla sunumudur. Ona eski adı Murphy diye hitap ettiği için azar işiten polis arkadaşı Lewis’in aldığı yanıt özetleyicidir: “Onun bir adı yok. O bir program, bir ürün…”
MAKİNELEŞEN TOPLUM POLİTİKASI
Artık nerdeyse tüm insanlar makineleşmiş, birer ürün haline gelmiş durumda. İnternet servis sağlayıcıları, arama motorları, dijital yayın platformları, sosyal medya ve daha pek çok şirket, kullanıcılarından/müşterilerinden elde ettiği verilerle, onlarda aynı beğenileri oluşturup benzer modalara yönelmelerini sağlamakla kalmıyor, onlarla ilgili bilgileri ürünleştirip yasal veya yasa dışı yollardan satarak da kazanç sağlıyor yani toplum, kurumların satın aldığı ürünler haline geliyor. Bununla birlikte tektipleştirme, farklı düşünce ve yaşam biçimlerine tahammülsüzlük ile karşıt seslerin susturulması, şiddet ve ölümlere karşı hissizleştirme ve biat ettirme politikası birkaç gün önce yaşanan skandalları bile unutuveren tekdüze, duyarsız, makineleşmiş bir toplum meydana getiriyor.
Filmde arada gösterilen Media Break haber bülteninde sunucular, on binlerce kişinin ölüp gittiği katliam ve felaket haberlerini de Robocop tanıtımı gibi neşeli haberleri de aynı samimiyetsiz yüz ifadeleriyle sunarlar. Yine araya giren reklam filmlerinde ömür boyu garantili bir yapay kalp ve başka ülkeleri nükleer bombalarla yok ettiğiniz bir aile masa oyunu tanıtılır. Üçüncü reklam filminde bir dinozorun şehirde dehşet saçarken kendi boyutunda yeni model bir arabayla karşılaşıp etkilenmesi gösterilir. “Daha büyük daha iyidir” sloganıyla doymak bilmeyen bir kültür yüceltilir. Bu reklamların tümü de korkunç savaş ve yıkım haberlerinin normal şeylermiş gibi sunulmasına benzer şekilde topluma dayatılan hissizleşme ve makineleşmenin yergisidirler. Her şeye “Bunu bir dolara alırım” diyerek banal esprisini tekrarlayıp duran TV komedyenini de bunlara ekleyebiliriz.
Murphy’nin sol kolunun fedası, artık sağdaki makine olanla tıpatıp aynı ve kimliğini yitirmiş bir uzuv haline gelmesi demektir. Sağ kol OCP tarafından gizlice beslenen suçlularca parçalanmıştır, sol kol ise doğrudan şirket tarafından yok edilir. Murphy zaten yetersiz emniyet biriminde zor koşullarda çalıştırılan bir polisken Robocop haline getirilince onlar tarafından bütünüyle sahiplenilmiş, özel yaşamı çalınıp tüm gün ve gecesi iş saatlerine eklenmiş bir köledir artık. İsteği ve bilgisi dışında bir makine bedene hapsedilmiştir. Polis merkezinde tel örgüler arkasındadır. OCP onu yalnızca makineleştirmemiş, belleğini silerek kimliksizleştirmek de istemiştir. Ona eski adıyla seslenilmesini istemez. Bir siborg (sibernetik organizma) olduğu halde sanki bütünüyle makineymiş gibi ona Robocop (Robot Polis) denmiştir.
