2009 yılı mahsulü Salvage, Lawrence Gough tarafından yönetilmiş olan İngiltere yapımı bir film. Senaryo ise Colin O’Donnell’a ait.
Öteki Sinema için yazan: Murat Kızılca
Noel arifesi sabahında, gazeteleri dağıtan çocuk Sharma ailesinin yaşadığı evden ateşli bir tartışmaya ait sesler duyar ve merakına yenik düşerek evin arkasına dolanır. Camla kaplı mutfak kapısından karı koca kavgasını izlerken Bay Sharma kendisini fark eder ve kapıyı açar. Bir anlık şaşkınlıkla kaçmaya başlayan çocuk, evin arka tarafındaki ormanlık bölgeye doğru koşar. İyice uzaklaştığına emin olduğunda durur. Ancak asıl tehlike arkasından gelir ve bilinmeyen biri tarafından acımasızca öldürülür.
Bu esnada 14 yaşındaki Jodie, babası Clive ile beraber annesi Beth’in evine gelir. Annesi ve babası boşanmış, Jodie babasıyla beraber yaşamayı tercih etmiştir. Annesiyle arası hiç iyi değildir. Clive kızını bıraktıktan sonra arabayla uzaklaşır. Eve giren Jodie, seslenmelerine yanıt alamayınca üst kata çıkar. Yatak odasının kapısını açtığında annesini yabancı bir adamın üzerinde sevişirken görür. Hızla evi terk ederek karşı komşunun evine sığınır. Apar topar üzerine bir şeyler giyen Beth, yatak arkadaşı Kieran’ı geride bırakır, Jodie’yi geri dönmeye ikna etmek için karşı komşunun kapısına dayanır ama çabaları yetersiz kalır. Aynı anda kapı komşusu Bay Sharma’nın evinin etrafının özel kuvvetlere ait askerler tarafından kuşatıldığını görür. Üstü başı kan içerisindeki Bay Sharma elinde bir satırla kapının önünde şoka girmiş bir vaziyette durmaktadır. Bütün uyarılara rağmen elindeki satırı bırakmaz ve askerler tarafından vurulur. Neler olduğunu anlayamayan Beth, askerlerin uyarısıyla evine döner. Bir süre sonra işler iyice karışır ve ölümler art arda gelmeye başlar. Beth kızını bu ölümcül karmaşadan kurtarmak için elinden gelenin fazlasını yapmaya yeminlidir.
Birçok kısa yöneten Lawrence Gough’ın ilk uzun metraj denemesi Salvage, İngiltere’de bir hayli meşhur olan pembe dizi Brookside’ın artık kullanılmayan setinde çekilmiş. Zaten neredeyse tek bir sokakta ve oradaki evlerin içinde geçen filmi ‘tek mekânda geçen filmler’ kategorisine rahatlıkla dahil edebiliriz.
Gayet hızlı bir tempoda başlayan Salvage, finale kadar hiç hız kesmiyor, adrenalin seviyesi tepelerde gezinen, heyecan dolu bir seyir sunuyor. En önemli kozlarından birisi de sonuna kadar korumayı başardığı gizem. Kana bulanan sokakta neler döndüğü uzunca bir süre anlaşılamıyor. İnsanı delirten bulaşıcı hastalık salgını mı? Yoksa zombi saldırısı mı? Ya da terörist bir örgütün planladığı büyük çapta bir kanlı eylem mi? Cinayetleri kimin, neden işlediğine dair birçok alternatif havada uçuşuyor. Evet, en nihayetinde ortaya çıkan cevap belki çok yaratıcı değil ama filmin kısıtlı imkânlarına rağmen bunu son ana kadar gizleyebilmesi bile takdire şayan.
İşin garibi Gough, gayet başarılı bulduğum Salvage’dan sonra bir daha film yönetmemiş ve kendini televizyon dizilerine vermiş. Umarım önümüzdeki yıllar içinde yeni bir korku filmi daha yönetmeye niyetlenir.
İngiltere banliyösünde geçen Salvage, orijinal bir fikirden yoksun olsa da anlatım biçimiyle dikkat çeken bir ilk film. Ayrıca tam gaz temposuyla heyecanı her daim zirvede tutmayı başarıyor ve düşük bütçesinin dezavantajlarını hiçbir sahnede belli etmiyor. Korku sineması hayranlarına gönül rahatlığıyla tavsiye ederim. Bu tip filmler türe olan inancımızın azalmamasını sağlıyor.
