“A Horror movie of the soul” diye tarif edilen Safe, şehir insanının “güvenlik” duygusuna son derece basit ve sade bir şekilde saldıran, modern dünyanın içindeki yalnızlığın dipsiz kuyusuna iterek boğmaya çalışan bir başyapıt. İnce, uzun, bembeyaz bir yemek masasında, tertemiz bir tabağın altından yavaşça beliren bir böcek gibi…
Kaliforniya’da zengin bir ev kadını olan Carol White’ın (Julianna Moore) bu hayatta hiç bir eksiği yoktur. Parası da vardır, onu seven bir kocası da, güzel bir evi de… Son derece “güvenli” bir hayat yaşamaktadır kendisi. Bir gün, Carol’un burnuna, nerden geldiğini çözemediği kokular gelmeye başlar. Ardından, Carol’un bu güvenli hayatının surları, başağrıları ile tehtid edilmeye başlar. Bu başağrıları gittikçe kriz nöbetlerine dönüşür. Carol durup durduk yerde ağlamaya başlar, histeri nöbetlerine girer ve bayılmalar başlar.. Doktorlar Carol’un bu duruma bir çare veya sebep bulamaz…
Sonunda Carol, içinde bulunduğu durumu modern hayatın dikenleri olan aerosol gazları, sentetik kumaşlar ve egsoz dumanı gibi şeylere bağlar. Carol acaba deliriyor mu, bilinmeyen yeni bir hastalık mı çıkıyor, yoksa vücudu bir anda çevresel problemlere karşı aşırı hassasiyet göstermeye mi başlıyor… meçhuldür. Belirsizliğin dehşeti ve bu fizyolojik çöküş, Carol’un hayatını günden güne ezmektedir. Hikaye ilerledikçe Carol kendisi gibi başka insanların varlığını keşvedecek ve yavaş yavaş kendini hayattan izole edip, bu insanlarla beraber sonu meçhul bir hayat tarzına doğru karanlık bir yolculuğa başlayacaktır.
Çok daha yavaş, küçük ve sade bir film olmakla beraber, filmin atmosferi Lorenzo’nun Yağı‘ndaki (1992) atmosfere yaklaşıyor. Julianna Moore sinema tarihine geçen bir performans sergiliyor. 90’ların en sakin, en rahatsız edici ve en karanlık filmlerinden biri olan Safe’i izlerken kendi akli dengenizden şüphe etmeye hazır olun…
Benim gibi alerjik bünyeler sanırım bu filmden çok daha fazla etkileniyor. (Neyseki en etkin alerjik reaksiyonum yumurtaya karşı, en azından daha kontrol edilebilir bir düşman.)
Değiştirdim ama kesinlikle afiş özürlü bir film bu :)
afis degisince afisle ilgili yorumlari sildim izninizle.. ama Murat hakli, bu afis de yani..fena degil ama… filme yakisan derecede guzellikte bir afisi yok filmin!
Filmin yukarıdaki afişinde yeralan karakterin (ki ne derece karakter demek doğru olur bilmiyorum) bulunduğu saniyeler kafama kazınmış durumda. Hem ürkütücü hem de üzücü… Julianne Moore’da müthiş.