Bazen mekanlar, bazen kokular, bazen de filmler aralarlar bir yolculuğun kapısını. Bir zamandan diğer zamana, bir mekandan diğer mekana yapılan yolculuklar ise yaşamı dönüştürür ve büyütürler. Yolculuk denildiğinde ilk akıllara belki de Angelopoulos filmleri gelir. Ulysses’in Bakışı, Ağlayan Çayır, Zamanın Tozu gibi filmlerde yolculuklarını tamamlayan karakterlerle beraber zamanın sonsuz olduğu fikri izleyiciyi sarar ve sarsar.

Zamanın sonsuz olduğu mekanlardan biri de müzelerdir. Bir ülkenin sinema tarihine yapılacak yolculuk için biçilmiş kaftanlar ise elbette sinema müzeleridir.

Thessaloniki Cinema Museum & Cinematheque

1997 yılında kurulmuş olan Thessaloniki Cinema Museum & Cinematheque aynı zamanda Selanik Film Festivali’nin de bir parçasıdır. Kentin Avrupa Kültür Başkenti olması ile yeniden yapılandırılmış olanın müzenin açılışı, ülkede sinemanın kuruluşunun yüzüncü yılına denk geliyor. Turistlerin yol güzergahında bulunan müze, limanın ilk iskelesinde bulunan simgesel bir depoda yer alıyor. Koruma altına alınmış olan tarihi bir sit bölgesinde bulunan depo yaklaşık 1100 m2’lik bir alanda bulunuyor. Ancak müzenin kendisinin kapladığı alan çok da büyük değil ve müze daha çok sinema ile ciddi bir şekilde ilgilenen kişilere uygun bir görünüm de sergiliyor.

blankMüzenin önünde Rus heykeltıraş Gregori Pototsky’in bağışladığı Angelopoulos heykeli müzenin konuklarını karşılıyor. Müzedeki eserler, Selanikli bir görüntü yönetmeni Nikos Bililis’in koleksiyonuna dayanıyor.

Müzenin içerisinde Yunan sinema tarihinde kullanılmış olan kameralar, projektörler, film geliştirme tankları, lensler ve selüloit malzemeleri görmek mümkün. Ayrıca yaklaşık iki bin filme ait -bir kısmı el yapımı olan- afişler, film kayıtları ve filmlerin arka plan kayıtları da yine bu müzede sinemaseverleri bekliyor. Hemen arka odada bulunan kütüphanede iyi bir film arşivine de ulaşılabilirken, ayrıca burada 1985 yılı sonrası yapılan filmlerin ekipleri hakkında da biyografik bilgiler bulunuyor. Yunan Sineması üzerine yapılan çalışmaların çoğunlukla günceldeki Modern Yunan Sineması’na odaklandığı ve ülke sinemasının sessiz dönemi hakkında henüz yeterli araştırmanın yapılmadığı düşünülürse, bu müze aslında erken dönem Yunan Sineması çalışmak isteyen araştırmacılar için önemli referans merkezlerinden biri gibi de duruyor. Diğer yandan farklı okul çağındaki çocuklara yönelik çeşitli dersler de yine burada veriliyor ve müze çok amaçlı olarak kullanılıyor.

Müze gezilirken bazı filmlerden kareler ve filmde kullanılan nesneleri de görmek olası. Bunlardan biri tüm coğrafyayı köy köy gezmiş olan ve ülkeye ait her unsuru kayıt altına almış olan Manaki kardeşlerin 1905 yılında yaptıkları ilk filmlerinden biri olan İp Eğiren Kadınlar’daki yaşlı kadının dokuma yaptığı el çıkrığı. Yunan Sinema tarihi denilince muhtemelen akıllara gelecek ilk isimler Manaki kardeşlerdir. Bu yolculuğa onların size eşlik etmesi gülümsetiyor.

Bir başka odada ise, bir söyleşisinde “benim için her film yolculuktur” diyen Angelopoulos’un filmi Eternity and A Day (Sonsuzluk ve Bir Gün) filminin ölmek üzere olan kahramanının film boyunca üzerinde taşıdığı paltosu projeksiyondan yansıyan filmin bir kesiti ile birlikte görülebilir. blankAngelopoulos sinemasının önemli özelliklerinden biri zaman atlamalarını kullanmadaki ustalığıdır. Hatırlanacağı gibi bu filmde Alexandre’ın kızı, annesine ait mektubu okurken, o kalkıp, balkona doğru yürüyor ve sahilde güzel eşi Anna’yı görüyordu bir zaman atlaması ile. Sinematik bir illüzyon yaratmak üzere dizayn edilmiş müzenin odaları arasında dolaşılırken, tam da bu sahnedeki gibi geçmiş ile geleceğin iç içe geçişi, zamansal anlamda sağlanan geçişkenlik ile sağlanır. Böylece müze, misafirlerine sinema tarihine doğru bir yolculuğu deneyimleme şansı verir. Bir zamandan tarihin tozlu sayfalarına yolculuk yapılırken, Alexandre’ın eşine sorduğu soru keyifle hatırlanır; “Yarın ne kadar sürer?”

Müze çıkışında, Angelopoulos’a ithaf edilmiş bir alan ya da başka Yunan yönetmenlerin filmlerine ait nesnelerin eksikliği hissedilirken yine de limanın manzarası izlenirken, müze aracılığı ile varoluş, zaman ve sinema üzerine düşünüp Alexandre’a usulca yanıt verebilirsiniz.

“Sonsuzluk ve bir gün kadar”

Öteki Sinema için yazan: Zehra Yiğit

blank

Zehra Yiğit

Zehra Yiğit, Ege Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyo TV Sinema bölümünde lisans ve yüksek lisans eğitimini tamamladıktan sonra doktora eğitimine Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Film Tasarımı bölümünde devam etti. Oxford Üniversitesi ve Novisad Üniversitesi'ne Visiting Researcher olarak giden Yiğit, İtalya, Portekiz, Sırbistan, Gürcistan, İngiltere gibi pek çok ülkede ders ve seminer verdi, proje ortaklığı yaptı. Yiğit, şu an Akdeniz Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Sinema Televizyon Bölüm Başkanı olarak görevine devam etmektedir.

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.

blank

Öteki'den Haber Al

Buna da Bir Bak!

blank

Senaryo Yazmak Beceri İşidir

Otuz beş dakikalık kısa(!) film yapıp hiçbir şeyi anlatamamayı başarabilenlerin,

Asylum’un Son Bombaları

The Asylum, büyük gişe filmlerini taklit eden ve birkaç hafta