MAKİNE İNSANIN KİMLİĞİ
Murphy’nin Robocop olarak yeniden doğumu ve bebekliğine dair anlatımlar ilk başta yalnızca onun bakış açısından gördüğümüz çekimlerle verilir. Beşiğinde yatarken açılıp kapatıldığı anlar, bebeklikten kalan belli belirsiz anılar gibidir. Üzerine eğilip bir şeyler söyleyen, onu öpüp sevgisini ifade eden ebeveynlerinin görüntüleri yeni yaşamındaki ilk anılarıdır. Bebek mamasıyla yetinebileceği kadar bir organik yapısı vardır. Sıradan bir bebek değildir şüphesiz. Kevlar ile güçlendirilmiş titanyum zırhla kaplı gösterişli bedeni içinde ve insani zaaflardan kurtulmuş makine şaşmazlığıyla bir süper kahraman gibi sunulur medyada. İlk başta polis merkezine getirildiğinde herkesi şaşkına çeviren ve hayranlık uyandıran bir giriş yapar. Diğer polisler onu yakından görebilmek için merkezin koridorlarında çocuklar gibi koştururlar.
Robocop, terörizm olaylarında tecrübeli bir özel emniyet gücünün ilgilendiği olay yerine gelerek artık terörizm hakkında hepsinden daha bilgili ve en iyi stratejileri geliştirebilen yeni aklıyla onlara direktifler vermeye başlar ve doğrudan olaya el atıp rehineleri kurtarır. Duvarların arkasını görebildiği, delip geçebildiği, makine hafızasıyla gördüğü her şeyi kaydedip istediği zaman ulaşabildiği ve yüksek ateş gücüyle hedeflerini kusursuz vurabildiği yetenekleriyle şirketin yeni yıldızıdır.
Ama OCP bu makinenin özündeki insanı tamamen silememiştir. Bir gece gördüğü rüya, eski yaşamına dair birkaç görüntü onun aslında bir insan olduğunu anımsamasını sağlar. Eskiden yaşadığı yeri bulup ziyaret ettiğinde karısı ve oğlunun taşınıp gittiği, yaşamı ve belleği gibi boşaltılmış evde ilk kez insani duygular sergileyerek öfkesini açığa vurur. Artık çocuğu için baba, karısı için bir koca olamayacaktır.
Murphy’nin kimliksizleştirilmesi cinsiyetini de kapsar. Film onun erkekliğini yeniden kanıtlama çabasını gösteren sahnelerle doludur. Bol keseden kurşun harcayan tabancası abartılı boşalımlar sergileyen yeni eril organıdır. Bu silah onun bedeniyle bütünleşiktir, ateşlemediği zamanlarda bacağının içinde taşır. Tecavüze uğramakta olan bir kadını kurtarırken kadının bacakları arasından ateş ederek arkasındaki tecavüzcüyü haklaması onun erkekliğini havalı şekilde ilan ettiği bir başka sahnedir. Ödülünü de kurbanın ona koşup sarılmasıyla, kahramanlığı sayesinde kadının gönlünü çalan şövalyeler gibi alır. Tabancasını ateşledikten sonra döndüre döndüre yerine koyan kahraman kovboydur. Yumruğundan bir orta parmak gibi fırlayan arayüz süngüsü aynı zamanda hem bir silahtır hem de cinsel tehdit anlamı taşıyan bu işaret onun cinselliğini dayattığı bir objedir.
YOZLAŞMIŞ DÜZENİN DOKUNULMAZ ŞİRKETLERİ
Robocop “ne” değil de “kim” olduğunu, ailesini ve geçmişini kendini tanımlayabilecek kadar öğrendikten sonra onu öldürenleri cezalandırmaya girişir. İlk başta çete üyelerini tek tek yakalayıp gözaltına aldırır. Ama bunlar OCP ile ortak iş gören, şirket için yasadışı işler yapan kişilerdir ve her yozlaşmış düzendeki gibi suçlarına rağmen ellerini kollarını sallayarak serbest kalırlar. Bazı polisler son zamanlardaki çok sayıdaki kayıplarından ve çalışma koşullarından şirketi sorumlu tutarak greve gittiklerinde tamamen korumasız kalan sokaklar suçlularca işgal edilir. Dick Jones’un “Ölüm bu işin fıtratında var, her polis bu riski bilerek çalışır” demecindeki umursamazlığın arkasında topluma güvenlik adı altında yetkileri artırılmış şirket ve ürettiği makine polislerin dayatılması için kaos ortamı oluşturma amacı vardır.
