Uzayda kapalı bir ortam, Satürn’ün aylarından birinde, herşeyden uzakta sadece 3 insan… Harvey Keitel, Kirk Douglas, Farah Fawcett… ve bir de ‘korkunç’ robot “Hector”…
Sanırım bu filmi pazarlamak için başka hiçbirşey söylemeye gerek yok. Harika bir paket. Murat Tolga Şen’in tersninja’da yayınlanan “gelmiş geçmiş en iyi 10 uzay-korku filmi” listesinden bir inci daha var karşımızda: Saturn 3 (1980). Bir kere zaten filmin ismi yetiyor. Saturn 3! Saturn 3! Saturn 3! … çok iyi değil mi? Ben bu ismi duyduğum andan itibaren bir an önce bu filmi izleme heyecanı ile yanıp tutuşmaya başladım doğrusu. Filmin kendisine gelince, film hem artıları hem eksileri olan enteresan bir kült klasik diyebiliriz.
Filmin konusu şöyle: Uzay’da, Satürn’ün aylarından birinde, bir araştırma merkezi’nde Adam (Kirk Douglas) ve Alex (Farah Fawcett) bir bitki örtüsü geliştirerek Dünya’nın artan açlık problemine çare bulmaya çalışıyorlardır. Birbirlerine çok aşık olan Adam ve Alex, çok iyi bir iş çıkartamıyor olacaklar ki, onlara bu projede yardım etmesi için Kaptan Benson (Harvey Keitel) görevlendirilir. Kaptan Benson’un projeyi hızlandırmak için çok güvendiği bir de ‘Hector’ isimli bir robotu vardır. Daha en başından beri güven vermeyen Hector, yavaş yavaş 2001: A Space Odyssey‘deki (1968) HAL gibi ipleri eline alıp terör estirmeye başlayacaktır. Ve unutmayalım ki Alien‘ın (1979) sloganındaki gibi; “Uzayda kimse sizin çığlığınızı duyamayacaktır” …
Proje olarak baktığımızda, Saturn 3, projede yer alan herkesin ‘keşke hiç böyle bir film olmasaydı’ dediği talihsiz projelerden biri. Saturn 3, Alien‘ın gişe başarısının hemen ardından aynı formülü takip ederek kar etme amacıyla yola çıkılmış bir proje. Dönemin seks sembolü Farah Fawcett da projeye büyük umutlarla eklenmiş. Ancak filmin daha başından yönetmen ve Kirk Douglas arasında yaşanan problemler, çekimin sonuna doğru yönetmenin değişmesine kadar varmış. Yapımcılar da her firsatta işe karışarak işi iyice içinden çıkılmaz bir hale getirmişler. İnternette bazı kaynaklarda okuduğum kadarıyla oldukça kanlı iki rüya sahnesi filmden çıkartılmış (ne kadar yazık olmuş değil mi…)
Saturn 3, zaten daha en başından klişelerle dolu bir film. İlk sahne tamamen Star Wars‘ın (1977) kopyası bir şekilde kameranın üzerinden geçen kocaman bir uzay gemisi ile açılıyor. Film boyunca da bir bilim-kurgu hikayesinde olabilcek her klişe Saturn 3’de mevcut. Ayrıca hikayedeki bir çok detay da son derece ucuz ve ikna edicilikten uzak. Benim en çok takıldığım nokta, korkunç robot Hector’un hantallığı ve biçimsizliği. Küçücük ışıklı bir kamera gibi bir kafası ve kocaman yapılı bir insana benzeyen bir vücudu var Hektor’un. Hareketleri son derece hantal ve her an devrilcekmiş gibi hali var. Eminim birçok sahnede o robot devrilmiştir zaten çekim esnasında. Robotun elleri, kolları çok yavaş hareket ediyor ve işlevsellik açısıdan da oldukça şüpheli görünüyorlar. Robot kıyafetinin içinde bir adam olduğu ve adamın kafasının robotun torsosunun içinde kalacak şekilde giydirildiği, üzerine de dandikten küçük bir robot kafası yerleştirildiği çok belli. Ancak yine de Hector’un yer yer korkutucu olabilen ve kesinlikle acımasız bir robot olduğunun da altını çizmeliyim tabi.
Herşeye rağmen bilim kurgu ve korku sinemasını seven herkesin çok hoşuna gidecek bir garip film Saturn 3… B-film deseniz değil, blockbuster deseniz hiç değil, yüksek bütçeli, herşeyin ters gittiği acayip bir projenin acayip bir ürünü. Belki filmi zamanında sinemada izlesem bu kadar sevmezdim (çocukken izlesem de çok hayran olurdum herhalde). Ama şimdi “eski bir bilimkurgu-korku” olarak filme bakınca filmden çok keyifli bir nostalji tadı alınıyor. Film hakkında bu kadar negatif şey yazmakla beraber filmi epey sevdiğimi söyleyerek yazıma son vermek istiyorum. Proje esnasında ne kargaşa yaşanmışsa yaşanmış, ama sonuçta Saturn 3, uzay-bilimkurgu janrasını çok seven bizim gibi “öteki” sinema hayranlarına yaramış.
