Maymunlar Cehennemi: Yeni Krallık filminin basın gösteriminden çıktığımda, artık bu serinin sonsuza dek süreceğine emin oldum!
1968 yapımı kült klasik filmi izleyip finaline çarpıldığımda çocuktum, şimdi 50 yaşındayım ve hala dünyaya maymunların hükmedeceği fikrini sinemalaştıran bu filmleri bayılarak izliyorum! Hoş, buna hiçbir itirazım yok. Tim Burton’ın elinden çıkan Maymunlar Gezegeni (Planet of the Apes) filmine ben de yüz vermiyorum, hele finalinden nefret ederim. O filmde övdüğüm tek şey Rick Baker’ın olağanüstü makyaj çalışmasıydı ama yeni seri Maymunlar Cehennemi, 2011’deki ilk filmden bu yana olabilecek en iyi görsel efekt kalitesini sunarken, düzgün bir hikaye anlatmaktan da vazgeçmiyor. Üstelik bu fikir filmler boyunca genişlemeye müsait.
Maymunlar Cehennemi: Yeni Krallık, yeni bir döngünün giriş bölümü olarak bundan sonra gelecek filmlerin yol haritasını çiziyor. İnsanlar ve maymunlar tarafındaki liderleri ve kışkırtıcıları belirliyor. Film, ilkel kabilelerin erginliğe geçiş ritüellerini andırır şekilde bir bağ kurma törenine hazırlanan Kartal klanının üç genç üyesi Noa (Owen Teague), Soona (Lydia Peckham) ve Anaya’yı (Travis Jeffery) seyirciye tanıtarak açılıyor. Tören gerçekleşmeden önce köy, farklı maymun klanlarını zorbalıkla tek bir krallıkta birleştirmek ve mutlak otorite olmak isteyen bir savaş lordu olan Proximus Caesar’ın (Kevin Durand) ordusu tarafından işgal edilir. Noa yakalanmaktan kurtulur ve kabilesinden hayatta kalanları kurtarmak için ümitsiz bir yolculuğa çıkar. Babasının intikamını almak da maceradaki ikincil motivasyonu oluyor. Bu yolculukta ona iki beklenmedik yol arkadaşı katılıyor: Sezar’ın gerçek prensiplerini takip eden bilge bir orangutan olan Raka (Peter Macon) ve türünün çoğundan daha zeki ve becerikli olan genç, ve çok şaşırtıcı bir biçimde konuşan bir insan dişisi olan Mae (Freya Allan)…
Yeni Krallık, bir kez daha serinin kalite damgası haline gelen birinci sınıf bir özel efekt çalışması içeriyor. 2011 yılında çekilen ilk filmde Andy Serkis’in insanüstü çabasıyla anlam kazanan hareket modelleme tekniğinin üzerine koyarak giden serinin son filmi bu anlamda en iyisi. Artık CGI karakterler yerine oyunculuk akademisi bitirmiş maymunları izlediğimizi düşünmeye başlıyorum. Yakın planlarda ustaca verilen mimikler, her duygudaki nüansların verilişi hayranlık uyandırıyor.
History Channel yapımı Bizden Sonraki Dünya’ya (Life After People) benzer, doğanın, binlerce yıllık insan medeniyetinin kalıntılarını yutuşunu gösteren post apokaliptik tasvir etkileyici. Filmin yönetmeni Wes Ball’ın bu görselliği Labirent (Maze Runner) filmlerinden buraya taşıdığını düşünebilirsiniz ancak asıl ilham yine kendisinin çektiği şahane bir kısa film olan Ruin’den geliyor.
İşte bu ortamda maymunların ve insanların yeniden hüküm sürebilmek için giriştikleri savaş ya da kurdukları zoraki müttefiklikler sonraki filmlerin konusunu oluşturacak. Yeni Krallık bir çatı oluşturabilmek için yola çıkarken kendi hikâye bütünlüğüne de sahip olmayı başaran bir film. Maymunlar Cehennemi takipçileri zaten bayılacaktır ancak her yaştan bilim kurgu meraklıları da ıskalamasın. İyi seyirler!
Murat Tolga Şen