OCP, Delta City gibi bütün bir şehri yeniden inşa edeceği çılgın projeyle bir milyon kişiye iş olanağı sağlayacak, böylece işsizliğe de çözüm getirdiği propagandasıyla halkın sempatisini kazanırken yolsuzluklarını ve kurduğu kirli ilişkiler ağını gözlerden uzak tutabilecektir. İşçilere pazarlanacak fuhuş ve uyuşturucuyla bir verirken üç alacağı cambazca planın ihalesi bile yapılmıştır. Emniyet gücünü satın almış olduğundan, tüm yasadışı işleri yaparken kendine dokunulmazlık ve kanunlardan muaf tutulma hakkını da edinmiştir. Robocop asıl katilinin şirket olduğunu kavramıştır ve sorunun kökenine ulaşmak ister ama kendisi OCP’nin malı olarak yöneticilerine müdahale edemediği bir yazılımın mahkumudur. Şirket kanunların üstündedir, yöneticileri her ne suç işlerlerse işlesinler tutuklanmazlar.
Yoz sisteme çomak sokmaya kalkanlar ise hemen yok edilmelidir. Dick Jones, polis robot diye sunumunu yaptığı ama zaten dev yapısı ve şehirde kullanılacak bir polis birimi için gülünç olan aşırı ateş gücüyle aslında orduya pazarlanacak bir makinedir. Rant projesi olan ED-209 ile ranta engel olmaya kalkan Robocop çarpıştırılır.
Robocop’a belli bir zarar verebilse de sürekli bir başarısızlık içinde gösterilen ED-209, öncelikle filmin başında yönetim kuruluna tanıtıldığı sırada, silahını yere attığını algılamadığı için bir yöneticiyi kevgire çevirdiği sahneyle akıllara kazınmıştır. Kapitalizmin merhametsizliğini anlatan acımasız bir mizaha bulanmış bu müthiş sahnenin sonunda, yaşanan akıl almaz olaya şirket başkanının tepkisi yalnızca “büyük hayal kırklığına uğradım” demek olur. Filmin şirket açgözlülüğüyle dalga geçme nesnesi olan ED-209 orantısız cüssesi, kükreyen sesi ve korkunç silahlarına karşın sıkışınca sevimsiz bir çocuk gibi zırlamaya başlayan, şiddet eğilimli ve alık bir sahte kabadayıyı andırır.
Dick Jones, Murphy’yi ED-209 ile yok etmeyi başaramayınca bu işi sahibi olduğu emniyet gücüne yaptırır. Polis akranlarının onu kurşun yağmuruna tuttuğu sahnede Robocop yaratıcısının üzerine saldığı acılarla çarmıha gerilir. Eliyle yüzünü kapayarak kurşunlardan korunmaya çalışırkenki çaresiz iç parçalayan hali süper kahraman gibi sunulduğu sahnelerin tam zıttıdır. Görkemli OCP ürünü artık işe yaramadığında paçavra gibi fırlatılıp atılır. Chaplin’in Modern Zamanlar’ında makineleştirilen insanın yine makine çarkları arasında sıkışıp kaldığı sahne yeniden canlandırılır.
Eski ortağı Lewis son anda Murphy’yi kurtarıp onu ilk öldüğü yere, terk edilmiş fabrikaya getirir. Robocop haline geldikten sonra başlığı arkasında gizlenmiş yüzünü ilk kez gösterir hem bize hem de kendine. Yeniden Murphy olur, öldüğü yerde yeniden doğar. Hedefleme sorununu gidermek için alıştırma yaparken bebek mamalarını nişan olarak kullanması ve onları parçalaması artık bebeklikten kimliğini eline aldığı yetişkinliğe adımıdır. Onu öldüren Clarence Boddicker ve çetesini yok ettikten sonra Dick Jones’un da foyasını ortaya çıkarır. Sonda ona adını soran şirketin başkanına, ilk kez gülümsediği bir yüzle Robocop değil de “Murphy” diye yanıt verir. Görevini yerine getirmenin ve kendini yeni bedeni ve kimliğiyle kabullenmenin, insanlığını geri kazanmanın tatmini ile odadan çıkar gider.
