1980 sonrasındaki kuşağın saygıdeğer temsilcilerinden ve bugünlerde televizyon dizileri çeken Ümit Efekan’ın 1987 yapımı filmi ”Vurmayın” açılış sahnesiyle seyircinin pür dikkat kesilmesine neden olur. Filmin başrolünde, çocuk-genç oyuncu kavramına farklı bir bakış açısı getiren Emrah yer almaktadır.

Sezercik Yumurcak

Öteki Sinema için yazan: Oğulcan Çomak

İsminde ”cik,cak” gibi ekler olmayan Emrah, sefaletin içinde yakmaya çalıştığı ateşiyle ilginç bir kompozisyon çizer. Fedakârlık portresinin sahibi olan Emrah, ”cik, cak” gibi eklere değil, ”Küçük” sıfatına maruz kalır. Emrah’a ”Küçük” sıfatının yakıştırılması, ”Evet sen çocuk değilsin, evet yüklendiğin sorumluluklar bir hayli fazla, ancak sen acıların çocuğusun” düşüncesinin ‘kısaltılmış, sıfatlaştırılmış’ halidir. Emrah’ın kardeşi, annesi, babası, abisi, dayısı, amcası, yengesi tehlikeli altındadır her zaman. Onlar zamanın içinde kaybolacak, güçlüklerle boğuşması Emrah’a kalacaktır. O ailenin en küçüğüdür. Burada küçüklükten kastettiğimiz hem gerçektir hem mecaz. Çünkü ablasının kötü yola düşmesinin bir diğer versiyonu, küçük kız kardeşinin ”Nuri Alço” gibi birinin ellerinde yitip gitmesidir. Öfkesini, huzursuzluğunu, çaresizliğini dökmelidir dışarıya Küçük Emrah. fm4832”Vurmayın” filminin ilk sahnesinde elindeki sopayla araba camları kıran karakterimizi yakalayan polisler sadece Emrah’ı değil, çocukluğumuzu da gözaltına almışlardır. Çocukluğumuza kelepçe vurulduğunda şaşırmamızın nedeni, ”Sezercik”, ”Ayşecik” , ”Ömercik”, ”Yumurcak” gibi çocuk yıldızların dünyasında dolaştığımızı zannetmemizdir. Çoğaltılabilecek bu yıldızlardan, içselleştirdiğim, kişisel bir bağ kurduğum ve son tahlilde ”sevdiğim” Sezercik’i ve Yumurcak’ı sahneye alırken alkışlarınızı eksik etmemenizi rica ediyorum.

Sinemamızın dev yapımcılarından, rejisörlük de yapan, Filiz Akın ve Gülşen Bubikoğlu’na manevi ve maddi olarak destek veren ve onların sinemamızda kalıcı yer edinmesine vesile olan Türker İnanoğlu, Erler Film’in de her şeyidir. Bugün de faaliyetlerine devam eden şirket, Çiçek Taksi, Affet Bizi Hocam gibi kült diziler yaratmıştır. Türker İnanoğlu ve Filiz Akın’ın çocukları olan İlker İnanoğlu da ”Yumurcak” karakteriyle 1969 yılında sinemaya merhaba demiştir. Türker İnanoğlu’nun kendisi gibi yapımcı olan kardeşi Berker İnanoğlu, sinemamızda oldukça efektif çalışmış bir isimdir. Sezer İnanoğlu da Berker İnanoğlu’nun oğludur. Maalesef sinema dünyamızdaki klasik bir benzetmeye, eleştiriye ”memur gibi çalışan” sözüne de uyar Berker İnanoğlu. Türker İnanoğlu’na göre daha az nitelikli filmlere finansman desteği sağlamıştır. Aşk Filmlerinin Unutulmaz Yönetmeni, Gölge Oyunu, Arabesk, Zübük, Taşı Toprağı Altın Şehir gibi filmlerin künyesinde Türker İnanoğlu yazar. Daha önce hakkında yazdığım Katiller De Ağlar harici, İmparator, Kurban gibi ”sert” filmlerin arkasındadır Berker İnanoğlu. Mafyöz karakterlerin başrolde olduğu filmlere parasal açıdan yardım etmiştir. İki farklı çizgide ilerleyen iki kardeşin sinemada rekabetinin en büyük göstergesi ”kuzenler savaşıdır”. Amca çocuklarının sinemadaki karşılaşmasına ”galip ve mağlup” aramadan bakmaya çalışalım.