Öteki Sinema için yazan: Can Evrenol
Aynen yazdığın gibi çocukken sinemada izlemiştim ve hayran kalmıştım tabii ki. Tekrar izlemekten çekinirim herhalde. O hatırladığım haliyle anılarımda kalmasını tercih ederim…
Gerekli Ek: Ah Fawcett ah!!! :)
Ellerine sağlık Can… Bu yazı hem siteye hem de bana çok iyi geldi. Öncelikle kesinlikle daha fazla bilim kurgu yazmalıyız ve ayrıca bu film 30’lu yaşlardakilerin kültlerinden biridir ve sözlük sitelerindeki bir kaç bilgi dışında memlekette bu filmle ilgili yerli içerik bulunmamaktadır. Böyle çok iyi oldu. Matrix’e de ilham olmuş ense köküne arabirim yerlestirme olayına da ayrıca dikkat çekerim. Gerçi ben bunun Japon cyberpunklarından araklanmış bir fikir olduğunu düşünsem de matrix öncesi bir filmde bunu görmek için bile seyredilir.
Filmi sinemada izleme şansına sahip olan (yaşımdan dolayı) ender otekisinema takipçilerinden biri olarak, Hector hakkında yazılanlara katılmıyorum. Kötü robot karekterinin en iyi temsilcilerinden olan Hector (belkide bu denli psiko-robo görülmemiştir), filmin başrol oyuncusudur. Duygu problemi yaşıyan ve vahşet yaratan robotumuzun kovalama ve saklanma sahneleri Terminator filminden daha korkutucudur. Bu filmi Can ın uygun atmosferde izlediğini sanmıyorum. Beyazperdedeki etkisi uzun yıllar sonra bile aklımda kalmasını sağlamış. Heleki robotun nefes alışını dinlemiş olsanız o büyüyü sizde yakalardınız. :)
Yazı için çok teşekkürler. Filmin adını tamamıyla unutmuştum. Sadece Kirk Douglas’ı hayal mayal hatırlıyordum. Film enseye iğne sokma olayı ile aklımda kalmış. Hatta Matrix’i ilk izlerken aklıma doğrudan bu film gelmişti. Ne kadar başarısız bir toplama film gibi gözüksedee akıllarda bir şekilde yer etmiş. Çocuk halimle korktuğumu iyi hatırlıyorum.
kesinlikle Fevzi sana katiliyorum, Hector, korkutucu bir robot profili ciziyor. Bunu yazimda da belirttim. Ancak ayni zamanda ikna edicilkten cok uzak sahneleri de var. Bunu inkar edemeyiz.
Hem bir b-movie filmi ucuzlugu, hem de 2001’deki HAL’in korkutcuulugu ikisi birden mevcut. Ben bu tezati vurgulamak istemistim zaten
He şöle, Hektor a laf ettimem. Tabi şimdi izleyince ne kadar yavan bir robot olduğu anlaşılıyor. O kadar parayı filmin oyuncularına değilde robota harcasalardı daha iyimi olurdu diye hep düşündüm :) ama Farah ı çıplak izlemek için robota para hacamasalarda olurmuş :)
Film başından sonuna kadar arızalı gibi geldi bana. İşin teknik kısmına hiç girmeyeyim. Genelde özel efektleri sevmekle beraber problem yapan biri değilim. Ama, yönetmen değişikliğinden olsa gerek film pek acemi işi gibi duruyor. Herhalde Stanley Donen’in bilim-kurguya uzaklığından olsa gerek. Hoş, filmin hangi kısmının ilk yönetmen John Barry’ye hangisinin Donen’e ait olduğu belli değil. Ama stüdyonun yönetmen kovduğu filmler genel de bu tür bir kadere sahip oluyor. Bkz. Island Of Dr. Moreau ve Invasion… Üstelik bu arızalılık Kirk Douglas’ı ve Farah Fawcett’i de etkilemiş belli ki aralarında kimya yok. Harvey Keitel da niye başka biri tarafından dublajlanmış anlamadım.
bu film benim de çocukluğumda izlediğim kült filmlerimden biridir.
wikipedia’da yazdığına göre Keitel, ağırlıklı olarak Brooklyn aksanıyla konuştuğu için, yönetmen dublajlanmasını istemiş.
Merhaba Sn.Can Evrenol, Saturn 3 yazınızı TRT R-3’te Paralel Evren adıyla hazırladığım ve bilimkurgu müzikleri içeren programda kullanmamda bir sakınca yok değil mi? Elbette isminizi ve site adını vereceğim… Selamlar, kolaylıklar…
Kullanabilirsiniz, teşekkürler.