Murphy halinden memnun görünür ama OCP yöneticileri dokunulmazlıklarını korumaktadır. Murphy, Dick Jones’a müdahale edebilmek için kovulmasını beklemek zorunda kalmıştır. Polisler greve gitmişken onun böyle bir hakkı yoktur, programlandığı görevini 24 saat sürdürmeye devam edecektir. Herkesten farklı göründüğü için yalnızlık içinde kalmaya ve artık öyle olmasa bile bir makineymiş gibi muamele görmeye alışmak zorundadır.
KUTSAL BEDENE MÜDAHALE
Murphy sol kolunun ifade ettiği değerleri yitirmiş, sakat bırakılmış, makine bedenle bütünleştirilmiş bir ucube mi yoksa teknolojinin insan bedenini güçlendirip ömrünü uzatacağı, yetenek ve kapasitesini artıracağı bir gelecekteki yeni insanın (post-human) yanlış amaçlar için yaratılmış bir ön izlemesi midir?
Robocop, kafasına monte edilmiş başlığını ilk kez çıkarıp bize yüzünü göstereceği zaman yanındaki Lewis’i uyarır: “Göreceklerin hoşuna gitmeyebilir.” Murphy’nin eski hali rahatsız edici olan, yeni bedeni ise kabullenilen ve normal olan haline gelmiştir. Lewis ona ayna görevi görmesi için yansıtıcı yüzeyli bir teneke parçası tuttuğunda görülen yüzünün yamuk yumuk yansıması, doğal olanın deforme olmuş, anormalleşmiş durumunu ifade eder.
Organiğin makineyle birleştiği alışık olunmadık bu görüntü ilk seferinde fazlasıyla tuhaf bulunacak bir manzaradır. Murphy’nin Robocop’a dönüşümüne kolayca alışmamız ama başlığını çıkardığında görülen manzaraya verilen tepki, alışıldık beden bütünlüğünün bozulmasıyla oluşan tiksintiden kaynaklanır. Murphy’yi canlandıran Peter Weller‘ın bir kostüm giyiyor olması, seyircilerin Robocop’a bakınca yüzünden bir parça görünmesinden dolayı benzer şekilde onu kostüm giyen bir karakter gibi algılamasına yol açar. Ama başlığı çıkartıldığında makine ve organiği birleştiren görsel efektler bu etkiyi bozar. Robocop aslında çıplaktır. Yüzündeki derisinden başka organik teni yoktur. Zırhı derisidir ve onu başlığına yaptığı gibi bir matkap kullanarak giyip çıkaramaz. Robocop böylece bedenini bütünüyle utanmadan gösterebildiği bir doğaya erişmiştir.
İnsani zaaflardan ve toplumsal tabulardan arınma, insanlığı yitirme ile insanlıktan özgürleşme arasında bir tartışma ortaya çıkarır. İnsanüstü yetenekler, gördüğü duyduğu her anıya istediği zaman ve aynı berraklıkta ulaşabilen bir zihin, asla hastalanmayacak, düşüp bir yerini kırmayacak, belki de ölümsüz bir beden bu özellikleri duyan hemen herkes için çekicidir.
