blankBir araba tekerleği düşünün ki adı “Robert” olsun, sebepsizce canlanarak sahip olduğu telekinetik güç ile önüne gelen canlı cansız her şeyi patlatsın. İşte filmimiz Rubber bize Robert isimli bu psikopat tekerleğin hikayesini anlatmakta.

Yıllar yılı filmlerde abuk subuk katil makinaları, arabaları, tırları, kamyonları, buldozerleri, içine şeytan kaçmış milyon tane aracı izledik. Şimdi ise sıra geldi bir tekerleğe. Kızgın, öfkeden titreyerek karşısındakileri yok eden psikopat seri katilimiz Robert huzurlarınızda.

Filmimiz, en iyi filmlerde bile bir sürü nedeni olmayan şeyin bulunduğunu belirten bir monolog ile bizlere hoşgeldiniz diyor.  Sanki daha en başta izleyeceğimiz filmde başroldeki tekerlek neden öldürme iç güdüsüne sahip, nasıl canlandı ve hatta bu film neden yapıldı gibi şeyler hakkında kafa patlatmamızı istemiyorlar gibi.

Bu noktada not düşeyim filmin ahım şahım bir yanı zaten yok. Dolayısı ile kimsenin birşeye kafa patlatacağını da sanmıyorum. Yönetmen bizleri fazla ciddiye almış olmalı bu konuda. %99 ihtimal ile 78 dk olan filmin daha yarısına gelmeden bu ne Allah aşkına deyip sıkılıp kapatacaksınız. Ben izlerken zor bitirdim desem yeridir. Neyse biz dönelim filmin konusuna. Robert’ önüne geleni patlatırken yakınlardaki bir tepeden bir grup insanda dürbünle canlı film izlediklerini zannederek kendisini takip etmektedir. Haliyle bu durumda dürbünle tepede duranlar bizim gibi seyirciler oluyor. Tek farkları var o da Robert’ın film icabı cinayet işlediğini sanıyorlar. Biz bütün herşeyi topluca görüyoruz.

Seri katilimiz Robert başlarda rastgele önüne çıkanı öldürürken sonraları insanları seçip öldürmeye başlıyor. Hatta filmimizin güzel kızını saplantı haline getirip ufaktan ufaktan arzulamaya başlıyor. Bir ara dujj fantezisi yapmaya bile kalkışıyor. Zamanla tepedeki seyircileri de kaybediyoruz. Yavaş yavaş, hiç meraklanmadan insanların kafalarını, kuşları, tavşanları patlata patlata filmi nihayetinde sonlandırıyoruz.

blankblankFilmin senaryosunu yazan, yöneten ve müziklerini yapan kişi Fransız Quentin Dupieux. Aslen dj olan Quentin Dupieux’i bundan yaklaşık 10-12 yıl önce önce Levi’s reklamındaki Flat Eric karakteri ve reklamın müziği olan Flat Beat ile hatırlayanlarınız olacaktır. Yönetmen yaklaşık 500.000 usd gibi oldukça düşük bir bütçe ile filmi çekmiş. Bir diğer nokta filmin baştan sonra Canon 5d Mark II dslr fotoğraf makinası ile çekilmiş olması.

Yönetmenin film çekiminde lenslerin neden önemli olmadığı , neden profesyonel HD kameralar yerine 5d Mark II kullandığını anlattığı küçük bir röportajı var. İlgilinen arkadaşlar buradan çekip dinleyebilirler. 5d Mark II’nin diğer kameralara göre daha küçük olduğu, yönetmene daha  hızlı ve rahat hareket kabiliyeti sağladığından bahsediyor. Filmde zaten hareketli bir sahne yok. Genelde kamera sabit, sadece sağa sola pan yapıyor. Hareketli sahnelerde kamerayı bir monopoda bağlamışlar ve sahne çekimlerini bu şekilde gerçekleştirmişler.

Sonuçta Rubber oldukça ilginç bir film. Korku desen korku değil, komedi desen komedi de değil. İçerisinde bolca kafa patlatma sahnesi bulunan sanatsal olmaya çalışmış bir film. Tam festivallik, geçen sene Cannes’da bu sene de !F İstanbul’da seyirci ile buluşmuş.  Tavsiye eder misin derseniz, olur ya elinize geçerse bir 10 dk şans verin derim. Yoksa çekilecek ızdırap değil.

blank

blank

İlker Güler

1977 İstanbul doğumlu, 3 film bir arada sever, Betamax dostu bir sinemaseverim :)

8 Comments Bir yanıt yazın

  1. konusu ilginc oldugu icin bende buyuk bir merak uyandirmis bir filmdi kendisi.pskiopat bir tekerlegin maceralari ve yonetmenin hikayeyi anlatim tarzi hosuma gitmisti lakin hikaye bir yerden sonra takiliyor ve ilerlemiyor,filmi begenmedim de diyemiyorum ,sanirim sorun hikayenin kisirligindan kaynaklaniyor yani seyircinin ozdeslesecegi bir psikopat tekerlek nekadar cazip olabilirki ?

  2. Ben filmi büyük bir zevkle izledim :) İlginç, tuhaf ve en önemlisi sebepsiz bir film. İşte bu yüzden izlenir…

  3. Yazı filme bayağı haksızlık etmiş. Bu sitenin müdavimleri eminim birçok şeyi kendi tarzında anlatan bu filmi sıkılmadan izleyeceklerdir. Eğlenceli…

  4. filme haksızlık edildiği konusunda gerçekten bende katılıyorum. “Attack of the Killer Tomatoes” ile domatesleri göklere çıkartırken. bir tekerleği sırf yuvarlak diye hor görmeyelim :)

  5. Bu filmden haberdar ettiğiniz için teşekkürler.

    Funny Games gibi derdi olan bir film bu. Hiç de “Sebepsiz” değil.

  6. metin demirhan’ın dünyanın yakınından geçen bir meteor’un etkisiyle canlanan masa’nın ölümcül saldırılarını ve tecavüzlerini! anlatacak uçuk bir senaryo çalışması vardı.cihangir’de bir ev serisinde bolca lafı geçer.

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.

blank

Öteki'den Haber Al

Buna da Bir Bak!

blank

Welcome to the Dollhouse (1995)

1995 yapımı Welcome To The Dollhouse filmi, 13-14 yaşlarında aslında
blank

The Lawnmower Man / Bahçıvan (1992)

Hazır sitemize bir Stephen King yazısı girmişken, 1992 yapımı bir