yumurcakİlker İnanoğlu yani Yumurcak’ın sinemaya 1969 yılında girdiğinden bahsetmiştik. ”Yumurcak” filmini Türker İnanoğlu yönetmiştir. Baba figürü olarak Kartal Tibet, anne figürü olarak Filiz Akın yer almıştır. Kuşkusuz, böyle bir filmde anne rolünde başka bir oyuncuyu aramak macera olacaktı. Ayrıca Filiz Akın da oyuncuydu, mesleğini ifa etme şekli bakımından parmakla gösterilirdi. Her haliyle bir aile filmi çekmeye soyunan Türker İnanoğlu, Yeşilçam’ın sayısız klişelerine başvurmuştur. Filiz Akın zengindir, Kartal Tibet fakir. Konunun uygulanış biçimi görece farklı olsa da, uşaklar, dadılar, tonton dede gibi tiplemeleri görürüz filmde. Tabi ki böyle bir filmin olmazsa olmazı kötü adam/kadın… Önder Somer’in hayat verdiği kötü adam, Yumurcak’ın küçük oyunlarına karşı zamanla bağışıklık kazanmıştır. Bu, onun işine yarayacak Filiz Akın ile kavuşma hayallerine ulaşmasına ramak kala Kartal Tibet tarafından ”perişan” edilecektir. Sinemamızın ilk kadın oyuncularından(Neyyire Neyyir ile birlikte) Bedia Muvahhit’i kötü anneanne rolünde görmemiz de ayrıca hoştur.

Yumurcak ise ilk filminde sevimliliğinin sayesinde geçer not alır. O yaşta bir çocuğun oyunculuğunu eleştirmek ne derece doğrudur bilinmez. Fakat Memduh Ün’ün anılarını anlattığı kitabında ”Ayşecik” lakaplı Zeynep Değirmencioğlu’nu övmesi ve onun için ”mizansen yaratıyor, nerede duracağını çok iyi biliyor” demesi şahane bir anekdottur. Yumurcak filminin diğer oyuncuları da harikuladedir. Hulusi Kentmen, Hüseyin Baradan, Sami Hazinses, Necdet Tosun, Mürüvvet Sim de kadrodadır. Filmin iki de misafir sanatçısı var. Bahriyeli Ediz Hun ve ”yoldan geçen” Sadri Alışık… Göründükleri sahnelerde izleyiciye tatlı bir buse konduruyorlar. İlerleyen yıllarda çekilecek Yumurcak filmlerinin ”kadrolu oyuncusu” olacak Çitlenbik İhsan da unutulmamalı. Filmin jeneriğinde duyduğumuz Abdurrahman Palay’ın sesi de oldukça hüzünlü ve hoştur. Velhasıl, teknik olarak sınıfı geçip senaryodan sınıfta kalan bir filmle karşı karşıyayız.