İlk Robocop kanlı bir yetişkin filmi olmasına karşın çocuklar tarafından da çok sevilmiş, bir yıl sonra çizgi filmi yayınlanmaya başlamıştı. Filmin Türkiye’de sinema gösterimine değil de ilk TV yayınına yetişebilenlerdenim. Ertesi gün sıra arkadaşım filmden çok etkilenmiş halde akşama kadar sınıfta Robocop gibi yürüyüp dönüş hareketlerini taklit ederek vınnn jjjjt diye sesler çıkarıp durmuştu. Çocukların oyunlarına konu edip olmaya özendikleri bir kahraman olabilir ama gerçekte herhalde pek kimse Robocop haline gelmeyi düşlemez. Devam filmi Robocop 2’de yeni Robocop’lar yapma denemelerinde makine bedenlerine alışamayan ve delirip kendilerini öldüren kişilerden örnekler verilir. Yeni bedenini kabullenen bir tek Murphy olmuştur. Bu sahneler kahramanımızın iradeli varoluşunu yüceltirken aynı zamanda onun biricikliğini ve taklit edilemezliğini vurgulamak içindir. Ama filmde sunulan kısıtlamalara maruz bırakılmış değil de hızlı ve çevik hareket edebilen, yaşam zevklerini eskisi gibi hatta belki daha yoğun ve dolu dolu tadabilen bir bedene karşı çıkanların sayısı çok daha az olurdu. Murphy insanüstü yeteneklerle bezeli bedeni içinde kimseyle bütünüyle normal bir ilişki kuramayacağı dipsiz bir tek başınalık içine sürüklenerek modern insanın yalnızlığını ifade etmekle birlikte acaba gerçekte kendisi gibi pek çok makine bedenli insanlar olsa yaşama bakışı değişir miydi?
MAKİNELEŞMENİN SINIRLARI
İnsan bulunduğu çevre ve koşullara, aynı şekilde bedenindeki beklenmedik değişimlere uyum sağlayabilen bir canlıdır. Bunlara ek olarak, sık kullandığımız araç gereçleri de bir süre sonra bedenimizin bir parçası olarak görmeye başlarız. Elinde sürekli bir sopa tutarak ve bununla objelere erişip onların yerlerini değiştiren, öteleyip çekiştiren kimselerin bir süre sonra sopayı bedenlerinin bir parçası olarak kabullendikleri görülmüştür. Bulundukları konumdan erişemeyecekleri için yaklaşmak veya uzanmak gereksinimi duyacakları uzaklıkları, ellerinin uzantısı olan sopaya alıştıktan sonra daha yakınmış gibi hissetmeye başlamışlardır. Artık sopa ele eklenmiş yeni bir organdır. Kapladığınız alanla ilgili düşleminiz tuttuğunuz sopaya göre belirlenir.
TVSS (Tactile Visual Sensory Substitution) adı verilen bir sistemle görme engelli bireylerin başlarına yerleştirilen küçük bir kameranın, bedendeki algılayıcılarda oluşturduğu titreşimlerle dijital bir görüntü oluşturulabilmektedir. Çevrelerini üç boyutlu şekilde haritalandırmalarını sağlayan sistemi kullanan görme engelli kimseler bir süre sonra onu bedenin doğal sistemiymiş gibi algılamaya başlamıştır. Yapay organ sonradan eklenmiş bir teknoloji olmaktan çıkar. Lens veya gözlük takanlar bir süre sonra onun varlığını bile unutabilir. Bazılarının gözlük gözünde olduğu halde odada gözlüğünü aradığına tanık olmuş veya duymuşsunuzdur. Görme bozukluğunu gideren gözlük, gözün parçası olmuş vazgeçilmez bir organdır artık.
