The Flash sezon arasına güzel bir veda busesi kondurarak, iyi bir başlangıçla geri döndü. Lafı fazla uzatmadan bölüm incelemesine geçiyorum.
Bu bölüm, klasikleşmiş “dünyanın en hızlı adamıyım” cümlesini bir kenara koyan Barry, Reverse Flash ile yüzleşmesinin belirtilerini gösterdi. Artık “dünyanın en hızlı adamı” olmadığının farkında, fakat bunun “geçici” bir durum olduğunu henüz bilmiyor. Yanı başındaki düşmanının güdülemesi ile istikbaliyle yüzleşmeye hazırlanan Barry, bir yandan Reverse Flash ile yüzleşmek için çalışırken bir yandan da özel hayatındaki değişimler ve eski düşmanlarının neden olduğu sorunlarla cebelleşiyor.
Snart (Captain Cold) ve Rory (Heat Wave), pilot bölümden bu yana devam eden “meta human” konseptinin en güçlü üyeleriydi; şimdi aralarına bir başka ünlü villain daha katılıyor; Lisa Snart. DC’nin New Earth külliyatına göre zor geçen bir çocukluğun ürünü olan Lisa Flash’ın en ısrarcı düşmanlarından biri ve ettiği intikam yemininin gereğini yerine getirmek için elinden geleni ardına koymuyor. Fakat dizide, Lisa karakterine –ki adının da Lisa olup olmayacağını da henüz bilmiyoruz, sadece “Sis” sözcüğünü duyduk- ne gibi bir geçmiş yazdıklarını ve karakterin neler yapacağını henüz bilmiyoruz. Karakteri TV âleminin yeni yıldızcıklarından biri olan Peyton List canlandıracak. Diziye ne gibi bir katkısı olacağını ilerleyen günlerde göreceğiz. Fakat bu bölüm gerçekten “Rogues” ekibinin çılgın attığı bir bölüm oldu. Hem TV bütçesiyle yaptıkları görsel efektler muhteşemdi hem de Wentworth Miller’ın efsanevi karakteri Michael Scofield’ı yeniden yaşadık resmen.
Iris ve Barry arasındaki romantik gerilim benim çok ilgimi çekmiyor ama insanın içini bayacak kadar üstünde durmadıkları için rahatsız da olmuyorum. Eddie ile Flash’ın arası bu bölümde düzelmiş gibi görünse de, ilerde kahramanlık kompleksi hatta Iris’i Flash’a kaptırmanın etkisiyle Barry’nin en büyük düşmanlarından birine dönüşeceğini –adını da hesaba katarsak- öngörebiliriz. Tabii mevzu dizi olunca, her şey çizgi roman evrenine uygun ya da benzer şekilde gelişmiyor. Belki de uzunca bir süre Iris, Barry’nin imkânsız aşkı olmaya devam edecek biz de ilişkiler açısından Firestorm ve Caitlin’in akıbetini merak etmekle yetineceğiz. (Etmedi)
Bu bölüm dizinin gelişimi açısından bir dönüm noktası oldu. Flash, tabir-i caizse ilk defa kamuya açıldı ve bunun sonucunda Flash” ismi de kendisiyle tam olarak özdeşleşti. Yani nasıl ki Starling City’nin resmi kahramanı Arrow’sa, Central City’nin de artık Flash’ı var.
Bu anlamda atmosferi güçlendirmek adına halkın tepkisini daha çok yansıtmalarını, hatta Skyrim’de Dragonborn olmanın verdiği gazın bir benzerini Barry’nin üzerinde göreceğimizi tahmin ediyorum. Ne de olsa süper kahraman olmak ve hakkında konuşulduğunu bilmek Barry’nin bölüm sonunda takındığı gülümsemeyi yaşatıyordur insana.
Bölüm sonundaki Barry & Joe muhabbetiyle, görsel efektleriyle, bölüm sonu sürpriziyle ve bölümde çalan şarkılarla (Paolo Nutini – Better Man) oldukça iyi bir bölüm izledik. Haftayı merakla bekliyorum.
Herkese iyi seyirler!