Kaybedenler Kulübü Yolda’ya dair izleyici yorumlarını keyifle okuduğumu söyleyebilirim. Nejat İşler ile Yiğit Özşener’in, film izleyicilerinin Kaybedenler Kulübü hakkındaki olumsuz yorumlarına verdikleri yanıtları içeren videoları, filmde inşa edilen dünyaya verilen tepkileri anlamak noktasında eğlenceli diyalogları içeriyor bence. Bir grup izleyicinin filmden ve filmdeki karakterlerden nefret ettiklerini ve “seks kulübü” tanımlamasını uygun gördüklerini diğer grubun ise bu durumla ilgilenmedikleri “Beğenmiyorsan siktir git kızım, ben buyum. İşine geliyorsa” diyerek kendi sınırlarını koydukları görülüyor sosyal medya paylaşımlarında. Bu videoda ise her iki filme yeni isim önerisi ise şöyle geliyor; “kaybedenler kulübü karıları götürüyor”, “kaybedenler kulübü karıları yolda götürüyor”.

Cinselliği kuramlarının merkezine alan sevdiğim beş kitap önerisinde bulunmak istiyorum bugün, filme alınan tavırlara istinaden. Belki böylece tepkilerimizi, nedenlerini ve kendimizi anlamak noktasında kıymetli olacaktır bu öneri kitapları okumak… Bir dip not olarak bu kitapların ilk aklıma gelen referanslar olduğunu belirtmek isterim, dolayısıyla geride listeye eklenebilecek pek çok kıymetli kuramcı ve kitap söz konusu…

blankİlk olarak Georges Bataille’nin Edebiyat ve Kötülük isimli kitabı ile okuma listemize başlamak istiyorum. Bu kitapta, Bronte, Baudelaire, Michelet, Blake, Sade, Proust, Kafka, Genet gibi yazarların farklı yönlerini ele alan Bataille, okuyucusunu kötülük üzerine düşündürüyor. Kitabın arka kapağında söyle deniliyor; “Özgürlük daima isyana açılan bir kapıdır. Gerçek özgürlük yaşamı kışkırtmak ve aşmaktır. Özgürlüğün içindeki Kötülüğü ortaya koymak uzlaşmacı, konformist düşünce tarzına karşı çıkmak demektir.” Kitabın birinci bölümünde ise ayrıcalıklı bir lanetin kurbanı gibidir diye tanıttığı Emily Bronte’un Rüzgarlı Bayır eserinden yola çıkıyor ve şöyle diyor Bataille: “Erotizm, ölüme dek yaşamın onaylanmasıdır. Cinsellik ölümü kapsar.” (Bonus kitap olarak Bataille’in Eros’un Gözyaşları‘nı da önermek isterim.)

Bataile’in tartışma zeminini (hala okumadıysanız) Freud ile devam ettirmek keyifli olacaktır diye düşünüyorum. Freud’un bilinçdışı, id, ego ve süperego gibi blankkavramlarını ve elbette bu unsurların cinsellikle ilişkisini okuyucu muhtemelen hatırlayacaktır. Öneri kitabım Cinsiyet Üzerine. Bu kitapta cinsel dürtü, cinsel gereksinim, açlık, cinsel amaç, libido, cinsel sapıtmalar gibi kavramlar üzerine keyifli bir okuma yapılabilir. Böylelikle Freudyen literatürdeki cinsellik, üreme, sapkınlık, vb. kavramlar üzerine bakış açısı kazanılabilir.

Freud okumaları sonrası elbette Lacan okuması yapmak, cinsellik hakkındaki düşüncelerimizi genişletecektir. “Cinsel ilişki yoktur” diyen Lacan’ın zihninin izinde gitmenin, okuyucu için iyi bir yolculuk olacağını düşünüyorum. Öneri kitabım Lacan’da Aşk. Freud ve Lacan düşünceleri, Bruce Fink’in bu kitabı aracılığı ile bir nebze de olsa anlaşılabilir. Bu kitapta Fink, VIII. Seminer aktarımı üzerine bir inceleme olarak Lacancı simgesel, imgesel ve gerçek kavramları eşliğinde aşk ve arzu gibi kavramlara odaklanıyor ve okuruna kendi aşk patikalarını ve manevralarını keşfe çağırıyor. Kitabın arka kapağından Lacanyen düşüncedeki, eksiklik ve aşk arasındaki ilişkiye dair bir alıntıyı sizlerle paylaşmak istiyorum; “Aşkımızı ilan ederek, yani blanksevdiğimize yüksek sesle dile getirerek, eksiğimizi veririz. Kendimizde bir şeyin kayıp olduğunu, eksik bir varlık olduğumuzu, tüm varlığımızla bir şey istediğimizi beyan ederiz. Böyle olduğu halde partnerimize varlık ve tamlık hissi vermeyi başarırız. Aslında (partnerimize) sahip olmadığımız şeyi hediye ederiz. Daha doğrusu bizde eksik olan şeyi başka şeye çevirir, o kişinin buna iyi bakmasını isteriz. Bu ötekinin bizim eksiğimize burun kıvırmayacağını ya da onu ayakları altına almayacağını umarız. (…) Seni seviyorum demek ben eksiğim ve sen benim eksiğime sesleniyorsun demektir.” Sanırım işler biraz karıştı ancak emin olun ki Lacan okumak, onun zihnini keşfetmek okuyucuya bir bulmacayı çözmenin hissettirdiği keyfi yaşatacaktır.