Her gün kullandığımız akıllı telefonlar akılsal yetilerimizi daha gelişkin hale getiren, belleğimizin kapasitesini bir anda yükseltmiş olan teknolojilerdir. Artık dünyadaki olayları nerdeyse gerçekleştiği anda öğrenebiliyor, istediğimiz anda sınırsız bir bilgi yumağına yeni organımızın bilgi ağlarına erişme hızı ölçüsünde ulaşabiliyoruz. Üstelik bu yeni belleğe erişme çoğu zaman asıl belleğimizde bir bilgiyi anımsamaktan çok daha güvenilir ve hızlı gerçekleşiyor. Randevularımızı, yapılacak listelerimizi, önemli gün ve tarihleri unutmak zorunda kalmadığımız bir gelişme sağlıyor. Elimizden düşürmediğimiz bu cihazlar nerdeyse bedenin bir devamı haline gelmiş haldedir. Sürekli bedenimizle birleşik halde tuttuğumuz akıllı telefonlar Murphy’nin beynine eklemlenmiş çiplerden farksız sayılır. Hem bilgiye bizim de doğrudan beynimize eklenmiş bir çip yoluyla erişme seçeneği de yolda. Bir maymunun, Neurolink şirketinin beynine yerleştirdiği çiple hiçbir şeye dokunmadan video oyunu oynadığı görüntüler bu geleceği haber veriyor.
Siborg filmlerinde gördüğümüz yarısı makine olan bedenleri abartılı bir sembol olarak görürken modern insan görünüş olarak da giderek o tuhaf görünümlü bedenlere sahip oluyor. Gördüğü her şeyi kaydedebilen ve ihtiyacınız olan verileri istediğiniz anda camına yansıtan Google gözlüğünü takmış, koluna sağlık verilerini sürekli denetleyen Apple saatini geçirmiş, ağır yükleri kaldırıp kolayca taşımak için geliştirilen ve Amazon Alexa yardımıyla kılınızı bile kıpırdatmadan işinizi görebildiğiniz bir metalik dış iskelet sistemi (exoskeleton) giymiş, beynine eklenmiş Neurolink çipiyle kapasitesi misliyle artırılmış birini hayal edelim. Onu dev şirketlerin yaptığı bir siborg diye anmak için gövdesinden fırlayan metalik boru ve kablo yığınları görmemize gerek var mı?
RUH, BEDEN VE OTONOMLAŞMA
Murphy’nin ED-209’u alt etmesi, bütünüyle makine olan varlığa yarı makine insanın üstün gelmesi olarak sunulmuştu. Robocop filmi insanın makineleşmesini yererken bir yandan makinedeki insanı yüceltir. Ruhsuz makine yetersizdir, ona ancak insanla bir değer ve yücelik eklenir. Tüm bunlarla birlikte transhümanizmin coşkuyla talep ettiği, ömrü uzatıp hastalıkları yok edecek gen çalışmaları, yapay organlar, fiziksel gücün üst sınırlara çıkarılması ve sürekliliğinin sağlanması vs. insanın giderek benliğini, ruhsal varlığını ve değerlerini yitireceğine dair kaygıları da ortaya çıkarmıştır.
Murphy’nin insanlığı beyninde mi saklıdır yoksa dijitalleştirilmiş anılarında mı? Ghost In The Shell’de (1995) Motoko Kusanagi bütünüyle yapay organlarla değiştirilmiş bedeninde insanlığını sorgular. İnsan ruhu ve yapay bilinç ayrımının ortadan kalkmış olduğu bir zamanda belki bu sorgulama anlamsızlaşıyor. Robocop sonda kendini Murphy olarak tanıtmadan önce kendinden üçüncü bir kişiymiş gibi bahseder, “Murphy’nin bir karısı ve çocuğu vardı, onlara ne oldu?” diye sorar. Belki de Murphy artık bambaşka biridir ve sonda kabullendiği kimlik yeni varlığı için bir başlangıç noktasından ibarettir.