Sezer İnanoğlu yani Sezercik ise kuzeninden iki yıl sonra girmiştir sinemaya. İlk filminde Sezer’i -babası dışında- kanatları altına alan sinemamızın rekor sahibi senaristlerden Safa Önaldır. ”Sezercik Yavrum Benim” adındaki film, klişe sahne bakımından öncülünü aratmaz. Sezercik Yavrum Benim 1971Sinemamızın taçsız kralı Ayhan Işık ve kariyerine melodram kraliçesi olarak başlasa da, öyle devam etmeyen usta aktris Hülya Koçyiğit anne-baba olarak uyumlu değildir. Yine de Sezercik de kuzeni gibi yıldızlarla başlamıştır sinema kariyerine. Filmde, Atıf Kaptan, Aliye Rona ve Oya Peri’den oluşan ”kötülükler takımı” karikatürdür. Bir pusu nasıl kurulur sorusu için emsal teşkil edecek hırsızlık sahnesinde gafil avlanan hem Hülya Koçyiğittir hem de seyirci… Sezercik filmin kilit sahnelerindeki duruşu, yüz ifadesi şaşılacak derecede başarılıdır. Safa Önal’ın rejisi Türker İnanoğlu’nunkini rahatlıkla aşmıştır. Yumurcak’a oranla Sezercik’te ilginç sahne sayısı çoktur. Örneğin, seyircilerin ”asır da geçse unutumayız” diyeceği replikler vardır. ”Vurma, ben piç değilim”, ”Çok mu güzel. Baldan tatlı. Bir gün ben de yiyeceğim”, ”Bu iş yürek işi, bilek işi değil” bunlardan bazıları. Filmde kötü adam ve kadın kontenjanı ”kötülükler takımı” ile dolmamıştır.

Yeşilçam’da İroni tezi için mutlak suretle kullanılacak iki ismi, Erol Taş ve Lale Belkıs’ı anmadan geçmek olmaz. Sezer’e zulüm eden Erol Taş, bu filmle de sokakta eleştirilere maruz kalmıştır. Vakti zamanında, bir filmdeki gaddarlığına ve taş atan halka, ”bana taş değil, ekmek atıyorsunuz” diyecek nükte örneği vermiştir. Böyle bir insana olan sevgimizin tükenmeyeceğinin en büyük kanıtıdır. Lale Belkıs da Ayhan Işık’ın eşi rolünde muhteşemdir. Atilla Dorsay’ın Unutulmayanlar kitabında ‘‘yönetmen Sezer’e vur dedi, ben reddettim’’ diyebilen bir insanın kalbinin yumuşaklığına bakar mısınız? Bu kalabalık kadroya ek olarak, Hulusi Kentmen, Nubar Terziyan, Turgut Özatay, Diclehan Baban gibi isimleri de görürüz filmde. Yumurcak da olduğu gibi konuk sanatçılar vardır Sezercik Yavrum Benim’de. Ediz Hun, Ekrem Bora ve Çolpan İlhan’ın dışında Yılmaz Güney de filmde yer almaktadır. Filmi izleyenlerin, ”Yılmaz Güney sahiden oynuyor muydu” sorusuna, Sinematurk.com’daki ”potur” adlı üyeden alıntı yaparak cevap verelim :

“Filmi sinemada izlemiştim. Herhalde film sansüre uğramış olacak ki Yılmaz Güney’in sahneleri çıkarılmış. Sezercik sahilde gazete satıyor ve Çirkin Kral diye bağırıyor. Yılmaz Güney’in sırtı dönük ve Sezercik ile konuşarak gazete alıyor.”

Gördüğünüz üzere, sinemamızın belası sansürün bir çocuk filmine müdahalesi trajiktir.

