Seyid Çolak’ın Kara Kar filmi birçok yerde karşıma çıktı son yıllarda. İnsan bedeniyle doğa koşullarının, insan azmiyle vicdan duygusunun karşılaşma, çatışma, didişme filmlerinden biri olarak aklımda yer etti. Film hayatını yürüme engelli oğluna adamış bir babanın dramını anlatıyor.
Öteki Sinema için yazan: Banu Bozdemir
Yoksullukla sıvanmış yaşamda, el arabasıyla her gün oğlunu okula ulaştırmaya çalışan babanın hali, biraz da ülkemin doğusuna kış gelince yaşanan görüntüleri anımsatmıyor değil. Karın kestiği yollarda, tek amaçları okullarına ulaşmak olan çocuklar kadar dramatik Furkan’ın hali de. Babası ise ayrı bir mevzu zaten. Hayalleri büyük bir ev, kara, soğuğa belki de bedenlerine konuşan engele dayanabilecek bir ev…
Filmin duygu sömürüsü yanı kişiye göre değişen dozlar içeriyor, bana göre hayatın içinden bir kesit, etkileniyorsunuz, doğanın gücü karşısında ‘bazen normal’ olmanın bile yetmediğini göstermeye çalışıyor Çolak bize.
Film aslında 2011 yapımı ama festival yolculuğu, festival başvuruları devam ediyor. Yönetmeni Seyid Çolak’ın gazeteci yanı da olduğunu öğrendim bu film için kısa bir araştırma yaparken. Filmin Cannes ve Berlin’de gösterildiğini de… Sonra Seyid Çolak ile Antalya Film Festivali’nde tanıştığımızı da hatırladım. Evet bir filmin beni çıkardığı kısa bir yolculuk oldu bu hatırlama süreci, komik oldu yani…
Oyuncuların soy isimleri aynı olduğu için aralarında bir akrabalık bağı Yüksel ve Furkan Akça’nın belli ki. Ama o yakınlık yansıyor bize gerçekten de, özellikle de Furkan sessiz ve sakin bir çocuk karakterine iyi bürünmüş.
Sonuçta filmde dengelenmiş bir duygu hali olduğunu düşünüyorum ama yine de boğanızın düğümlenmesi mümkün. Özellikle de sonlara doğru zorlayıcı olabiliyor, çekişme ivme kazanıyor… İzlemenizi tavsiye ederim.
Kara Kar Teaser