Transhümanizmin bedenin iyileştirilmesi ve giderek ölümsüzlüğe erişmesi üzerine kurulu ideali süper kahramanların gösterişli dönüşme öyküleriyle sembolleşir. Bilimsel keşifler, teknolojik gelişmeler, çılgın deneyler veya genetik üstünlüklerle bedensel ve zihinsel ayrıcalıklar edinerek tanrılaşma, yeni/dönüşen/üst insan ideallerinin tanımıdır. Ama süper insan veya benzeri siborg fikri bir yandan insanı küçümser ve aşağılar. İnsan güçsüzdür, ya genetik müdahale ya makineyle desteklenerek üstünleşir. DC’nin gözde kahramanı Victor (Cyborg) organik bedenini yitirmişken teknolojik güç ve yeteneklerle bezenmiş olarak geri döndüğünde nerdeyse tanrılaşmış bir süper kahramandır artık. The Boys’ta (2019) ise geliştirilen bir bileşimle istedikleri kimseleri süper kahramanlaştırıp onlar aracılığıyla toplum üzerinde egemenlik kuran bir dev şirket anlatılır. Mucizevi, üstün ahlaklı, parıltılı dönüşüm kurgularında kahramanlar göz boyar ama gerçekte dönüşen insanı yaratmakta olan Robocop’taki veya The Boys’taki gibi şirketlerdir. Kökendeki sorun dönüşen insanın neye evrildiğiyle birlikte bir de üretilen bu pahalı gelişmelerden dünya nüfusunun yüzde kaçının yararlanabileceğidir.
Tüm insanların ölümsüzlüğünün sağlanması ve hatta ölmüş olanların da diriltilerek bu olanaklardan yararlanması gerektiğini söyleyen Nikolai Fedarov’un (1829-1903) zombi varlığına bile rıza üreten düşünceleri bir yanda, daha temiz suya bile erişemeyen 2 milyar insan bir yanda. Uzaya astronotlardan başka ilk önce sadece en zengin kimselerin çıkabilmesi gibi uç örneklerden pandemide varlıklı ülkelerin vatandaşlarının ilk önce aşılanmasına kadar insanlığın gelişimi ve refahı üzerine gerçekleştirilen hemen her şey öncelikle ayrıcalıklı azınlığın hakkı, yoksul kitleler içinse bir lükstür. Onların satın alabildiği teknoloji yine onları sömürmek için kullanılır.
Hümanizm insanın bir üstün varlık olarak daha da gelişmesi, aydınlanması, korunması ve gelişimde önceliğe sahip olması gerektiğini söyler. Transhümanizmin üstünlüğe vurgu yapan anlayışının temellerinde bu da vardır. 21. yüzyılda ise ayrımcı anlayışları terk etmek, bedenin saflığı ve biricikliği tutuculuğuna da kapılmadan insanlığın kaydedeceği aşamaları çevresiyle, hem makine hem doğa ile birlikte düşünmek gerekir. Ne yazık ki bu ideal günümüz gerçeklerinden çok uzakta kalıyor.
Yeni insan Robocop’a dendiği gibi adı olmayan, hissiz, belleği boşaltılmış bir ürün, insanlığını ve kimliğini yeniden konumlandırmaya muhtaç bırakılan tüketici kolonisinin tıpkı klonlarından biridir. İnsanlık kendi evrimini yönetir hale geldi diye sevinen kitleler bu evrimin kendileriyle ilgisinin yalnızca o evrimde geri bıraktırılmak ve sömürülmek olmadığından emin olmak zorundadır. Makineleşen toplumun açma kapama düğmesini elinde tutanlar, istediklerinde onu bildikleri gibi tamir edip istediklerinde hurdaya çevirir. Boddicker ve çetesini yok ettikleri savaşta yaralandıklarında Murphy, Lewis’e iyi olup olmadığını sorar. Lewis güç bela “Mahvoldum” diye cevapladığında Murphy ona yılgınlıkla, “Seni tamir ederler” der, “her şeyi tamir ediyorlar.”
Öteki Sinema için yazan: Murat Kirisci
Murat ben Nazilli Anadolu Lisesinden Deniz. Ne zamandır yazılarını zevkle okuyordum ama senin yazdığını bilmiyordum. Ne zaman ki Karate Kid ile ilgini yazında müdür yardımcısı Aslan bey gecti kim yazmış yazıyı diye bir baktım sen
Çok teşekkürler Deniz :)