İlker İnanoğlu yıllar geçtikçe film çekmeyi sürdürdü. Oynadığı filmlerin hemen hemen tamamında annesi Filiz Akın yamacındaydı. ”Yumurcak Köprü Altı Çocuğu”, ”Yumurcak Küçük Kovboy” filmlerinde Cüneyt Arkın ile oynayarak ”dev aktörlerle temas” kuralını bozmamıştır. Türker İnanoğlu’nun yabancılarla çalıştığı filmlerde de görürüz İlker İnanoğlu’nu. Guido Zurli ve Jean-Marie Palladry gibi yabancı yönetmenler Türker İnanoğlu’nun ön ayak olmasıyla filmler üretmiştir. ”Yumurcak Belalı Tatil” bunlardan en bilinenidir. yumurcagintatliruy”Yumurcak’ın Tatlı Rüyaları” izlemesi zor bir Yumurcak filmidir. Masallar, rüya alemi, kuşlar, böcekler… Kelimenin tam manasıyla çocuk filmi… Bizce, Yumurcak filmlerinin en başarılıları ”Yumurcak Küçük Şahit” ve ”Yumurcak Veda” . İlk film, yabancı örnekleri sıkça gördüğümüz gerilim filmlerine öykünüyor. Bu öykünmeden çıkan sonuç ise orijinal… Evdeki objelerin birer gerilim aracı olarak kullanılması sinemamızda ender rastlanır. Yerli korku- gerilim filmleri sıralaması yapan bazı eleştirmenlerin ıskaladığı filmi, sizlere tavsiye etmek boynumuzun borcu… Ekrem Bora ve Bahar Erdeniz’in tehlike unsuru olduklarını belirtelim. İkinci film, Yumurcak’ın ölüm-kalım savaşını resmediyor. Sırf bu konu bile, filme ılımlı yaklaşılması ve tolerans gösterilmesi için yetebilir. Eşsiz finali ve iyi niyetli oyunculuklarıyla izlenilesi bir film… Anne-oğul ilişkisine odaklandığı için erkek karakterde bir yıldızı değil, Bülent Kayabaş’ı görüyoruz. Fakat Hulusi Kentmen, Mürüvvet Sim, Cevat Kurtuluş ve Necdet Tosun gibi sanatçılar kadroyu tamamlıyor.

Sezer İnanoğlu da 1990 yılına dek filmlerde oynadı. İkinci filmi ”Sezercik Aslan Parçası” da iyi oyunculuğunu devam ettirdiği bir yapım… Tabi ki bunda rejisör Memduh Ün’ün katkısı da var. Bu filmdeki çeşitli karelere(hapishane avlusu sahnesi, ”ben piç değilim” sahnesi vb.) ciddi anlamda özen gösterilmiş. Yanlış oyuncu tercihleri, abartılı senaryosu filmin negatif yönleri… Sezercik’in üçüncü filmi ”Öksüzler” ise rejisörlüğünü Ertem Göreç’in yaptığı bir film. Sezer dışında filmin iki yıldızı daha var. Bunlardan biri Zeynep Değirmencioğlu, diğeri Sezer İnanoğlu’nun ablası Arzu İnanoğlu. Tekerlekli sandalyeye mahkûm olan Ayşe rolündeki Değirmencioğlu tek kelimeyle döktürüyor. Arzu İnanoğlu da ”anneleştiği” sahnelerde Sezer’den rol çalıyor. Filmde Ekrem Bora, Süleyman Turan, Mahmut Hekimoğlu, Nubar Terziyan, Erol Taş(ikinci karşılaşma) ve Hale Soygazi de var(konuk sanatçı). Unutulmaz sahnesi de malumunuz. benim-olacak-fistik-binicem-ustune-vurucam-kirbaci_12045Youtube’da en çok izlenenler arasında olan ”Oh ya alacak babam, bineceğim üzerine, vuracağım kırbacı” sahnesi filmin ”biraz” önüne geçmiştir. Filmde karşı çıktığımız en önemli noktaysa, ”konuşan eşek”. Bu filmin hemen ertesinde Ertem Göreç tekrar işbirliğine giden Sezer İnanoğlu, sinema tarihimizdeki en abartılı filmlerden birine imza atar: ”Sezercik Küçük Mücahit”. Kıbrıs Barış Harekâtı fonunda çekilen film, içerdiği mesajları Sezercik’in ”yükselme sürecine” kapılmasından ötürü yutuveriyor. Perihan Savaş ve Orçun Sonat dışında Turgut Özatay’ın mükemmel performansıyla(seslendirmede Temuçin Caymaz’ı da anarak) renklenmiştir film.