Lacan’ın ardından yolumuza Slavoj Zizek ile devam edebiliriz. Güncel olan cinsiyet politikaları, popüler kültür, sinema ile Lacanyen ve Marksist literatürü birleştiren yazarın bakış açısı, bugünü anlamak noktasında kıymetli blankreferanslar içeriyor. Bu yüzden dördüncü olarak Zizek’in Cinsel Olan Politik midir? isimli kitabını önermek istiyorum. Zizek bu kitabında, Lacan’ın “cinsel ilişki yoktur” formülünü esnetiyor ve cinsel olan ile politik olanın bağını kuruyor ve aynı zamanda kişinin arzu ve fantezilerine dair ilginç saptamalarda bulunuyor. Bu kitapta Zizek “hadi eve çıkıp seks yapalım” gibi doğrudan bir davet yerine “kahve içmeye gelmek ister misin?” tarzı yapılan davetin cinsel ilişkinin olmayışından kaynaklandığını ifade ediyor. Cinsel ilişkinin fantazmatik bir tamamlayıcıya ihtiyaç hissettiğini imleyen Zizek, bir içecekle fantazmatik çerçeve kazandırılan seksin durumunu kitabı boyunca tartışıyor.

Gelelim asıl önermek istediğim kitaba. Zygmunt Bauman’ın Akışkan Aşk isimli kitabı listenin son öneri kitabı. Bauman’ın bu kitabı sanırım Kaybedenler Kulübü, Issız adam, -Kal. gibi filmlerdeki karakterlerin ruh halini anlamamızı kolaylaştıracaktır. Sadece onları değil belki de kendimizi ve düşüncelerimizi tanımak ve tanımlamak noktasında da yol gösterici olacaktır. Kitap çok temel bir öneri üzerinden tartışma zemini açıyor; kapitalizmin doğası ve meta tüketimine dayalı yapısı ile dünya da insan ilişkileri de değişmiştir. Buradan itibaren de kitapta kapitalizm sonrası toplumlardaki ilişkiler ile kapitalizmin bağı kurulmaya başlanıyor. Bauman’a göre “kullan at”, “tek kullanımlık” gibi tüketim toplumuna ait tüketimin mantığı, insan ilişkilerine de sirayet etmiştir. Dolayısıyla tüketim metalarının dayanıklı ve uzun ömürlü olmalarına dair ihtiyaçlardaki değişim, insan ilişkilerinin kısa süreli, yarı-bağımsız ilişkilere dönüşmesinin kaynağı olmuştur. Sadakat, evlilik, sorumluluk, güven gibi kavramlarla yüceltilen aşkın yerini anı yaşamak, keyif almak ve kısa vadeli ilişkilerde blankvarlığını bulan “arzu ve haz” kavramları almıştır. Yazara göre katı olan modernliğin yerini akışkan modernliğin alması ile yeterince garantisiz yaşam içerisinde, ilişkiler üzerinden zaman ve sorumluluk tasarrufuna gidilmiştir.

Tekrar filmler dolayısıyla farklı tepkilere maruz kalan karakterler üzerine düşünülürse, dünyada ve Türkiye’de cinsellik, erotizm, evlilik, seks, aşk gibi pek çok kavramı farklı değerlendiren bakış açılarının bir arada oluşunun, değişimin doğası gereği normal olduğu söylenebilir. Bu tartışmaların bir ucunda “part time ilişki”, “partner”, “fuckbuddy”, “diyalog”, “bağlantıda olma” vb. kavramlar ile akışkan aşkı meşrulaştıran ve zamanı kıymetli bir şekilde yaşadığını düşünen görüşler ile diğer ucunda bu ilişki tarzının geçiciliğini ve aile kurumu üzerindeki yıkıcılığını imleyerek, bu durumu sağlıksız bulanlar bulunuyor. Dolayısıyla Kaybedenler Kulübü erkekleri ve kadınları bir yaşam tarzının temsili olarak bir grup tarafından sevilirken diğer grup tarafından şiddetle eleştiriliyorlar.

Son sözü bireyselleşme’nin başıboş olduğu dünyamızda ilişkilerin iki ucu keskin kılıç gibi olduğunu söyleyen Bauman’ın Akışkan Aşk adlı kitabı ile söylemek isterim: “(İlişkiler) güzel düşler ile kabuslar arasında gidip gelirler, birinin diğerine ne zaman dönüşeceği bilinmez. Çoğu zaman, bu iki hal, farklı bilinç düzeylerinde de olsa, bir aradadır.” Dolayısıyla birlikte yaşamanın da ayrı ayrı yaşamanın da risk ve kaygıları bulunur.

İyi zaman geçirmek için Kaybedenler Kulübü Yolda’yı tavsiye ediyor, kitap okumanın da keyfini unutmamamızı dileyerek keyifli okumalar diliyorum.

Öteki Sinema için yazan: Zehra Yiğit

blank

Zehra Yiğit

Zehra Yiğit, Ege Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyo TV Sinema bölümünde lisans ve yüksek lisans eğitimini tamamladıktan sonra doktora eğitimine Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Film Tasarımı bölümünde devam etti. Oxford Üniversitesi ve Novisad Üniversitesi'ne Visiting Researcher olarak giden Yiğit, İtalya, Portekiz, Sırbistan, Gürcistan, İngiltere gibi pek çok ülkede ders ve seminer verdi, proje ortaklığı yaptı. Yiğit, şu an Akdeniz Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Sinema Televizyon Bölüm Başkanı olarak görevine devam etmektedir.

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.

blank

Öteki'den Haber Al

Buna da Bir Bak!

blank

Ertan Tunç İmzalı Yeni Bir Sinema Kitabı Raflarda

Türk Sinemasının ekonomik yapısını, üretim ve dağıtım süreçlerini mercek altına
blank

Fatih Danacı İmzalı Dolunay Öyküleri Raflarda

Öteki Sinema yazarlarından Fatih Danacı yeni kitabı Dolunay Öyküleri ile