”Bitirimler Sınıfı” Hababam Sınıfı’nın ilkokul versiyonudur. Adile Naşit’in sempatikliğine bir kez daha hayran kalacaksınız. Ne olduğuna tam olarak karar vermeyen, hatta gerilime tırmanan bu filmde birbirinden ilginç diyaloglar ve sahneler yer alıyor. Adile Naşit oynadığı erotik komedi ”Şehvet Kurbanı Şevket” filmine bakan Sezer ve arkadaşına ”ayıp, böyle filmler izlenmez” diyor. Tip olarak ”biricik” olan Aydemir Akbaş’ın müdür performansı da oldukça komik. ”Sezer be, bu yapıştırıcı yenir mi” gibi repliklere gülmeniz olası. Sezercik Perihan Savaş ile çalışmayı sevmiş olacak ki, ”Analar Ölmez” de Serdar Gökhan’ı da ekleyerek yola devam kararı almış. Birkaç yıl sonra Küçük Emrah’ın yeniden çekeceği bu filmdeki mesaj kalın harflerle gösteriliyor : ”Ne varsa köyde var” . Serdar Gökhan’ın meşhur kırmızı arabasını, konuk sanatçı Müzeyyen Senar’ın kötü oyunculuğu, Perihan Savaş’ın ”olmamış” köylü karakterini görmek isteyenlere önerebileceğimiz bir film. Bu filmde de unutulmayan bir replik var : ”Ben dünyanın en güzel garısıyım” . ”Küçük Ev” ise Sezer güzellemesi olarak akıllarda kalıyor. Bir iftiranın peşini bırakmayıp, casusluğuna soyunan ve kasaba halkını da yanına alarak kaçakçılara ders vermeye çalışan Sezer’in azmi üzerine kurulu bir film. Özellikle ”Karate Kid” sahnesine dikkat edilmeli. Hocası(babası) hapse düşen Sezer’in ilk filmi ”Sezercik Yavrum Benim” deki dövüş sahnelerine ”selam gönderiliyor”. Sezercik’in çocukluk-gençlik döneminin diğer filmleri ”Tövbekâr” ve ”Yıkılış” ise eksenine Sezer’i almayıp farklı konular anlatmaya yeltenen ve bir nebze de olsa başarılı olan yapımlardır.

bitirimler

İki kuzenin sinemasına bakmaya çalıştığım bu yazımda, ikisi için de önemli sayılabilecek bir yıla temas etmek isterim. 1990 yılında 23 yaşındaki Sezer İnanoğlu kuşak çatışması sonucu yozlaşmaya başlayan bir ailenin hikayesini anlatan ”Yalı” filminde oynamıştır. Aynı yıl, 25 yaşındaki İlker İnanoğlu ise Yavuz Turgul’un ”Aşk Filmlerinin Unutulmaz Yönetmeni” filmine konuk olmuştur. Bu tarihten sonra babası gibi yapımcılığına geçiş yapan Sezer İnanoğlu, maalesef daha sonraki yıllarda düşüş yaşamıştır. İlker İnanoğlu yurtdışında yaşamış, 2001 de setlere dönmüştür. İlker İnanoğlu kariyerine devam etmekte ve çeşitli dizilerde oynamaktadır. İşte iki kuzen, iki hayat… Bugünkü program Sezercik ile Yumurcak, biletler tükeniyor.

Kaynakça

  • www.sinematurk.com
  • Atillâ Dorsay ve Unutulmayanlar, Remzi Kitabevi. Nisan,2008
  • Memduh Ün Filmlerini Anlatıyor, Kabalcı Yayınevi. Ağustos, 2009
blank

Misafir Koltuğu

Öteki Sinema ekibine henüz katılmamış ya da başka sitelerde yazan dostlarımız her fırsatta harika yazılarla sitemize destek veriyor. Size de okuması ve paylaşması kalıyor...

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.

blank

Öteki'den Haber Al

Buna da Bir Bak!

blank

Lovecraft ve “Tarif Edilemez”in Sinemadaki İzleri

Sinemayı pek sevmeyen, yaşamı esnasında değeri anlaşılmamış, hiçbir sinema uyarlaması
blank

The Exorcist ve Kutsala Saldırı

40 yıl sonra bakıldığında, Exorcist’in korku filmlerine aşina kimseler için